Esas No: 2020/2307
Karar No: 2022/1272
Karar Tarihi: 06.04.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2307 Esas 2022/1272 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/2307 E. , 2022/1272 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2307
Karar No : 2022/1272
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Kurulu
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 10/02/2020 tarih ve E:2016/57808, K:2020/597 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun ...tarih ve ...sayılı kararı ile yine aynı Kurulun ...tarih ve ...sayılı yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının ihraç tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi ve 667 sayılı KHK'nın 3.maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 10/02/2020 tarih ve E:2016/57808, K:2020/597 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin iddiaları ile davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası yerinde görülmemiş,
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu, Dairelerinin karar verdiği tarih itibariyle davacının ''terör örgütüne üyelik'' suçundan ceza yargılamasının .... Ağır Ceza Mahkemesinin E:...sayılı dosyasında devam ettiğinin görüldüğü,
ByLock delili yönünden,"ByLock Tespit Tutanağı" ile davacının 15/06/2015 ve 26/03/2010 tarihli dilekçelerinin birlikte incelenmesinden; davacı tarafından ...GSM numarasından ByLock uygulamasının yüklendiğinin anlaşıldığı,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına ve örgüt toplantılarına katıldığına yönelik ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğunun değerlendirildiği,
YARSAV üyeliği yönünden, üyeliğinin FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu,
Diğer deliller yönünden, davacının FETÖ'nün etkin olduğu dönemde 'Yüksek Yargı Kurumlarının Avrupa Standartları Bakımından Rollerinin Güçlendirilmesi Projesi' kapsamında 01/05/2012- 30/10/2012 tarihleri arasında (5 ay) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine staja gönderildiği, bu tespitin davacı hakkındaki diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde, anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile yukarıda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı maddi ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte iadesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, hakkında hiçbir kişileştirme yapılmadan, meslekten çıkarmayı gerektirecek aleyhe somut deliller gösterilmeden, Anayasa ve 2802 sayılı Kanun hükümlerine aykırı biçimde savunma hakkı kullandırılmadan meslekten çıkarıldığı; ByLock programını kullanmadığı, ByLock'un delil olarak kabul edilmesi için Yargıtayın aradığı şartların gerçekleşmediği; tanık ifadelerinin dava konusu işlemden sonrasına ait olduğu, aralarında tanımadığı isimlerin olduğu; tanıklardan ikisinin sonradan aleyhindeki tanıklıktan vazgeçtiği, tanık beyanlarının şüpheli/sanık sıfatıyla alınmış olduğu, etkin pişmanlık hükümleri uyarınca menfaatleri bulunduğu gözetilerek değerlendirilmesi gerektiği, dolayısıyla tek başına aleyhe kullanılmasına imkân bulunmadığı; YARSAV'a mesleki ve bireysel açıdan faydalı olabileceği düşüncesi ile üye olduğu, bu üyeliğin terör örgütü ile ilişkilendirilmesinin kabulünün mümkün olmadığı; doktora öğrencisi olması ve dil bilgisi ve kıdemi nedeniyle yurt dışına staja gönderildiği, bu hususun da aleyhinde delil olarak kabul edilemeyeceği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, 667 sayılı KHK'nın 3/1. maddesi uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilen davacı hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu uyarınca ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan kamu davası açıldığı ve karar tarihinde ceza yargılamasının .... Ağır Ceza Mahkemesinin E:...sayılı dosyasında devam ettiği görülmektedir.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlem de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ''kavuşan, bitişen, birleşen'', irtibatlı kavramını ise ''bağlantılı'' olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçunun ispatını sağlayacak delil niteliğinde bulunmayan fiil ve davranışlar, üstün bir kamu gücü niteliğindeki yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden farklı değerlendirilebileceğinden, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yapılan yargısal denetime ilişkin bu davada, davacının ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' isnadıyla devam eden ceza yargılamasında verilecek kararın beklenilmesi gerekmemektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 10/02/2020 tarih ve E:2016/57808, K:2020/597 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 06/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.