10. Hukuk Dairesi 2018/2676 E. , 2021/3768 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
No : 2017/1124-2018/379
İlk Derece Mahkemesi : Konya 3. İş Mahkemesi
Dava, eksik ödendiği iddiası ile yaşlılık aylığı miktarının yeniden tespiti ve fark aylıkların yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince; istinaf başvurularının esastan kabulüne dair karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının emsallerine göre düşük miktarda yaşlılık aylığı aldığını, davacıya 13"üncü basamaktan aylık bağlanmasının doğru olmadığını, 14.04.2009 tarihli ekstrede 17"nci basamakta olduğu halde daha sonra ödediği primler yok sayılarak 13"üncü basamaktan tahsis yapıldığını, Kurumun sağlık primi adı altında kesinti yapmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek "davacının aylık bağlama tarihinde doğru basamağın ve aylık miktarının tespitini, eksik ödenen aylıkların yasal faiziyle birlikte ödenmesini, aksi yöndeki Kurum işleminin iptalini" talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı kurum vekili davacı hakkında uygulanan mevzuat gereğince aylığında herhangi bir hata olmadığını belirterek davanın reddine dair karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davacının 1997 tarihli tevkifatına göre 01.09.1997 tarihinden 21.02.2005 tarihine kadar 7 yıl 5 ay 20 tarım bağ-kur sigortalısı sayıldığı, 1479 sayılı yasa kapsamında 24.05.2006 tarihinde kuruma intikal eden bildirge ile 1. Basamaktan tescilinin yapıldığı, davacının 01.03.1986-21.02.2005 arası 6770 gün tarım bağ-kur hizmeti olduğu bildirgede belirtilerek 1479 sayılı yasa gereğince intibak yapılmak sureti ile tescil tarihi itibari ile 16. Basamağa intibak ettirildiği, 01.06.2008 tarihinden itibaren 17. Basamağa yükseltildiği, 17. Basamak primlerin tahsil edildiği, daha sonra davacının tarım bağ-kur hizmetinin 7 ay 5 ay 20 gün ( 2690 gün), SSK hizmetinin 733 gün, toplam sigortalılık süresinin 3423 gün olması sebebi ile tescil basamağının 10. Basamak olarak düzenlendiği, 01.09.2006 da 12. Basamağın 01.06.2008 tarihinde 13. Basamağa yükseltildiği, 28.01.2010 tarihli ekstrede 6,104.87 TL fazla ödeme gösterildiği, daha sonra davacının 09.11.1999-29.08.2001 arası vergi kaydının belirlenmesi üzerine sigortalılık başlangıcının 04.10.2000"e çekildiği ve zorunlu bağ-kur sigortalılığının 04.10.2000-20.08.2001, 22.02.2005-22.01.2010 arası kabul edildiği, bu dönem çakışan tarım bağ-kur sigortalılığının iptal edildiği, tarım bağ-kur hizmetinin 2690 günden 2362 güne indirildiği, bu sebeple davacının basamağının 01.06.2008 tarihi itibari ile 13. Basamak olarak belirlendiği, davacının 1479 sayılı yasa kapsamında tescilinde 1. Basamağı seçtiği kurumca 6770 gün tarım hizmeti bulunduğu kabul edilerek 16. Basamağa intibak ettirildiği, artından 17. Basamağa yükseltildiği, davacının belirlenen basamaklara göre primlerini ödediği, daha sonra basamakların düşürülmesi sonucu fazla ödemesinin bulunduğu, tekrar kurum tarafından tarım hizmetlerinin belirlenmesi ve sigortalılık süresinin değiştirilmesi sonrası basamağın düşürüldüğü davacının 16 ve 17. Basamaklardan kurum işlemi neticesinde iyi niyetli olarak prim ödediği ve primlerini geri almadığı, kurumca yapılan işlemin objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğu, davacının 22.02.2005 tarihinde 16. Basamakta olduğu kabul edilerek buna göre aylığa esas basamakların belirlenmesi gerektiği, bu suretle başlangıçtaki aylağının 553,82 TL olduğu, ek ödeme ile birlikte 575,97 TL olduğu, Aralık 2013 maaşının da ek ödeme dâhil 889,49 TL olduğu hesaplanmıştır. O halde davanın kabulüne dair hüküm kurulmuştur.
