Esas No: 2021/2425
Karar No: 2022/1244
Karar Tarihi: 06.04.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/2425 Esas 2022/1244 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/2425 E. , 2022/1244 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2425
Karar No : 2022/1244
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Gıda Dağıtım ve Pazarlama Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 26/11/2020 tarih ve E:2017/2218, K:2020/5469 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 30/06/2017 tarih ve 30110 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, Türk Gıda Kodeksi Enerji İçecekleri Tebliği'nin (Tebliğ No:2017/4) 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) ve (c) bentlerinin, 11. maddesinin 2. ve 3. fıkraları ile 4. fıkrasının ikinci cümlesinin ve 12. maddesinin 1. fıkrasının (b) ve (c) bentlerinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 26/11/2020 tarih ve E:2017/2218, K:2020/5469 sayılı kararıyla;
Dava konusu Tebliğ'in yayımlandığı tarihte yürürlükte olan 639 sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin "Görevler" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrası, "Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü" başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrası, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 4. maddesindeki konuya ilişkin tanımlara, "Gıda ve yem güvenilirliği şartları" başlıklı 21. maddesi, "Gıda Kodeksi" başlıklı 23. maddesi, "Gıda ve Yemde İzlenebilirlik ve Etiketleme, Sunum ve Reklâm İle Tüketici Haklarının Korunması" başlıklı 24. maddesi, "Risk analizi, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve ihtiyati tedbirler" başlıklı 26. maddesi ile 26/01/2017 tarih ve 29960 sayılı Mükerrer Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksi Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği'nin "Özel etiketleme kuralları" başlıklı 47. maddesi ve "Uygulamaya ilişkin ilave düzenlemeler" başlıklı 48. maddesine yer verilerek,
Enerji içecekleri ile ilgili ilk düzenleme olan 2002/24 sayılı Tebliğ'de kafein oranı 150 mg, inositol oranı 100 mg, glukoronolakton oranı 20 mg, taurin oranı 800 mg iken, 2004/11 sayılı Tebliğ ile kafein oranının 350 mg, inositol oranının 200 mg, glukoronolakton oranının 2500 mg, taurin oranının 4000 mg'a çıkarıldığı; 2004/11 sayılı Tebliğ'e karşı açılan davada Danıştay Onuncu Dairesinin 14/02/2007 tarih ve E:2004/7539, K:2007/425 sayılı kararı ile Tebliğ'in iptaline karar verildiği, anılan karara karşı yapılan temyiz başvurusunun Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 01/11/2012 tarih ve E:2007/2265, K:2012/1670 sayılı kararı ile "Anayasa'nın 56. maddesinde; herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu ve Devletin, herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla görevli bulunduğu hükmüne yer verilmiştir.
1992 yılında Rio de Janerio'da yapılan "Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı"nda çevrenin ve insan sağlığının korunmasına yönelik olarak kabul edilen temel ilkeler arasında "İhtiyatlılık İlkesi" ne yer verilmiş olup, bu ilke uyarınca çevreyi korumak için ihtiyati (ön tedbirci) yaklaşımın devletlerin kendi kabiliyetlerine göre geniş olarak uygulanacağı, ciddi ve geri dönüştürülemez hasar tehlikesi olan yerlerde tam bilimsel kesinlik eksikliğinin çevresel kirlenmenin önlenmesi için gecikmenin sebebi olarak kullanılamayacağı belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere, insan sağlığının, gıda güvenliğinin, çevrenin korunmasının söz konusu olduğu durumlarda konuya ihtiyatlılık ilkesi çerçevesinde yaklaşılması gerekmektedir. Anılan ilkenin gereği olarak da insan sağlığının korunması için önleyici önlemlerin, sadece bilimin gerekli bulguları sağladığı durumlarda değil, sağlayamadığı durumlarda da alınması bir zorunluluktur. Diğer bir anlatımla, bilimsel belirsizliğin kabul edildiği durumlarda, insan sağlığını koruma konusunda gerekli önlemleri almanın zorunlu olduğunun kabulü gerekmektedir.
Enerji içecekleri konusunda yapılan ve dava dosyasında bulunan bilimsel çalışmalar ve görüşler değerlendirildiğinde, üniversite temsilcilerinin bazıları enerji içeceklerinin bileşimindeki limit değerlerin artırılabileceği yönünde görüş bildirirken, bazılarının limit değerlerin yükseltilmesi halinde ciddi olumsuzluklarla karşılaşılabileceğini ifade ettikleri görülmektedir.
