4. Ceza Dairesi 2020/31904 E. , 2021/3403 K.
"İçtihat Metni" KARAR
Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 17/04/2018 tarihli ve 2018/22272 soruşturma, 2018/14119 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın süre yönünden reddine dair Konya 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 17/02/2020 tarihli ve 2020/785 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında;
“1-Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 17/04/2018 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın süre yönünden reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamına göre, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar müşteki ..."e 22/05/2018 tarihinde tebliğ edilmeden önce müşteki vekili Avukat .... tarafından 18/04/2018 tarihinde dosyaya vekâletname ibraz edildiği, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 11. maddesi uyarınca vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerektiğinden ve asile yapılan bildirimin kanun yoluna başvurma süresini başlatmayacağından, müşteki vekilinin 10/02/2020 tarihinde vermiş olduğu itiraz dilekçesinin süresinde verilmiş olduğunun kabulüyle, yapılan itiraz hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde süresinde yapılmamış olduğundan bahisle reddine karar verilmesinde,
2-Kabule göre de, müşteki asile 22/05/2018 tarihinde yapılan tebligata, "Muhatap adresinin kapalı olması sebebiyle en yakın komşu Mehmet Efe"den sorulmuş, muhatabın yola gittiği sözlü/imzalı beyan edilmiş, imzadan imtina edilmiştir. Tebligat Işıklar Mahalle Muhtarı .... imzasına 22.05.2018 tarihinde teslim edilmiş olup, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmıştır. Ayrıca en yakın komşuya haber verilmiştir." şerhi düşülerek tebliğ edilmiş ise de, tebliğ memuru tarafından, tebligat mazbatasında "yola gittiği" belirtilen muhatabın tevziat saatinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğinin saptanıp tevsik edilmediği gibi haber bırakılan komşunun adı ve soyadının da yazılmadığı görülmüş olmakla, her ne kadar araştırma yapılan komşunun adı ve soyadı belirtilmiş ise de 7201 sayılı Kanun ve Tebligat yönetmeliği gereğince araştırma yapılan komşu ile haber bırakılan komşunun farklı kişiler olabileceği, aynı kişi olmasının gerekmediği; mazbatada haber bırakılan komşu ile beyanı alınan komşunun isimlerinin yazılması ya da aynı kişiyse bu hususun belirtilmesinin gerektiği, ancak bu zorunluluğa riayet edilmediği anlaşıldığından anılan tebligatın 7201 Sayılı Kanun"un 21. maddesi ile Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesi hükümlerine uygun yapılmamış olduğu gözetilmeksizin, itirazın esastan incelenmesi yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmemiştir..” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 172. maddesinde, “(1) Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 6545 sayılı kanunla yapılan değişiklikten sonraki “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
“1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.(2)
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) (Değişik: 18/6/2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik: 25/5/2005 - 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.(2)
(5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz.
(6) İtirazın reddedilmesi halinde; Cumhuriyet savcısının, yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını açabilmesi, önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan sulh ceza hâkimliğinin bu hususta karar vermesine bağlıdır.” hükümleri bulunmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun "Vekile Ve Kanuni Mümesile Tebligat" başlıklı 11. maddesi;
"Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.
(Ek: 11/1/2011 - 6099/4 md.) Avukat tarafından takip edilen işlerde, avukatın bürosunda yapılacak tebligatlar, resmî çalışma gün ve saatleri içinde yapılır.
Kanuni mümessilleri bulunanlara veya bulunması gerekenlere yapılacak tebligat kanunlara göre bizzat kendilerine yapılması icabetmedikçe bu mümessillere yapılır." şeklindedir.
Yine 05/01/2012 tarihli ve 28184 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin "Vekile Tebligat" başlıklı 18. maddesi;
"(1) Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekile bürosunda yapılacak tebligat, resmî çalışma gün ve saatleri içinde yapılır.
(2) Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmesine ilişkin hükümleri saklıdır." biçimindedir.
Bu düzenlemeler karşısında, vekil vasıtasıyla temsil edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerektiği açıktır. Yerleşik yargısal kararlar da bu yöndedir.
İncelenen dosyada; Konya Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının müştekiye tebliğinden önce 18/04/2018 tarihinde müşteki vekilinin dosyaya vekaletname sunduğunun anlaşılması karşısında; kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın müşteki vekiline tebliği gerekirken müştekiye tebliğ edilmesinin yasaya aykırı olduğu, kaldı ki müştekiye yapılan tebligatın da 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu"nun uygulanmasına Dair Yönetmelikte belirtilen esaslara uygun yapılmadığından geçerli sayılamayacağı, müşteki vekilinin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine 31/01/2020 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 10/02/2020 tarihinde ve süresi içerisinde itirazda bulunduğu gözetilip, itirazla ilgili bir karar verilmesi gerekirken, süresinde olmadığı gerekçesiyle itirazın reddine dair Konya 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 17/02/2020 tarihli ve 2020/785 değişik iş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1-Konya 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 17/02/2020 tarihli ve 2020/785 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2-Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 08/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.