B-BAM KARARI
Bölge adliye mahkemesince, davacının 1985/2-1988/1 dönemlerinde 193 gün 506 sayılı Kanun kapsamında, 01.01.1989 - 01.01.1992 tarihleri arasında 540 gün 2925 sayılı Kanun kapsamında, 01.09.1997 - 03.10.2000 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında, 04.10.2000 - 20.08.2001 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında, 01.09.2001 - 21.02.2005 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında, 22.02.2005 - 21.01.2010 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğu ve 360 gün askerlik borçlanması yaptığı, 01.02.2010 tarihinden itibaren 13"üncü basamaktan toplam 5542 prim günü üzerinden aylık bağlandığı anlaşılmaktadır.
Kurum, davacının son basamağının 13 olduğunu, 01.02.2010 tarihinde aylığının 465,42 TL ve ek ödemenin 23,27 TL olduğunu kabul etmektedir.
İstinaf istemi Kurumdan gelmiş olup Kurumun basamak hesabına konu işleminin yerinde olduğu savunulmaktadır.
Dairemizce, duruşma açılarak yapılan istinaf incelemesinde, 09.01.2018 tarihli bilirkişi raporu alınmış ve taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Taraf vekilleri bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunmuşlardır.
Dairemizin talebi üzerine hazırlanan, usul ve yasaya uygun bulunan 09.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda; 01.02.2010 aylık başlangıç tarihi itibariyle aylık miktarı 615,73 TL + 24,63 TL ek ödeme olmak üzere 640,36 TL ve aylık farkı da 8.185,51 TL olarak hesaplanmıştır. Mahkemece, davacının aylık başlangıç tarihindeki aylığının 553,82 TL çıplak aylık 22,15 TL ek ödeme olmak üzere toplam 575,97 TL olduğunun tespitine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemece, 30.03.2017 tarihli karar ile "davacının aylık başlangıç tarihindeki aylığının 553,82 TL çıplak aylık 22,15 TL ek ödeme olmak üzere toplam 575,97 TL" olduğunun tespitine karar verilmiş ise de bilirkişi tarafından hazırlanan 12.10.2016 tarihli raporda aylık miktarı 615,35 TL + 24,61 TL ek ödeme olmak üzere 639,96 TL olarak hesaplanmıştır. Mahkeme kararı bilirkişi raporuna da uygun değildir.
Her ne kadar davacı istinaf başvurusunda bulunmamış ve bu nedenle davalı Kurum yararına usuli kazanılmış hak doğduğu düşünülebilir ise de anılan kararda "28.12.2013 ödeme döneminde çıplak aylığının 855,28 TL, 34,21 TL ek ödeme olmak üzere toplam 889,49 TL olduğunun tespitine," karar verilerek kısmen bilirkişi raporuna uygun hüküm oluşturulmuş ancak aylık başlangıç tarihine göre bilirkişi raporuna aykırı hüküm kurulmuştur.
Hükümde, davacının 28.12.2013 ödeme tarihindeki aylığının doğru, aylık başlangıç tarihindeki aylığının ise hatalı belirlenmesi nedeniyle hüküm kendi içerisinde çelişkilidir. Bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile HMK"nın 356 ve 359"uncu maddelerine göre yerel mahkeme kararının kaldırılması ve yeniden hüküm kurulması gerekmektedir.
12.10.2016 tarihli bilirkişi raporu ile Dairemizce aldırılan 09.01.2018 tarihli bilirkişi raporlarında hesaplanan aylık miktarı birbirlerine yakın olmakla birlikte, davacının ilk kararı istinafa getirmediği gözetilerek, daha düşük aylık hesabı yapılan 12.10.2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda "davacının 01.02.2010 aylık başlangıç tarihindeki yaşlılık aylığının 615,35 TL + 24,61 TL ek ödeme olmak üzere 639,96 TL olması gerektiğinin tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline" karar verilmelidir.
