14. Hukuk Dairesi 2015/13000 E. , 2018/3389 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.03.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 02.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 105 ada 16 parsel sayılı taşınmazı lehine davalılara ait 105 ada 11,12,14,15,17 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine geçit hakkı kurulmasını istemiş, alınan bilirkişi raporları doğrultusunda 105 ada 13 parsel sayılı taşınmaz maliki Maliye Hazinesi de davaya dahil edilmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1-Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir.
Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Bu tür davalarda uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince öncelikle yüz ölçümü daha büyük olan parseller üzerinden geçit kurulması tercih edilmelidir.
Somut olaya gelince; davacıya ait 16 parsel sayılı taşınmazın genel yola cephesinin bulunmaması nedeni ile mutlak geçit ihtiyacı içinde bulunduğu sabittir. Mahkemece davacıya ait 105 ada 16 parsel lehine; 105 ada, 14,11,12 ve 13 nolu parseller aleyhine 27.03.2014 tarihli raporda (1) nolu alternatif güzergah olarak yeşil renkte gösterilen kısımdan 3.00 metre genişliğinde geçit hakkı kurulmuştur.
Mahkemece; davalı Hazineye ait 13 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümünün çok küçük olduğu gözetilmeden ve 12 parsel sayılı taşınmazın doğusundan tesis edilen geçit hakkının devam ederek doğrudan 12 parsel sayılı taşınmazdan yola çıkışın sağlanması düşünülmeden hüküm kurulması doğru değildir.
Bu nedenle mahkemece; uzman bilirkişiler vasıtasıyla yerinde detaylı bir inceleme yapılmalı, 12 parsel sayılı taşınmaz yönünden ek rapor aldırılmalı ve gerekirse bu kısımlarda kot farkı düzeltme maliyeti de hesaplatılarak geçit irtifak bedelleri belirlenmeli ve denkleştirici ... ilkesi gereği uygun olan seçenekten geçit hakkı kurulmalıdır.
Mahkemece bu yönler araştırılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
2- Kabule göre de; “Beyanlar” başlıklı 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 1012 madde hükmü “Bir taşınmazın eklentileri, malikin istemi üzerine kütükteki beyanlar sütununa yazılır. Bu kaydın terkini, kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlıdır. Taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek diğer hususlar tüzükle belirlenir. Özel kanun hükümleri saklıdır” şeklindedir. Yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca genellikle tapu kütüğüne yazılarak alenileştirilmesinde fayda umulan hukuki ilişki ve fiili durum şeklinde tarif edilen her beyanın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterebilme olanağı yoktur. Başka bir anlatımla, tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyanda” bulunulabilmesi için ya Medeni Kanunda bir hüküm olması, veya özel kanunlarda bu konuda bir hükme yer verilmesi, yahut tapu sicil tüzüğünde bir düzenleme yapılmış olması gerekir. Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Somut olayda; hükümle kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3. maddesi uyarınca Tapu Sicilinin beyanlar hanesine şerh verilmemesi doğru görülmemiş hükmün ayrıca bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıdaki bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.