Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/334 Esas 2018/1629 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/334
Karar No: 2018/1629

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/334 Esas 2018/1629 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, 74 numaralı toprak tevzi parselinin orman tahdidi içinde kalan kesiminin iptal edilip orman sınırları dışına çıkarılması istemiyle dava açmıştır. Asliye hukuk mahkemesi çekişme konusu yerlerin dava dışı kişiler adına tapuda kayıtlı taşınmazlar içinde kaldığı gerekçesiyle davanın husumet yokluğu yönünden reddine karar vermiştir. Ancak mahkemenin verdiği karar usul ve kanuna uygun değildir çünkü davacı, dava ettiği yerin 5653 sayılı Kanun uyarınca makilik alan olarak tefrik edildiğini, 78 sıra nolu tapu kaydı ile müvekkilinin miras bırakanının adına tahsis ve tescil işleminin yapıldığını belirtmiştir. Mahkeme keşif sırasında davacının hazır olmadığı halde davacının oğlunun keşifteki yer gösterimine itibar etmiştir. Bu durumda dava konusu taşınmazın duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekirken hüküm yazılı şekilde kurulmuştur. Bu sebeple karar bozulmuştur. Kanun maddeleri ise şöyle: 5653 sayılı Kanun, 6831 sayılı Kanun (11. maddesi), 3402 sayılı Kanun (27. maddesi) ve 3116 sayılı Kanun.
20. Hukuk Dairesi         2017/334 E.  ,  2018/1629 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... vekili 25.10.2005 tarihli dilekçe ile Kaş ilçesi, ... köyü Kurtalan mevkiinde bulunan 74 nolu toprak tevzi parselinin 5653 sayılı Kanun uyarınca makilik alan olarak tefrik edildiğini, Ocak 1952 tarih 78 sıra nolu tapu kaydı ile müvekkilinin miras bırakanı ... oğlu ... adına 4753 sayılı Kanun uyarınca tahsis ve tescil işleminin yapıldığını, 1996 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında anılan tapu kaydının yok sayılarak 74 nolu toprak tevzi parselinin tamamına yakınının orman sınırları içinde bırakıldığını ileri sürerek 74 nolu toprak tevzi parselinin orman tahdidi içinde kalan kesimine ilişkin orman tahdidinin iptal edilip orman sınırları dışına çıkarılması istemiyle asliye hukuk mahkemesinde 2005/291 esas sayılı davayı açmıştır.
    Asliye hukuk mahkemesince; çekişmeli yer hakkında 163 ada 196 parsel sayısıyla kadastro tespit tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle 3402 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca kadastro mahkemesine devrine karar verilmiştir.
    Kadastro mahkemesince ise 163 ada 196 sayılı parsele ilişkin davanın bulunmadığı, davanın 26.07.1996 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu sırasında orman sınırları içinde bırakılan ve kadastro tespit tutanağı düzenlenmeyen yere ilişkin olduğu, orman kadastrosunun 6 aylık askı ilân süresinden sonra dava açıldığından davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, her iki kararında temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesince merci tayini yoluyla asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu belirlenmiştir.
    Asliye hukuk mahkemesince yapılan yargılama sonucu; çekişme konusu yerlerin dava dışı kişiler adlarına tapuda kayıtlı taşınmazlar içinde kaldığı gerekçesiyle davanın husumet yokluğu yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca tapu kaydına dayalı orman kadastrosuna itiraz istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1939 yılında yapılan orman kadastrosu, daha sonra 1951 yılında 5653 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen makiye ayırma işlemi, 6831 sayılı Kanun uyarınca yapılıp 26.07.1996 tarihinde ilân edilerek eldeki dava sebebiyle kesinleşmeyen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması vardır.
    Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; davacı vekili gerek dava dilekçesinde gerekse temyiz dilekçesinde davaya yerin 5653 sayılı Kanun uyarınca makilik alan olarak tefrik edildiğini, Ocak 1952 tarih 78 sıra nolu tapu kaydı ile müvekkilinin miras bırakanı ... oğlu ... adına 4753 sayılı Kanun uyarınca tahsis ve tescil işleminin yapıldığını,74 nolu toprak tevzi parselini dava ettiklerini belirtmiştir.
    Hükme dayanak yapılan orman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ve fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen ek raporda; davacının dayandığı 4753 sayılı Kanun uyarınca oluşan Ocak 1952 tarih 78 sıra nolu tevzi tapusunun ve dayanağı olan 74 nolu tevzi haritasının 375 ada 1 sayılı orman parselinin sarı renkle işaretlenen kesimini ve dava dışı 163 ada 196 sayılı parseli kapsadığını, ancak keşif mahallinde hazır bulunan davacının oğlunun yer gösterimine göre dava edilen yerin 54, 58 ve 112 nolu toprak tevzi parsellerinin içinde kalan ve dava dışı gerçek kişiler adlarına tapuda kayıtlı 163 ada 153, 154 ve 161 sayılı parsellerin bir bölümüne ilişkin olduğunu belirtmişlerdir.
    Mahkemecede, taşınmaz başında yapılan keşifte davacı asilin hazır olmadığı halde, davacının oğlunun keşifteki yer gösterimine itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
    Bu durumda; davaya konu taşınmazın neresi olduğu yönünde duraksama olmuştur. Bu sebeple, dava konusu taşınmazın duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/03/2018 günü oy birliği ile karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.