Mahkemece, 30.03.2017 tarihli karar ile "Davacının maaşından yapılan sağlık kesintilerinin kesinti tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine, aksine tesis edilen kurum işleminin iptaline," karar verilmiştir.
1479 sayılı Kanun"un "Aylık alanlardan kesilecek sağlık sigortası primi" başlıklı Geçici Madde 7"de, "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Kurumdan aylık almakta olanların aylıklarından on yıl süre ile kesilecek prim oranları, sağlık sigortası fonunun gelir gider muvazenesi de göz önünde bulundurularak, her yıl Bakanlar Kurulunca tespit edilir. Ancak bu oran % 5"ten az % 10"dan fazla olamaz.
Kanunun yürürlük tarihinden sonra aylık bağlananlar ile hak sahiplerinin aylıklarından kesilecek sağlık sigortası primi, sigortalının daha önce ödediği süreler dâhil on yılı geçemez..." düzenlemesi bulunmakta olup, Kurumun 21.07.2017 günlü yanıtından anlaşılacağı üzere, davacıdan 10 yılın tamamlanmasına yönelik sağlık sigortası primi kesilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacının sağlık sigortası primi kesintilerinin iadesine yönelik isteminin reddi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK"nın 356 ve 359 maddeleri uyarınca davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin kabulü"ne, Konya 3. İş Mahkemesine ait 30.03.2017 gün 2014/13 E - 2017/154 K sayılı kararının kaldırılmasına, yerine; davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, a) Davacının 01.02.2010 aylık başlangıç tarihindeki yaşlılık aylığının 615,35 TL + 24,61 TL ek ödeme olmak üzere toplam 639,96 TL olması gerektiğinin tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline,b) Davacının sağlık sigorta primi kesintilerinin iadesine ilişkin isteminin reddine, dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın da hatalı olduğunu, aslen davasının tamamen kabul edilmesi ile talebine uygun şekilde bir karar tesisi gerektiğini belirterek, temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı Kurum vekili ise, alınan hesap raporunun yetersiz olduğunu, buna göre davacı hakkında yapılan Kurum işlemlerinde herhangi bir hatanın bulunmadığını bu nedenle davanın reddi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Eldeki davada, 1985/2-1988/1 dönemlerinde 193 gün 506 sayılı Kanun kapsamında, 01.01.1989 - 01.01.1992 tarihleri arasında 540 gün 2925 sayılı Kanun kapsamında, 01.09.1997 - 03.10.2000 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında, 04.10.2000 - 20.08.2001 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında, 01.09.2001 - 21.02.2005 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında, 22.02.2005 - 21.01.2010 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğu ve 360 gün askerlik borçlanması yaptığı, 01.02.2010 tarihinden itibaren 13"üncü basamaktan toplam 5542 prim günü üzerinden aylık bağlandığı anlaşılan davacı hakkında, mahkemece, sonradan alınan hesap raporunda davacının yüksek basamaktan yaptığı prim ödemelerine göre aylığının yükselmesi gerektiğine dair yaklaşım ile davanın kabulüne dair karar verilmiş ise de; verilen kararın eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Ne var ki, davalı Kurum tarafından davacı hakkında 2005 yılı itibari ile tescil edilen 1479 Sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık tescil işleminde davacıyı yüksek basamaktan tescil edip, bu basamak seyri üzerinden prim tahsil etmesi, alınan fazla primlerle orantılı bir biçimde aylıkların arttırılması sonucunu doğurmayacağı gibi, eldeki davada davacı hakkında ödediği bu primlerin isteğe bağlı olarak geçerli sayılmasına imkân da bulunmaması karşısında, mahkemece kabul edilen şekilde davacının yüksek basamakta iken ödediği primlerin Medeni Kanunun 2. Maddesi hükümlerinden faydalanma hakkı vermeyeceği belirgin olup, Mahkemece bu esaslar dikkate alınarak yeniden bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.