Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17729
Karar No: 2019/3911
Karar Tarihi: 19.06.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/17729 Esas 2019/3911 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/17729 E.  ,  2019/3911 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar, davalılar Kenan ve ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Davacılar, mirasbırakan ..."ın ... Noterliği"nde 11.06.2007 tarihinde oğlu olan davalı ..."ı vekil tayin ettiğini, vekilin anılan vekaletnameyi kullanarak murise ait 30 ve 32 parsel sayılı taşınmazları davalı ..."e, 34, 38, 152, 222, 241, 343 ve 384 parsel sayılı taşınmazları davalı ..."a, 1240 parsel sayılı taşınmazı da davalı ..."a satış suretiyle temlik ettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, vekaletnamenin mirasbırakanın iradesi fesada uğratılmak sureti ile temin edildiğini, ayrıca satışların mirasbırakanın Alzheimer hastası olduğu dönemde yapıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile mirasçılar adlarına tesciline olmadığı takdirde davalı ..."ın elde ettiği gerçek satış bedellerinin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar ..., ... ve ..., satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Davalı ..., davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davalı ..."e devredilen 30 ve 32 parsel sayılı taşınmaz yönünden iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalılar ... ve ... "a devredilen 34, 38, 152, 222, 241, 343, 384 ve 1240 parsel sayılı taşınmazlar yönünden temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1932 doğumlu mirasbırakan ..."ın 14.01.2013 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak çocukları olan davacılar ..., ..., ..., ..., ..., davalı ... ile dava dışı ..., ..., ..., ..., ... ile kendisinden önce ölen kızı ..."nin çocukları ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."yı bıraktığı, mirasbırakanın ... Noterliği"nin 11.6.2007 tarih ve 1070 yevmiye nolu vekaletnamesi ile davalı oğlu ..."ı vekil tayin ettiği, vekilin anılan vekaletnameyi kullanarak 19.03.2009 tarihinde murisin 32 parsel (yeni 103 ada 11 parsel) sayılı taşınmazdaki 4/24 payını, 30 parsel (yeni 103 ada 9 parsel) sayılı taşınmazdaki 2/5 payını mirasbırakanın yeğeni olan davalı ..."e; 21.12.2010 tarihinde 34 parsel (yeni 103 ada 14 parsel) sayılı taşınmazdaki 6/24 payını, 222 parsel (yeni 108 ada 47 parsel) sayılı taşınmazdaki 4/24 payını, 343 parsel (yeni 104 ada 8 parsel) sayılı taşınmazdaki 98/336 payını, 384 parsel (yeni 113 ada 11 parsel) sayılı taşınmazdaki 2/12 payını, 28.02.2011 tarihinde 34 parsel (yeni 103 ada 14 parsel) sayılı taşınmazdaki 1/24 payını mirasbırakanın yeğeni olan davalı ..."a; 05.01.2011 tarihinde 1240 parsel (yeni 131 ada 43 parsel) sayılı taşınmazdaki 1/3 payını mirasbırakanın oğlu olan dava dışı ..."a satış suretiyle temlik ettiği, ..."ın 1240 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payı, 25.02.2011 tarihinde mirasbırakanın yeğeni olan davalı ..."a devrettiği mirasbırakanın 16.04.2009 tarihinde bizzat, 38 parsel (yeni 104 ada 20 parsel) sayılı taşınmazdaki 4/24 payını, 152 parsel (yeni 112 ada 22 parsel) sayılı taşınmazdaki 1/5 payını, 241 parsel (yeni 104 ada 18 parsel) sayılı taşınmazdaki 1/5 payını, 32 parsel (yeni 103 ada 11 parsel) sayılı taşınmazdaki 3/24 payını, 1240 parsel (yeni 131 ada 43 parsel) sayılı taşınmazdaki 1/3 payını yeğeni olan dava dışı ..."a satış suretiyle temlik ettiği, ..."ın 152 , 38, 241 ve 1240 parsel sayılı taşınmazlardaki temellük ettiği payları 20.07.2010 tarihinde mirasbırakanın oğlu olan dava dışı ..."a, ..."ın da , 152, 38 ve 241 parsel sayılı taşınmazdaki devraldığı payları davalı ..."a, 1240 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payı ise 25.02.2011 tarihinde davalı ..."a temlik ettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701. ila 703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK"nin 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.TMK"nin 702/2. maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı), Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.Somut olayda; mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olup, davacılar tarafından tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına tescile karar verilmesi istenildiği halde mirasbırakan ...’in tüm mirasçılarının davada yer almaları sağlanmayıp usulüne uygun taraf teşkili yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.O halde, mirasbırakan ...’ın ölüm tarihi itibariyle terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve davaya katılmayan mirasçılarının bulunduğu gözetilerek, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine TMK"nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülerek esas hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.Öte yandan, davada, ehliyetsizlik hukuki sebebi yanında, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine de dayanıldığına göre, ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olması sebebiyle mahkemece kendiliğinden gözetilerek, önemine binaen öncelikle incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.06.1941 tarih 4/21)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Ne var ki, mahkemece ehliyetsizlik iddiası bakımından yukarıda değinilen ilkeler uyarınca bir araştırma yapılmış değildir.Hâl böyle olunca; mirasbırakan ...’ın veraset ilamının temini ile yukarıda açıklandığı şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, varsa murise ait doktor raporları, reçeteler, hasta müşahade kağıtları vs. temin edilerek mirasbırakanın 11.06.2007 olan vekaletname tarihi ve 19.03.2009, 16.04.2009, 21.12.2010, 05.01.2011 ve 28.02.2011 olan temlik tarihlerinde ehliyetli olup olmadığı yönünde Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması, ehliyetsiz olduğu saptanırsa davanın kabul edilmesi, ehliyetli olduğu saptanırsa vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenleri üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Kabule göre de; kayıt maliki olan davalılar çekişme konusu taşınmazdaki paylarının tamamını mirasbırakandan edinmedikleri halde, mirasbırakandan edinilmeyen paylar da kabul kapsamında alınarak iptal tescil hükmü kurulması da isabetsizdir.
    Davacılar ile davalı ... ve ...’ın değinilen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi