Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2022/15
Karar No: 2022/1253
Karar Tarihi: 06.04.2022

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2022/15 Esas 2022/1253 Karar Sayılı İlamı

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/15 E.  ,  2022/1253 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2022/15
    Karar No : 2022/1253


    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Odası
    VEKİLİ : Av. …
    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
    VEKİLİ : Av. …
    İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 17/06/2021 tarih ve E:2018/1606, K:2021/3393 sayılı kararının davanın reddine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: 10/02/2018 tarih ve 30328 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Gemiadamları ve Kılavuz Kaptanlar Yönetmeliği"nin 12., 13., 14., 22., 23., 24. ve 39. maddelerinin 1. fıkraları ile Geçici 2. maddesinin 2. fıkrasının iptali istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 17/06/2021 tarih ve E:2018/1606, K:2021/3393 sayılı kararıyla;
    Dava konusu Yönetmeliğin yayım tarihi itibarıyla yürürlükte olan 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 9. maddesinin 1. fıkrası ile 28. maddesinin 2. fıkrasına yer verilerek,
    Yönetmeliğin Geçici 2. maddesinin 2. fıkrası yönünden;
    Yönetmeliğin dava konusu Geçici 2. maddesinin 2. fıkrasının, 19/10/2018 tarih ve 30570 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Gemiadamları ve Kılavuz Kaptanlar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmeliğin 3. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı görüldüğünden, bu kısım yönünden davanın konusuz kaldığı,
    Yönetmeliğin dava konusu diğer maddeleri yönünden;
    Davacı tarafından, dava konusu düzenlemelerde meslek odasına kayıt zorunluluğunun aranmamasının hukuka aykırı olduğu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu'na göre meslek odasına kayıt gerektiği, davalının yetkisi dışında düzenleme yaptığı ileri sürülmekte ise de; Gemiadamları ve Kılavuz Kaptanlar Yönetmeliği'nin gemiadamları ve kılavuz kaptanların yeterlikleri, eğitimleri, sınavları, belgelendirilmeleri, sağlık durumları, elektronik kayıt işlemleri, vardiya tutmalarına ilişkin kuralları ve disiplin işlemleri ile gemiadamlarına ilişkin denizcilik eğitimi veren kurum ve kuruluşlara yönelik idari yaptırımları düzenlemek amacıyla yayımlandığı, davalı idarenin gemiadamlarına ilişkin mesleki şartları belirleyerek yeterlik belgesi verme hususunda düzenlemeler getirdiği, söz konusu yeterlik belgelerinin alınmasında mutlak şekilde mühendis olma şartının ise yer almadığının görüldüğü;
    Bu durumda dava konusu düzenlemelerin Yönetmeliğin dayanağı olarak gösterilen Kanun Hükmünde Kararname hükümleri çerçevesinde incelenmesinden, idareye verilen düzenleme yetkisi çerçevesinde getirildiği, kamu yararına ve hukuka aykırılık taşımadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle,
    dava konusu Yönetmeliğin Geçici 2. maddesinin 2. fıkrası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu diğer maddeler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Daire kararında, iddialarına yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmadığı sadece idarenin düzenleme yetkisinden bahisle davanın reddine karar verildiği; gemiadamlarının mesleği icraya hak kazanmak amacıyla girecekleri sınavlar da dahil olmak üzere mesleklerinin icrasıyla ilgili her türlü işlemde ilgili meslek odasına kayıt olma zorunluluklarının TMMOB Kanunu'na göre bir ön koşul olduğu; Yönetmeliğin uzakyol vardiya mühendisi/makinisti olma şartlarını düzenleyen 22. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendindeki düzenlemeyle gemi inşa mühendisi, gemi inşa ve gemi makineleri mühendisi, gemi ve deniz teknolojileri mühendisi ve makine mühendislerine, fark derslerini vermek suretiyle, uzakyol vardiya mühendisi/makinisti olabilme imkânı sağlandığı, ancak idarenin bu konuda düzenleme yapma yetkisi bulunmadığı, nitekim benzer konuda, davalı idarenin düzenleme yapma yetkisinin bulunmadığı yolunda yargı kararının mevcut olduğu; “Gemi Adamlarının Eğitim, Belgelendirilme ve Vardiya Standartları Hakkında Uluslararası Sözleşme”nin 3. Bölümünde aranan yeterlilik şartlarına göre 750 kW'den büyük ana makine ile yürütülen gemilerde çalışacak zabitlerin belgelendirilmelerinde deniz eğitimleri ve onaylı atölye tesislerindeki eğitimlerinin toplamda en az 12 ay olması zorunlu olmasına rağmen, Yönetmelik'le 9 ayın yeterli kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğu;Yönetmeliğin 39. maddesinin 1. fıkrasındaki düzenlemeyle, meslek kuruluşlarının Anayasal haklarının ortadan kaldırıldığı, zira kamu kuruluşu niteliğinde olan meslek kuruluşlarının kuruluş amaçlarıyla ilgili her türlü faaliyette bulunma hakkına sahip olduğu belirtilerek, Daire kararının davanın reddine yönelik kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Yargılama hukukunda, yargı (hüküm), uyuşmazlığı çözmekle görevli ve yetkili yargı yerinin yargılama sürecinin sonunda ulaştığı "sonuç"tur. Yargı yerinin bu sonuca ulaşırken bir gerekçeye dayanması, hem Anayasamızda, hem de yargılama hukukumuzda yer alan ilkelerdendir. Gerekçe, yargıcın çözümlemek durumunda olduğu uyuşmazlığa uygulanması gereken soyut hukuk kuralının saptanmasında, yorumlanmasında ve tüm ayrıntılarıyla ortaya konulup nitelendirilen maddi olaya uygulanmasında izlemiş olduğu yöntemi gösteren ve bu özelliği sebebiyle, yargılamanın nesnelliği ile varılan yargının doğruluğu konusunda davanın taraflarına güven, üst yargı yerine de denetleme olanağı veren açıklamadır. Yukarıda sözü edilen ilkeler ile sağlanmak istenen amaç da budur.
    Davaya konu idari işlemin hukuka uygunluk denetimini yapmakla görevli İdari yargı merciince, 2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde sayılan unsurlar yönünden, işlemin hukuka aykırı olup olmadığına dair yargısal denetim yapılması ve bu denetim sonucunda varılan kararın gerekçeli olarak ortaya konulması gerekmekte iken; Daire kararının davanın reddine ilişkin kısmında, davacıların taleplerine yönelik olarak ilgili mevzuatın yorumu, iptali istenen düzenlemelerin hukuka uygunluk denetimi yapılmaksızın, yani uyuşmazlıkla ilgili herhangi bir gerekçeye yer verilmeksizin davanın reddine karar verilmiş olduğundan, Daire kararının davanın reddine yönelik kısmında usul ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
    Açıklanan nedenle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının davanın reddine yönelik kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.


