11. Ceza Dairesi 2016/1795 E. , 2018/2385 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa Muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
Katılan vekilinin, 28.01.2013 havale tarihli dilekçe ile temyiz talebinden vazgeçtiği anlaşıldığından, sanığın temyiz talebine hasren yapılan incelemede;
I. Defter ve belgeleri gizleme suçundan verilen karara karşı sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, kasten işlenmiş suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olan ve kazanılmış hakka konu edilemeyen 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası nazara alınarak 1. fıkrasında yazılı hak yoksunluklarının Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı da dikkate alınarak infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı TCK"nın 51/7. maddesinde "hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hâkimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin" belirtilmesi karşısında; mahkemece "sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın tamamen infaz kurumunda çektirilmesine" karar verilerek infazın kısıtlanması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nm 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkında kurulan hüküm fıkrasındaki "sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın tamamen infaz kurumunda çektirilmesine" ibaresi çıkartılarak yerine "belirlenen 2 yıllık denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hâkimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin sanığa ihtarına" ibaresinin yazılması suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II. Sanık hakkında 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında “sahte fatura kullanma” suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1- 01.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2010 gün ve 6009 sayılı Kanun"un 13. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 367. maddesinin birinci fıkrasında bulunan "Yaptıkları inceleme sırasında 359 ve 360. maddelerde yazılı suçların işlendiğini tespit eden vergi müfettişleri ve vergi müfettiş yardımcıları tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlık tarafından keyfiyetin Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmesi mecburidir." hükmü karşısında; sanık hakkında düzenlenen 24.08.2011 tarih ve VDENR-2011-1161/37 sayılı vergi suçu raporunun, Davraz Vergi Dairesi Müdürlüğünün 14.11.2011 tarihli yazısı ekinde İsparta Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, dava şartı olan Rapor Değerlendirme Komisyonu’nun mütalaasının dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmakla; iddianamede nitelendirilmesi yapılan suçlar ile ilgili 213 sayılı Yasanın 367. maddesi uyarınca sanık hakkında dava şartı olan mütalaanın dosya içerisine getirtilmesi, mütalaa verilmediğinin tespit edilmesi halinde durma kararı verilerek 213 sayılı V.U.K"nın 367. maddesi gereğince usulüne uygun şekilde mütalaa alınıp dava şartı yerine getirildikten sonra yargılamaya devamla hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Dosya kapsamına ve UYAP ortamından yapılan araştırmaya göre, İsparta Cumhuriyet Başsavcılığının 01.06.2010 tarih ve 2010/2433 esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında aynı mükellefiyeti ile ilgili 2007 ve 2008 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak suçundan açılan kamu davasının Isparta 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/99 esas sayılı sırasında derdest olduğunun anlaşılması karşısında; mükerrer yargılamanın önlenmesi ve zincirleme suç hükümlerinin değerlendirilmesi bakımından, belirtilen dava dosyasının getirtilip incelenerek, özetinin duruşma tutanağına yazılması, mümkün olması halinde davaların birleştirilmesi, aksi takdirde bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3- Sahte fatura kullanma suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki "Bu Kanun"a göre kullanılan veya bu Kanun"un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır" şeklindeki düzenlemeye göre de, faturaların Vergi Usul Kanunu"nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi bakımından; her yıl için suça konu faturalardan kanaat oluşturacak kadar asılları veya onaylı suretleri dosya içerisine konulup incelenerek, kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadıklarının tespit edilmesi, sahte olduğu iddia olunan faturaları düzenleyenler haklarındaki vergi tekniği raporlarının getirtilerek, bu kişilere yönelik dava açılıp açılmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim ve tesellüm belgeleri, bedelinin ödendiğine dair ticari teamüle uygun, kanıtlama yeterliliği olan banka hesapları ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler, faturaları düzenleyenlerin yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığı da dikkate alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
4- Kabule göre de;
a) Aynı takvim yılı içinde birden fazla sahte fatura kullanma eyleminin zincirleme suç oluşturduğu ve sanık hakkında TCK"nın 43. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
b) Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, kasten işlenmiş suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olan ve kazanılmış hakka konu edilemeyen 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
c) 5237 sayılı TCK"nın 51/7. maddesinde "hükümlünün deneme süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hakimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin" belirtilmesi karşısında; mahkemece “denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin ihtarına” denilerek infazı kısıtlayacak şekilde hüküm tesisi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 20.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.