3. Ceza Dairesi 2019/15021 E. , 2019/21485 K.
"İçtihat Metni" Kasten yaralama suçundan sanıklar ... ve ..."ın, müştekiler ..., ... ve ..."a yönelik kasten yaralama eylemlerinden dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/1, 86/3-e, 87/1-d ve 62/2. maddeleri uyarınca ayrı ayrı üçer kez 4 yıl 2 ay hapis cezaları ile cezalandırılmalarına, aynı suçtan sanıklar ..., ... ve ..."ın müşteki ..."a yönelik kasten yaralama eylemleri yönünden 5237 sayılı Kanunu’nun 86/2, 86/3-e, 62/2 ve 52/2. maddeleri uyarınca ayrı ayrı birer kez 3.000,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmalarına, müşteki ..."a yönelik hükmedilen cezalar bakımından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.09.2017 tarihli ve 2015/212 Esas, 2017/247 Karar sayılı kararlarına karşı Adalet Bakanlığının 16.10.2019 tarihli ve 2019/8867 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.10.2019 tarihli ve 2019/101425 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.04.2018 tarihli ve 2014/15-487 Esas, 2018/151 sayılı kararında belirtildiği üzere, temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği gözetilerek yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, olay tarihinden önce müşteki ..."nın, sanık ..."e boya işi verdiği ve bu işten alacağını alamaması nedeniyle aralarında husumet bulunduğu, müşteki ... ile sanık ..."in olay günü Avcılar"da bulunan Ağrılılar derneğinde buluşmak üzere sözleştikleri, müşteki sanık ..."ın akrabaları olan ..., ... ve ... ile birlikte derneğe geldikleri, bir süre sonra ise Müşteki sanık ..."in yanında akrabaları olan ..., ... ve ... ile birlikte derneğe geldikleri, ..."in, ..."dan parasını istediği ve tartışma çıktığı, tartışmanın bıçaklı ve sopalı kavgaya dönüştüğü olay nedeniyle taraflar arasında yapılan yargılamada, müşteki sanıklar ..., ... ve ..."ın ortak iradi hareket ile ele geçmeyen bıçaklar ile diğer müşteki sanıklar ..., ..., ... ve ..."ı yaraladıklarından bahisle mahkumiyetlerine karar verilmiş ise de,
Olay günü taraflar arasında alacak verecek meselesinden dolayı çıkan tartışma sırasında atılı suçların karşılıklı işlenmesi karşısında, haksız tahrik hükümlerinin uygulanması açısından ilk haksız eylemin kimden kaynaklandığının araştırılması, tespit edilemediği takdirde şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanıklar ... ve ... haklarında müştekiler ..., ... ve ..."a yönelik kasten yaralama ile yine tüm sanıklar ..., ... ve ... haklarında müşteki ..."a yönelik kasten yaralama eylemleri yönünden haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nin 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hakim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır. Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hakimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23.03.2010 tarih ve 2/29-56 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.)
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; sanıklar hakkında, mahkemece yapılan yargılamada deliller usulünce değerlendirilerek sanıkların cezalandırılmasına karar verildiği, kanun yararına bozmaya konu edilen Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.09.2017 tarihli ve 2015/212 Esas, 2017/247 Karar sayılı mahkumiyet kararlarındaki ileri sürülen hukuka aykırılığın 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesindeki hallere dahil olmayıp hakimin takdir hakkına ilişkin olduğu, mahkemenin de sanıklar hakkında TCK’nin 29. maddesini uygulamadığı ve takdir hakkını bu yönde kullandığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan bu nedenlerle, Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.09.2017 tarihli ve 2015/212 Esas, 2017/247 Karar sayılı kararlarına yönelik, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görülmeyerek kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.11.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.