    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    İLGİLİ MEVZUAT :
    Anayasa'nın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141. maddesinde"...Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır..." hükmü yer almaktadır.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idari işlemlerin; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargısal denetime tabi tutulacağı vurgulanmış; 24. maddesinde ise, kararda bulunacak hususlar sıralanarak (e) bendinde kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin ve hükmün kararda belirtileceği kuralına yer verilmiştir.
    Öte yandan, AİHS'nin "Adil yargılanma hakkı" başlıklı 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında: "Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir." hükmüne yer verilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Anayasa'nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ve 24. maddesi dikkate alındığında idari yargı yerlerince idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetime tabi tutularak incelenmesi ve kararların gerekçeli olarak yazılarak dayandığı hukuki sebepler ile hükmün kararlarda belirtilmesi gerekmektedir.
    Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında sıklıkla değinilen Anayasa'nın 36. maddesinin 1. fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak bu maddede gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'nin birçok kararında yer almıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Anayasa Mahkemesi, Abdullah Topçu, B. No:2014/8868, 19/4/2017, p. 75).
    Bu bağlamda, AİHM içtihatlarına göre, genel olarak her bir karar açık, konuyla ilgili herkesin, mahkemenin neden belirli bir kararı verdiğini anlamasına imkan verecek şekilde olmalıdır (AİHM, Seryavin ve diğerleri/Ukrayna p.57-61).
    Mahkeme kararlarının, hüküm fıkrası ve hükmün dayandığı gerekçe ile bir bütün olduğu, gerekçesiz karar verilmesinin mümkün olmadığı açık olduğuna göre, gerekçenin hem temyiz incelemesini yapacak merci açısından, hem de kararı uygulayacak olan idare açısından yeterli açıklıkta olması gerektiğinde kuşku yoktur.
    Yargılama hukukunda, yargı (hüküm), uyuşmazlığı çözmekle görevli ve yetkili yargı yerinin yargılama sürecinin sonunda ulaştığı "sonuç"tur. Gerekçe, yargıcın çözümlemek durumunda olduğu uyuşmazlığa uygulanması gereken soyut hukuk kuralının saptanmasında, yorumlanmasında ve tüm ayrıntılarıyla ortaya konulup nitelendirilen maddi olaya uygulanmasında izlemiş olduğu yöntemi gösteren ve bu özelliği sebebiyle, yargılamanın nesnelliği ile varılan yargının doğruluğu konusunda davanın taraflarına güven, üst yargı yerine de denetleme olanağı veren açıklamadır.
    Bu durumda, davaya konu idari işlemin hukuka uygunluk denetimini yapmakla görevli idari yargı merciince, 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde sayılan unsurlar yönünden, işlemin hukuka aykırı olup olmadığına dair yargısal denetim yapılması ve bu denetim sonucunda varılan kararın gerekçeli olarak ortaya konulması gerekmektedir. Oysa Daire kararında, dava konusu Yönetmeliğin karar verilmesine yer olmadığına karar verilen maddesi dışında kalan diğer maddeleri yönünden yapılan incelemede, iptali istenen maddelerin sadece bir kısmına içerik olarak yer verilerek, davacının iddia ve talepleri karşılanmaksızın, bu maddelere yönelik olarak ilgili mevzuatın yorumu ve iptali istenen düzenlemelerin hukuka uygunluk denetimi yapılmaksızın, yani uyuşmazlıkla ilgili herhangi bir gerekçeye yer verilmeksizin davanın reddine karar verilmiş olduğundan, Daire kararının bu kısmında, hukuka uygunluk bulunmamaktadır.


    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Davacının temyiz isteminin kabulüne;
    2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen reddine, kısmen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin 17/06/2021 tarih ve E:2018/1606, K:2021/3393 sayılı kararının temyize konu davanın reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
    3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
    4.Kesin olarak, 06/04/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.








    KARŞI OY

    X-Anayasa'nın 141. maddesinin 3. fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmü, 4. fıkrasında; "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir." hükmü; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde ise,
    "1. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay;
    a) Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar.
    b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar.
    2. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay;
    a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozar.
    3. Kararların kısmen onanması ve kısmen bozulması hâllerinde kesinleşen kısım Danıştay kararında belirtilir.
    4. Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50 nci madde hükümleri kıyasen uygulanır.
    5. Temyize konu edilen kararı veren ya da karara katılan hâkim aynı davanın temyiz incelemesinde görev alamaz." hükmü yer almaktadır.
    Temyiz incelemesi sonucunda; kararın gerekçesinin doğru olmadığının veya eksik olduğunun; ancak sonucu itibarıyla hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda gerekçesinin değiştirilerek onanması mümkündür. Kararın; bozulması durumunda da; karar sonucu itibarıyla ortadan kalkacağından gerekçenin doğru olmamasının ya da eksik olmasının hukuki bir sonuç doğurmayacağı açıktır.
    Bu itibarla; temyize konu bir kararın gerekçesinin eksik ya da yanlış olduğunun tespit edilmesi halinde, temyiz incelemesinin 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca; kararın sonucu değerlendirilmek suretiyle yapılması gerekmektedir. Bu yönde yapılacak temyiz incelemesinin Anayasa'nın 141. maddesinin 3. fıkrasında yer alan, kararların gerekçeli olarak yazılması ilkesini ihlal etmeyeceği gibi aynı maddenin 4. fıkrasında yer alan yargılamada usul ekonomisinin dikkate alınması ilkesine de uygun olacağı açıktır.
    Daire kararında, "dava konusu düzenlemelerin Yönetmeliğin dayanağı olarak gösterilen ve yukarıda yer verilen Kanun Hükmünde Kararname hükümleri çerçevesinde incelenmesinden, idareye verilen düzenleme yetkisi çerçevesinde getirildiği, kamu yararına ve hukuka aykırılık taşımadığı" gerekçesine yer verilmiştir.
    Bu durumda; temyize konu Daire kararının gerekçesi yukarıda yer alan hüküm fıkrasının; sonucu itibarıyla değerlendirilmesi suretiyle temyiz incelemesinin yapılması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.





    KARŞI OY

    XX-Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 17/06/2021 tarih ve E:2018/1606, K:2021/3393 sayılı kararının davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ve Daire kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi