1. Hukuk Dairesi 2019/2255 E. , 2019/3903 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vasisi, mirasbırakan ..."ün maliki olduğu 117 ada 21 parsel sayılı taşınmazdaki ¼ payının tamamını davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin tek mirasçı olan davacıdan mal kaçırmak amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.Davalı, satış işleminin iradeleriyle örtüştüğünü, muvazaanın bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun vesayet makamından izni düzenleyen 462/8 maddesinde, "Acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması” şeklinde düzenlenmiş olup, davacının kısıtlılık kararı üzerine vasi tarafından açılan davalarda denetim makamından husumete izin kararı alınması gerekmektedir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun davada kanuni temsili düzenleyen 52. maddesinde “Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir ” hükmüne, 54. maddesinde "Kanuni temsilciler, davanın açılıp yürütülmesinin belli bir makamın iznine bağlı olduğu hâllerde izin belgelerini, tüzel kişilerin organları ise temsil belgelerini, dava veya cevap dilekçesiyle mahkemeye vermek zorundadırlar; aksi takdirde dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamazlar. Şu kadar ki, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mahkeme, kanuni temsilcilerin veya tüzel kişilerin organlarının, yukarıda belirtilen eksikliği gidermeleri şartıyla dava açmalarına yahut davayla ilgili işlem yapmalarına izin verebilir. İzin belgesinin alınması için mahkemeye müracaat edilmesi gerekiyorsa ilgiliye, müracaatı için kesin süre verilir. Bu süre içinde mahkemeye başvurulması hâlinde bu konuda karar verilinceye kadar beklenir. Süresi içinde belgelerin ibraz edilmemesi veya mahkemeye başvurulmaması hâlinde, dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114/1-d maddesi “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunması; kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip olması” hükmüne göre dava ehliyeti ve temsil dava şartı olup, HMK’nın 115.maddesinde “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. (3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” hükmü uyarınca temsil yetkisinin mahkemece resen gözetilmesi gerektiği kuşkusuzdur.Somut olayda, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/23 Esas, 2008/57 Karar sayılı 22.02.2008 tarihli ilamıyla davacı ..."ın 4721 sayılı TMK."nın 405/1. maddesi gereğince kısıtlanıp, Mustafa Kılınç"ın vasi tayin edildiği, eldeki davada da vasi Mustafa tarafından davacı ... adına vesayeten davacı vekiline vekaletname verildiği ve davanın bu şekilde açıldığı, ancak Dairece yapılan geri çevirme sonucu eldeki dava için vesayet makamından alınmış husumete izin kararının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, TMK."nın 462/8. maddesi uyarınca eldeki dava için vesayet makamından "husumete izin" kararı alınması ve anılan usuli işlem tamamlandıktan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, bahsedilen husus gözardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.