1. Hukuk Dairesi 2016/10755 E. , 2019/3916 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TENKİS
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR-
Asıl dava, tenkis , birleştirilen dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Davacı, asıl davasında mirasbırakan ..."ın, kadastro çalışmaları sırasında zilyedi olduğu 124 ada 651, 153 ada 8, 164 ada 4 parsel sayılı taşınmazlarını oğlu olan davalı ..."ya, 124 ada 632 parsel sayılı taşınmazını torunu olan davalı ..."e, 164 ada 6 parsel sayılı taşınmazını torunu olan davalı ..."ye bağışlamak suretiyle adlarına tespit ve tescilini sağladığını, bu şekilde saklı payına müdahale edildiğini ileri sürerek tenkise karar verilmesini istemiş, birleştirilen davasında, asıl davadaki davalılar vekilinin, 124 ada 632 ve 651 parsel sayılı taşınmazlar ile 164 ada 6 parsel sayılı taşınmazların devrinin harici satış senetleri ile gerçekleştiğini beyan ederek temlikin aslında bağış değil satış olduğunu ikrar ettiklerini 124 ada 632 parsel sayılı taşınmazın da davalı ..."a devredildiğini, işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Asıl ve birleştirilen davada davalılar ..., ... ve ..., 124 ada 632 ve 651 parsel sayılı taşınmazlar ile 164 ada 6 parsel sayılı taşımazın mirasbırakan tarafından aslında bağışlanmadığını, harici satış senediyle sattığını 153 ada 8 parsel sayılı taşınmazın amcaları ile değiş tokuş yapılan bir taşınmaz olduğunu, 164 ada 4 parsel sayılı taşınmazın da mirasbırakanın ölümünden 1 yıl öncesine kadar yapılmış bir bağış olmadığından tenkise tabi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Birleştirilen davada davalı ..., satışın gerçek olduğunu, iyiniyetli alıcı olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini bildirmiştir. Mahkemece, asıl dava yönünden temlikin saklı payı zedeleme kastı ile yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı, birleştirilen dava yönünden de 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İBK"nın şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1923 doğumlu mirasbırakan ...’ın 21.10.2010 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak çocukları olan davacı ..., davalı ... ile dava dışı ...’i bıraktığı, çekişme konusu 164 ada 6 parsel sayılı taşınmaz mirasbırakana ait iken ...’dan olma torunu olan davalı ...’a bağışladığından söz edilerek davalı ... adına kadastroca tespit edildiği ve tespitin 02.01.2004 tarihinde kesinleştiği; çekişme konusu 153 ada 8 parsel sayılı taşınmaz mirasbırakana ait iken oğlu olan davalı ...’a bağışladığı gerekçe gösterilerek davalı ... adına kadastroca tespit edildiği ve tespitin 02.01.2004 tarihinde kesinleştiği; çekişme konusu 164 ada 4 parsel sayılı taşınmaz mirasbırakana ait iken oğlu olan davalı ...’a bağışladığından söz edilerek davalı ... adına kadastroca ve tespit edildiği ve tespitin 02.05.2004 tarihinde kesinleştiği; çekişme konusu 124 ada 632 parsel sayılı taşınmaz mirasbırakana ait iken ...’dan olma torunu olan davalı ...’a bağışladığı gerekçesiyle davalı ... adına kadastroca tespit edildiği ve tespitin 02.05.2004 tarihinde kesinleştiği, ...’ün de taşınmazı 16.12.2009 tarihinde birleştirilen davanın davalısı ...’a temlik ettiği; çekişme konusu 124 ada 651 parsel sayılı taşınmaz eski tapu kaydına istinaden mirasbırakan adına kayıtlı iken oğlu olan davalı ...’a bağışladığı, taşınmazın davalı ... adına tespit edildiği ve tespitin 04.01.2004 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bilindiği ve 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, mirasbırakanın asıl amacı bağış olduğu halde, mirasçısından mal kaçırmak amacı ile tapu sicilinde satış göstermek suretiyle yaptığı temliklerde görünürdeki satış akti muvazaa nedeniyle, gizlenen bağış akti ise şekil noksanlığı yönünden geçersizdir.Ancak, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar, taşınır mal niteliğindedir ve zilyetlikten ibaret olan hakkın devri suretiyle yapılan elden bağışlama sözleşmeleri hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Bu nedenle de gizlenerek yapılan bağışlama niteliğindeki tasarruf geçerlidir. Mirasbırakan tarafından tapusuz taşınmazların zilyetliğinin devri suretiyle gerçekleştirirken geçerli işlemlere karşı 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur.Somut olaya gelince, tapusuz olup kadastro tespiti sırasında mirasbırakan tarafından bağış biçiminde davalılara temlik edilen birleştirilen davanın konusu 164 ada 6 ve 124 ada 632 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı ve muris muvazaasına ilişkin iddianın dinlenemeyeceği, koşullarının varlığı halinde 4721 sayılı TMK. nun 560 ila 571. maddelerinde öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği açıktır.Öte yandan, birleştirilen davanın konusu olan tapulu 124 ada 651 parsel sayılı taşınmazın temlikinin bağış suretiyle yapıldığı, geçerli işlemlerden olan bağış suretiyle yapılan temliklerde de 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri olmadığı ve muris muvazaasına ilişkin iddianın dinlenemeyeceği, koşullarının varlığı halinde 4721 sayılı TMK. nun 560 ila 571. maddelerinde öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği kuşkusuzdur.O halde, birleştirilen davaya konu 164 ada 6 ile 124 ada 632 ve 651 parsel sayılı taşınmazlar yönünden muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Asıl ve birleştirilen davada davacının bu yönlere ilişkin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan birleştirilen davadaki hükmün ONANMASINA.Asıl ve birleştirilen davanın davacısı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği üzere, mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Miras bırakanın TMK"nin 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK"nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK"nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.Ayrıca, bilindiği ve TMK’nın 565/4 maddesinde düzenlendiği üzere mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar tenkise tabidir.
Somut olaya gelince, mirasbırakan tarafından asıl davanın konusu 124 ada 651, 153 ada 8, 164 ada 4, 124 ada 632 ve 164 ada 6 parsel sayılı taşınmazları davalı oğlu ve torunlarına bağışlanmış olup bu bağışların 4721 sayılı TMK’nın 565/4. bendi uyarınca saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yapıldığı sabittir.Hâl böyle olunca; tenkis talebi ile ilgili olarak yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma, inceleme ve değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Asıl ve birleştirilen davanın davacısı vekilinin asıl dava bakımından yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün değinilen yönden (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.