1. Hukuk Dairesi 2017/2997 E. , 2019/3929 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karara karşı taraflar istinaf başvurusunda bulunmuşlar, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davalı tarafın istinaf başvurusunun yerinde olmadığından esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzeltilerek esas hakkında karar verilebileceğinden; İlk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak; Hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşündüldü.
KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanları ..."nın, 2211 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 7 numaralı bağımsız bölümünün çıplak mülkiyetini satış göstererek davalıya temlik ettiğini, işlemin mal kaçırmak amacı ile ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı, davalı ve dava dışı mirasçılar adına veraset ilamındaki payları oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı,dava konusu taşınmazı bedelini ödemek suretiyle satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, temlik işlemlerinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile davacının payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, ... Bölge Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 06.04.2017 tarihli ilamı ile, davalı tarafın istinaf başvurusunun yerinde olmadığı gerekçesiyle HMK"nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzeltilerek esas hakkında karar verilebileceğinden; İlk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak; Hükmün düzeltilerek yeniden davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1927 doğumlu mirasbırakan ...’nın 11.01.2013 tarihinde öldüğü, geriye davacı oğlu ..., davalı kızı ... ve dava dışı çocukları ... ve ...’in kaldıkları, murisin adına kayıtlı çekişme konusu 2211 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 7 nolu bağımsız bölümünün intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 02.06.2010 tarihinde davalı kızı ...’ya satış yolu ile devrettiği, satış işlemi sırasında muris adına vekaleten dava dışı ...’nın söz konusu işlemi gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK"nin 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
Somut olayda; dinlenen davacı tanıkları dahi murisin çocukları ile hiçbir probleminin olmadığını, erkek çocukların murise ait otelleri işlettiğini beyan ettikleri, davalı tanığı olarak dinlenen tarafların kardeşi olan ...’nın özetle ; “ ... Bundan 5 yıl kadar önce ancak tarihini tam hatırlamadığım bir zamanda muris babam olan ... dava konusu edilen daire ile aynı apartmanda oturan ve benim adıma kayıtlı olan daireyi satın aldı. Bu iki dairenin parasını da muris babam ... ödedi, ancak bir dairenin parasının 70.000 TL"lik miktarı yetişmedi, bu miktarı davalı kız kardeşim ... karşıladı, hatırladığım kadarıyla davalının karşıladığı bu miktar evin değerinin yarısı civarındadır, babam satın aldığı dairenin birisini benim üzerime yaptı, diğer daireyi ise ben ölünceye kadar o daire bana ait olacak, ben öldükten sonra davalı kız kardeşim ..."ya ait olacağını babam söyledi ve babam dava konusu edilen daireyi annemiz ..."in üzerine yaptı, muris babam ben ve davalı kızına birer tane daire bırakmak istedi, hatta davalı kız kardeşime vermek istediği ve dava konusu edilen dairenin parasını davalıya ödeyecekti, ancak bu ödemeyi yapamadan babam öldü. Babamın ölümünden sonra da annem olan ... babamın bırakmak istediği ve adına kaytılı olan dairenin devrini davalı kız kardeşime yaptı, annemin babamın mal varlığı dışında kendisine ait mal varlığı yoktur, ancak annemin sigortasını babam sağlığında yatırmıştı ve annem emekli olmuştu bu nedenle annemin emekli aylığı vardı. Erkek kardeşlerim olan ...ve ... muris babam ... ile birlikte babamın sahibi olduğu ... otelini beraber işletirdi, babam ölümünden sonra ... oteli erkek kardeşlerim ... ve ..."ın işletmesini istedi, babamın ölümünden sonra da bu otelin işletmesini erkek kardeşlerim ... ve ... gerçekleştirdiler” şeklinde beyanda bulunmuştur.Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda en önemli unsur mirasbırakanın temliki diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapmasıdır. Somut olaya gelince, dava konusu taşınmazın temlikinin bu amaçla yapıldığı kanıtlanamamıştır. öte yandan, bedeller arasındaki fark tek başına muvazaanın kanıtı değildir.Bu somut olgular yukardaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinden temlikin mal kaçırma amacı ile yapılmadığı sonucuna varılmaktadır. Esasen bu yön mahkemenin de kabulündedir.
Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.