Uyuşmazlık yukarıda yer verilen" ihtiyatlılık ilkesi" açısından değerlendirildiğinde, insan sağlığına olumsuz etkisi olabileceği kabul edilen enerji içeceklerinde yer alan limit değerlerin yükseltilmesinin kamu yararına aykırı olduğu açıktır." gerekçesi eklenerek reddedildiği, karar düzeltme isteminin de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 11/03/2015 tarih ve E:2013/1484, K:2015/752 sayılı kararı ile reddedildiği; anılan karar üzerine 2005/7 sayılı Tebliğ ile oranların yeniden belirlendiği ve bu Tebliğ'e karşı açılan davada Danıştay Onuncu Dairesinin iptal kararının da kesinleştiği, bu karar üzerine 2006/5 sayılı Tebliğ ile belirlenen oranlara ilişkin hükümlerin, Danıştay Onuncu Dairesinin 17/08/2006 tarih ve E:2006/1846 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği ve 2006/47 sayılı Tebliğ ile 2002/24 sayılı Tebliğ'de olduğu gibi kafein oranının 150 mg, inositol oranının 100 mg, glukoronolakton oranının 20 mg, taurin oranının 800 mg olarak belirlendiği ve dava konusu Tebliğ'de de aynı oranların yer aldığı;
Enerji içecekleri ile ilgili olarak farklı değerlerle yeniden düzenleme yapılabilmesi için halk sağlığı açısından kamu yararı kriterinin aranılması gerektiğinin yargı kararları ile açıklığa kavuşturulduğu, ancak bir bilimsel gereklilik ve gerçeklikle mevcut değerlerin artırılmasının mümkün olduğu; bu konuda Danıştay kararlarında da belirtildiği üzere, enerji içeceğini oluşturan içerik değerler bakımından tartışmadan uzak bir şekilde, bilimsel gerçekliği ortaya koyan standart ve bağlayıcı bir AB mevzuatı bulunmadığı, bu nedenle konuya ilişkin yargı kararları da dikkate alınarak yapılan düzenlemede sürecin dikkate alınması gerektiği;
Enerji içecekleri ile ilgili olarak dava konusu Tebliğ'in 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde belirlenen oranların konuyla ilgili ilk düzenleme olan 2002/24 sayılı Tebliğ ile getirildiği; bu oranlarda yapılan değişikliklerin Danıştay kararları ile hukuka aykırı olduğunun tespit edilmesi üzerine 2006/47 sayılı Tebliğ ile 2002/24 sayılı Tebliğ'deki oranların aynen kabul edildiği, dava konusu Tebliğ'de de aynı oranların kabul edildiği, dava konusu oranların 2006 yılından itibaren uygulanmakta olduğu; anılan oranların arttırılmasının bilimsel bir gereklilik olmadığı; insan sağlığına olumsuz etkisi olabileceği kabul edilen enerji içeceklerinde yer alan limit değerlerin halk sağlığı açısından kamu yararına uygun olduğu sonucuna varıldığı;
Satış ve tanıtım yasakları ile ilgili olarak, halk sağlığının, gençlerin ve çocukların korunması Anayasal bir yükümlülük olup, çocukların ve 18 yaş altı gençlerin kullanımına uygun olduğu yönünde tartışmadan uzak bilimsel tespitlerin olmadığı, bilimsel belirsizliğin devam ettiği, daha fazla bilimsel veri elde edilinceye kadar belli yaş grubunu ve risk faktörü taşıyanları cezbetmesini engellemek adına ürün için yaş sınırlaması getirilmesi ve etiketlemede bazı uyarılarda bulunulması ve okul, hastane, spor tesisi gibi yerlerde satışının, reklam ve tanıtımının engellenmesinin de tüketicinin korunması adına amaca uygun olduğu kanaatine varıldığı;
Bu durumda, yapılan düzenlemenin geçmişi ve daha önce verilen Danıştay kararları birlikte değerlendirildiğinde, yasal düzenlemeler uyarınca, davalı Bakanlığın görev, yetki ve sorumlulukları kapsamında, insan sağlığını göz önünde bulundurarak bazı madde ve ürünlerin gıda üretiminde kullanılmalarını kısıtlayabileceği, kullanımını belirli esaslara bağlayabileceği, tüketiciyi ve halk sağlığını korumak amacıyla, bazı ürünlerle ilgili olarak, tüketenin sağlığı üzerinde ani, kısa veya uzun vadede oluşturabileceği muhtemel etkileri ile ilgili olarak, hem ülkemiz hem de diğer ülkelerde konu ile ilgili olarak yapılan çalışmalar, hukuki düzenlemeler ve bilimsel araştırmalar göz önünde bulundurularak, enerji içeceklerinin zararlı olup olmadığı konusunda kamuoyunda ortaya çıkan endişeler de dikkate alınmak suretiyle, belirli tüketici gruplarının özel sağlık hassasiyetleri ile çocuk ve gençlerin bu tip ürünlere yönelik ilgileri de dikkate alınarak, ürünlerin tüketicilerin sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisi olup olmadığının kesin olarak ve tarafsız araştırmalarla ortaya konulmasına kadar, belli yerlerde belli kişilere satışı konusunda bazı kısıtlamalar getirme hususunda görev ve yetkisinin bulunduğu görülmekte olup; dava konusu Tebliğ maddeleri ile yapılan düzenlemelerin tüketiciyi ve halk sağlığını koruma amaçlarına yönelik olduğu, düzenlemelerde hukuka ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, bileşenler yönünden yapılan kısıtlamanın hiçbir bilimsel veriye dayanmadığı, dünya çapında izin verilen miktarlara göre oldukça düşük olduğu; uyarı ve etiketlerin bilimsel gerekçelere dayanmayıp, ölçülük ilkesine aykırı olduğu, enerji içeceklerine uygulanan uyarılar ile diğer içeceklere ilişkin düzenlemeler arasında ciddi farklar bulunduğu, aynı miktarda kafein içeren kolada sadece “kafein içerir” uyarısı yer alırken, enerji içecekleri bakımından ölçüsüz ve bilimsel dayanaktan yoksun uyarıların yer aldığı, enerji içecekleri için getirilen sınırlamaların ve etikette bulunması gereken uyarı yazılarına ilişkin düzenlemelerin, içerisinde kafein bulunan kola, kahve, çay gibi içeceklere uygulanmamasının ayrımcılık olduğu, uyarı ifadelerinin tavsiyeyi aşar nitelikte yasaklama şeklinde kaleme alındığı; satış ve tanıtım yasaklarının ticaret engeli yarattığı, malların serbest dolaşımını engellediği, taraf olunan uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ve makul ve meşru bir gerekçeye dayanmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 26/11/2020 tarih ve E:2017/2218, K:2020/5469 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 06/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.