10. Hukuk Dairesi 2018/6315 E. , 2020/884 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı ve Feri Müdahil Kurum vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı ve Feri Müdahil Kurum vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, kararın ortadan kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, davacının davalıya ait ... plakalı ticari takside 2001 yılından 10.01.2010 tarihine kadar şoför olarak aralıksız çalıştığını, bu tarihler arasında davalının eşi ...’a ait ... plakalı ticari takside de çalışmasının bulunduğunu, ancak çoğunluk çalışmasının davalı işverene ait takside olduğunu, davalıya ait taksideki 24.03.2006 - 31.10.2008 tarihleri arasındaki çalışmalarının davalının eşi ...’a ait ticari araç işyerinden Kuruma bildirildiğini, bu çalışmalarının çoğunun davalıya ait ticari takside geçtiğini beyanla, davacının davalıya ait ... plakalı ticari takside 24.03.2006 – 31.10.2008 arası tarihler hariç olmak üzere 2001 – 10.01.2010 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II- CEVAP:
Davalı vekili, davalıya ait araçta davacının işçi – şoför olarak değil, kira kontratına göre kendi nam ve hesabına çalıştığını, 31.10.2008 tarihi önceki çalışmalarında 5 yıllık hak düşürücü sürenin söz konusu olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Fer"i Müdahil SGK Başkanlığı vekili, Kurum kayıtlarında davalı işverene ait tescilli işyerinin bulunmadığını, davacı adına ... adına tescilli işyerinden 24.03.2006 - 31.10.2008 tarihleri arasında bildirim bulunduğunu, 24.03.2006 işe giriş tarihinden önceki talebinin 5 yıllık hak düşürücü süreye girdiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda "1-Davanın KABULÜNE,
Davacının ..."a ait kurumda tescili bulunmayan ... plakalı ticari taksi işletmesi işyerinde 01/04/2001-10/01/2010 tarihleri arasında,
( İşyeri No İşe Giriş Çalışma Devresi Gün Sayısı İşten Çıkış Tescilsiz 01.04.2001 01.04.2001 – 31.12.2001 270
01.01.2002 – 31.12.2002 360
01.01.2003 – 31.12.2003 360
01.01.2004 – 31.12.2004 360
01.01.2005 – 31.12.2005 360
01.01.2006 – 23.03.2006 83
01.11.2008 – 31.12.2008 60
01.01.2009–31.12.2009 360
01.01.2010 – 10.01.2010 10 1
Toplam:2223 gün )
Toplam 2223 gün çalıştığı, bu çalışmaların Kuruma bildirimi yapılmadığı, çalışmaların hizmet akdine istinaden ve günün cari asgari ücreti üzerinden olduğunun tespitine" karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili, öncelikle davayı görev yönünden karara bağlanması gerektiğini, davacının kendi nam ve hesabına çalıştığını, 5 yıllık hak düşürücü sürenin söz konusu olduğunu, dava dışı Yıldız Kulak"ın davalıya 06.08.2008 tarihinde boşanma davası açtığını ve bu kararın 05.11.2009 tarihinde kesinleştiğini, dolayısıyla aralarında organik bağ bulunmadığını beyanla, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran fer"i müdahil Kurum vekili, yazılı delil araştırılmadan tanık beyanlarına dayalı eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiğini, Kurum işleminde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını beyanla, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
B- BAM KARARI
Davalı vekili ile fer"i müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ İLE; İzmir 14. İş Mahkemesi"nin 30.03.2017 tarih, 2014/412 Esas ve 2017/86 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Davanın REDDİNE, karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili temyizinde, davacının davalıya ait ... plakalı araçta hakkında tanzim edilen ceza tutanaklarının hakdüşürücü süreyi önleyici nitelikte olduğunu ayrıca ceza tutanaklarının varlığı ile, çalışma olgusunun olmadığının iddia edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ... ve... plakalı araç sahiplerinin karı koca olması nedeniyle aralarında organik bağ bulunduğu, bu çalışmanın blok çalışma sayıldığını hakdüşürücü sürenin bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, 506 sayılı Kanunun 79/10. (5510 sayılı Kanun’un m. 86/9.) maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re"sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir.İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim,m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular ışığında 31.10.2008-10.01.2010 dönemi yönünden, ... plakalı araçta davacı hakkında tanzim edilen 04.02.2009 tarihli ceza tutanağı da gözetilmek suretiyle, komşu işyerleri ile bunların bordroda kayıtlı tanıkları tespit edilerek; davacının çalıştığı süre ve çalışmanın kapsamı konusunda bilgilerine başvurulmalı, çalışmanın var olup olmadığı, sürekli veya kesintili olup olmadığı, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Mahkemenin, yukarıda belirtilen hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklana nedenlerle HMK "nın 373/2. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.02.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.