11. Ceza Dairesi Esas No: 2016/466 Karar No: 2018/2432 Karar Tarihi: 21.03.2018
Resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/466 Esas 2018/2432 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir davada sanık, katılanın samimi olarak imzaladığı bir belgeyi sahte senet olarak kullanarak resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla yargılanmıştır. Katılan, sanıkla herhangi bir insani ilişkisinin bulunmadığını beyan etmiş olsa da mahkemede babası nedeniyle sanığı tanıdığını ifade ederek çelişkili beyanlarda bulunmuştur. Sanık ise katılanla ticari bir ilişkisinin olduğunu belirtmiş ve savunmasını doğrulayabilecek faturalar sunmuştur. Mahkeme, sanık tarafından sunulan fatura örneklerinin müştekiye gösterilip, aralarındaki ilişkinin mahiyeti sorulup, suçun sübutu halinde sanığın eyleminin \"bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı amacıyla resmi belgede sahtecilik\" suçunu oluşturup oluşturmayacağının tartışılması gerektiğini gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulduğuna karar vermiştir. Ayrıca, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hakların sadece sanığın kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiği gözetilmediği için hükümde bir isabetsizlik olduğuna karar verilmiştir. Bu n
11. Ceza Dairesi 2016/466 E. , 2018/2432 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanığın, katılanın başka amaçla samimi olarak imzalamış olduğu belge üzerine senet görünümündeki muhteviyatı yazıcı yardımı ile oluşturup, boşlukları el yazısı ile doldurup icra takibine koymak suretiyle kullanarak atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia ve kabul edilen kamu davasında; katılanın soruşturma aşamasındaki şikayetinde sanıkla hiç bir insani ilişkisinin bulunmadığını beyan etmesine karşın mahkemede babası nedeniyle sanığı tanıdığını ifade ederek çelişkili beyanlarda bulunduğu, sanığın aşamalardaki savunmalarında katılanla aralarında ticari bir ilişkinin bulunduğunu, katılana hem nakit para verdiğini hemde makina sattığını beyan ettiği, sanık müdafii tarafından dosyaya sunulan faturalarda sanığın savunmalarını doğrulayabilecek şekilde sanığın babasının, katılan adına yurt dışından makina satın almış olduğunun anlaşıldığı ve savunma tanıklarının kovuşturma aşamasındaki ifadelerinde suça konu senedin, kırtasiyeden bono kağıdı bulunaması nedeniyle, bono görünümündeki muhteviyatın yazıcı marifeti ile çıktısı alınarak doldurulup katılan tarafından imzalandığını beyan ettikleri anlaşılmakla, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından sanık tarafından sunulan fatura örnekleri müştekiye gösterilip, aralarındaki ilişkinin mahiyeti sorulup, bu husustaki beyanları alınıp, suçun sübutu halinde sanığın eyleminin TCK"nın 211. maddesi kapsamında "bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı amacıyla resmi belgede sahtecilik" suçunu oluşturup oluşturmayacağınında tartışılması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.