22. Hukuk Dairesi 2016/25293 E. , 2019/23180 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesini emeklilik nedeniyle sonlandırdığını öne sürerek kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, toplanan delillere göre bilirkişi raporu doğrultusunda, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle temyiz nedenlerine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında ıslaha karşı zamanaşımı itirazının dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa(suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Somut olayda, dava kısmi dava olarak açılmış olup davacı 30.05.2016 tarihinde davasını ıslah etmiştir. Islah dilekçesi davalıya 01.06.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı 09.06.2016 tarihinde ıslaha karşı zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. Mahkemece davaya karşı yapılan zamanaşımı savunması değerlendirilmiş ise de, ıslaha karşı yapılan zamanaşımı savunması dikkate alınmadan karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık, davacının kullandırılmayan izin sürelerine ait alacağın miktarı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun"un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 23.06.2003-23.06.2004 dönemini kapsayan ibranamede yıllık ücretli izin alacağı olmadığının belirtilmesi nedeniyle, bu beyana değer verilmesi halinde 222 gün; değer verilmemesi halinde 243 gün üzerinden yıllık ücretli izin alacağının hesaplanması gerektiği kabulüne göre seçenekli hesaplama yapılmıştır. Bilirkişi raporu davacı tarafa tebliğ edilmiş, davacı yanca süresinde bilirkişi raporuna karşı bir beyanda bulunulmamış; 30.05.2016 tarihli ıslah dilekçesinde ise yıllık ücretli izin alacağı talebini 222 gün üzerinden yapılan hesaplamaya göre bulunan 11.113,32 TL"ye göre arttırmış ve bu bedel üzerinden hüküm kurulmasını talep etmiştir. Her ne kadar, davacı asil 31.05.2016 tarihli celsedeki beyanında çalışma süresi boyunca hiç izin kullanmadığını belirtmiş ise de; 30.05.2016 tarihli ıslah dilekçesinde davacının hüküm altına alınmasını istediği yıllık ücretli izin alacağının 222 gün üzerinden yapılan hesaba göre bulunan miktar olduğu dikkate alındığında, mahkemece davacının ileride yıllık ücretli izin alacağı bakımından ek bir dava açmasına sebep olabilecek mahiyette hükmün gerekçe kısmında 243 gün yıllık ücretli izin alacağının bulunduğunun belirtilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan harcın talep halinde davalıya iadesine 12.12.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.