Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5732
Karar No: 2020/893

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/5732 Esas 2020/893 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/5732 E.  ,  2020/893 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Anayasamızın 141. maddesinde, yargılamanın aleniyeti ilkesi benimsenmiştir. Bunun anlamı yargılama açık olarak yapılacak ve yargılamanın sonunda verilen karar da açıkça belirtilecektir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 28. maddesinde de bu husus belirtilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294. maddesi gereğince; “(1) Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. (2) Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur. (3) Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. (4) Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. (5) Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta dinler. (6) Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır.”
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiği açıklanmıştır. “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddede, “(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar. a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini. b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini. c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini. d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını. e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi. (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
    Yukarıda anılan yasa hükümleri gereğince mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi, verilen kararla, ne şekilde tefhim edildiğinin duruşma tutanağına yazılması zorunludur. 297. maddenin son fıkrası gereğince, zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belli bir süre içinde yazılması mümkündür.
    Kısa karar, bir davayı sona erdiren (niha-i) temyizi mümkün olan son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Asıl olan kısa karardır. Bu gibi hallerde de Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararın da buna uygun olarak düzenlenmesi gereklidir. (10/04/1992 gün ve 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı) Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 2011/21-23 E. - 268 K., 2012/6-97 E. - 203 K., 2012/10-149 E. - 291 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
    Davacı tarafından, 29.01.2009-06.04.2009 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespitine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne denilerek 09.02.2009-20.03.2009 tarihleri arasındaki çalışmaların tespitine karar verilmiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne denilerek 09.02.2009-20.03.2009 tarihleri arasındaki çalışmaların tespitine karar verilmekle gerekçeli kararın hüküm fırkasında çelişki oluşmuştur.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Başkan ..."in muhalefetine karşı, Üyeler ..., ..., ... ve ..."ün oylarıyla ve oyçokluğuyla 10/02/2020 gününde karar verildi.

    (M)

    KARŞI OY

    İkinci durum, temyiz olunan karar esas yönünden kanuna aykırı olduğu gibi buna oluşturulan gerekçe ile de arasında çelişki olması halidir. Bu durumda, madde 370/2 hükmünden, esas yönünden kanuna uygun olmayan kararlar hakkında düzelterek onama kararı verilemeyeceği, bozma kararı verilmesi gerektiği sonucu çıkmaktadır. Bu hüküm dışında kanunlarda meseleye ışık tutan başka hüküm olmadığı gibi yukarıda sözü edilen içtihadı birleştirme kararı ise bu hali kapsamamaktadır.
    Temyiz olunan hüküm kanuna aykırı olduğu gibi buna uygun gerekçe oluşturulmamışsa, yani sonuç olarak Yargıtayca bozulması gereken hüküm ile de çelişen bir gerekçe oluşturulmuş ise bunların tamamı bozma kapsamı içinde değerlendirilecektir. Kanuna aykırı olarak verilen bir hükme, kanuna uygun bir gerekçe yazılamayacağı gibi bozma kararı hem hükmün hem de gerekçenin yanlışlığına ilişkin olabilir. Aksi halde yerel mahkeme kanuna aykırı hükmüne uygun bir gerekçe oluşturmaya zorlandıktan sonra bu sefer hükmün kanuna aykırı olması nedeniyle bozulması gerekecektir. Yani karar önce usulden bozulup sonra esas yönünden bozulacaktır.
    Hükmün kendi içinde birbirine aykırı fıkralar içermesi hali üzerinde de durmak gerekir. Hüküm fıkraları birbiri ile çelişkili ise, örneğin davanın kabulü denildikten sonra kısmen kabul şeklinde kabul kararı verilmesi halindeki durum, HMK 305. madde kapsamında değerlendirilmelidir. Taraflardan her biri hükmün açıklanmasını ya da aykırılığın giderilmesini mahkemeden isteyebilir.
    Somut olayımızda, davacı 29.1.2009-6.4.2009 tarihleri arasındaki sigortalılık süresinin tespitini talep etmiş, mahkemece davanın kabulü denilerek 9.2.2009-20.3.2009 tarihleri arasındaki süreye hükmedilmiştir. Davada kabul edilmeyen süre, yargılama gideri yönünden etkili olup bozma konusu yapılabilir. Usul bozması yapılması halinde yargılamanın uzamasına sebebiyet verilecektir.
    Usul mevzuatımızda, gerekçe ile hükmün çelişkili olması veya hükmün kendi içinde çelişkili olması durumunda sırf bu nedenle usul bozması yapılması gerektiği yönünde düzenleme olmadığı, davanın esasına girilerek hüküm yanlış ise esas yönünden bozma kararı verilebileceği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi