4. Hukuk Dairesi 2016/8573 E. , 2018/7448 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 06/02/2015 gününde verilen dilekçe ile araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, kendisine ait olan kamyoneti satış için ilana çıkardığını, bunun üzerine davalılardan ... ve ..."ın aracı satın almak üzere kendisiyle buluştuğunu, kendilerini galerici gibi tanıttıklarını, davaya konu edilen aracın 43.000 TL’ye davalılar ... ve ...’a satıldığını, araç bedelinin 18.000,00 TL"sinin peşin alındığını, geriye kalan kısmı için de senet düzenlendiğini, aracın davalılar ... ve ..."a teslim edildiğini, aracı teslim alan davalıların senedin vadesi dolmasına rağmen ödeme yapmadıklarını, ancak satış için vekaletnameyi aldıkları gün aracı davalı ..."ın kardeşi olan diğer davalı ..."a muvazaalı olarak devrettiğini, dava konusu aracın üç gün sonra da davalı ..."a devredildiğini belirterek aracın trafik kaydının iptali ve adına tescilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, yapılan satış işlemlerinde davalı ...’ın iyiniyetli malik olduğuna ilişkin delil ibraz edemediği gerekçesiyle dava konusu aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, tescil isteminin ise idari nitelikte olduğundan bahisle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 3. maddesinde ‘‘Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.’’ hükmü düzenlenmiştir. Yine aynı kanunun 6. maddesinde ‘‘Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.’’ düzenlemesi mevcuttur.
Bir hakkın kazanılması için kişinin iyiniyetli olması gerekir. İyiniyet, hukuki niteliği itibariyle adi karinedir. Karine ise, bilinen bir olaydan bilinmeyen bir durumun çıkarılmasıdır. Karineler, adi ve kesin karine olmak üzere ikiye ayrılır. Adi karinelerin aksinin ispat edilmesi mümkünken, kesin karinelerin aksinin ispatı mümkün değildir. Yine yukarıda anılan düzenlemeye göre, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Fakat ispat yükü, karinelerin varlığı durumunda yön değiştirir ve karşı tarafa geçer.
Dosya kapsamından; davacıya ait aracın satış için ilana çıkartıldığı, aracın davalılardan ... ve ..."a 43.000 TL bedelle satıldığı, araç bedelinin bir kısmının peşin, geriye kalan kısmının ise senet düzenlenerek adı geçen davalılara teslim edildiği, davalıların senedi vadesinde ödemedikleri, bunun üzerine davacının davalıların iyiniyetli olmadıklarını ve yapılan işlemlerin muvazaalı olduğunu belirterek işbu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, aracı en son elinde bulunduran davalı ...’nin iyiniyetli olduğunu ispat edemediği gerekçesiyle davacının isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan değerlendirme doğru değildir. Kanunun iyiniyete sonuç bağladığı durumlarda asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Bu durumda, davalı ... karine gereği iyiniyetli olduğu varsayılmalıdır. Davacı, davalı ...’ın kötüniyetli olduğunu iddia ettiğinden bu durumu davacının ispat etmesi gerekir. Mahkemenin ispat yükünü davalıya yüklemesi doğru görülmemiştir. Ayrıca yapılan devir işlemleri normal araç satımı prosedürüne uygun işlemlerdir. Araç bedelinin bir kısmı peşin, geriye kalan kısım için ise senet düzenlenmiştir. Senedin ödenmemesi üzerine davacı tarafından senedin tahsili yoluna gidilmesi gerekirken, aracı usulüne uygun şekilde satın alan davalı ...’ı da taraf göstererek iş bu davanın açılması usul ve yasaya uygun düşmemiştir.
Şu durumda, davacı davalı ...’ın iyiniyetli olmadığını ispat edemediğinden ve yapılan satış işlemlerinin normal araç satımı prosedürüne uygun olmasından dolayı davanın tümden reddine karar verilmesi gerekir. Anılan yön gözetilmeden yanılgılı gerekçeyle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.