Esas No: 2019/2517
Karar No: 2022/1457
Karar Tarihi: 06.04.2022
Danıştay 13. Daire 2019/2517 Esas 2022/1457 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2019/2517 E. , 2022/1457 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/2517
Karar No:2022/1457
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Fonu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen … Bankası T.A.Ş.'ye borçlu …Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'nin ödenmemiş borçları dolayısıyla davacının kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu olduğundan bahisle toplam 95.954.048,93-TL olarak tespit edilen Fon alacağının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödemeye çağrı mektubunun iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce Dairemizin 29.03.2018 tarih ve E:2016/3841, K:2018/1215 sayılı bozma kararına uyularak verilen kararda; davacının … Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'nde 23.05.2002-13.02.2004 tarihleri arasında yönetim kurulu üyeliği yaptığı, davacının … Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'de kanuni temsilci olarak görevde bulunduğu dönemden önce … Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'ye, … Bankası A.Ş. tarafından 04.12.1995 tarihli genel kredi sözleşmesi ile kredi kullandırıldığı, 04.07.2003 tarih ve 25158 sayılı mükerrer Resmî Gazete'de yayımlanan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararı ile … Bankası A.Ş.'nin (Banka) mevduat kabul etme ve bankacılık işlemleri yapma yetkisinin 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 14/3. maddesi uyarınca kaldırıldığı ve aynı Kanun'un 16/1. maddesi uyarınca Banka'nın yönetim ve denetiminin Fon'a devredildiği, Fon'a devredilen müflis …Bankası T.A.Ş.'nin, 04.12.1995 tarihli genel kredi sözleşmesinden dolayı … Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'den alacaklı olduğu, …'in bahse konu krediden kaynaklanan edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle, Şirketin tüm kredi hesaplarının 21.08.2003 tarihinde kat edildiği, bu kapsamda müflis … Bankası T.A.Ş.'den, Telsim'in 04.12.1995 tarihinde kullanmış olduğu ve hesap kat tarihine kadar herhangi bir geri ödeme yapmadığı dövize endeksli nakit kredinin birikmiş alacağı ile teminat mektupları ve komisyonlarından kaynaklanan alacakları için … İcra Müdürlüğü'nün E:… sayılı dosyasında takip başlatıldığı, … Asliye Ticaret Mahkemesi'nin E:… sayılı dosyasında açılan itirazın iptali davası neticesinde takibin devamına yönelik karar verildiği, buna karşılık işleyen hukuki süreç neticesinde tahsil edilemeyen alacak için 25.05.2010 tarihinde anılan icra dosyasından borç ödemeden aciz belgesi alındığı, dava konusu Fon Kurulu kararı ile de anılan icra takibine konu alacağın aralarında davacının da bulunduğu sorumlulardan tahsili için takip ve tahsil işlemlerine başlanılmasına karar verilmesi üzerine, davacı hakkında düzenlenen ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, dava konusu ödemeye çağrı mektubuna konu borcun bir kısmını oluşturan 04.12.1995 tarihli genel kredi sözleşmesinden ve diğer kısmını oluşturan 95 adet teminat mektuplarından kaynaklanan Fon alacağının 21.08.2003 tarihli ihtarname ile kat edilmiş olması ve davacının da 23.05.2002-13.02.2004 tarihleri arasında yani ihtarname tarihinden sonra Şirkette kanuni temsilcilik yapmaya devam etmiş olduğu hususu dikkate alınarak borcun ödenmesi gerektiği tarihte … Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'nde kanunî temsilci olan davacının, adı geçen Şirket tarafından ödenmeyen ve temlik alınmakla Fon alacağı niteliği kazanan borçtan 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. ve 5411 sayılı Kanun'un Geçici 26. maddeleri uyarınca sorumlu olduğu ve davacı hakkında tesis olunan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 2003 yılındaki bir uyuşmazlık nedeniyle 2015 yılında ödemeye çağrı mektubu gönderilmesinin zamanaşımı yönünden hukuka uygun olmadığı, hukuk güvenliği ilkesi gereğince kimsenin geçmişe etkili olarak suçlanamayacağı ve sorumluluğunun arttırılamayacağı, Fon alacaklarına ilişkin olarak zamanaşımının geriye yürütülmesine imkân veren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun Geçici 16. maddesinin Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu, temerrüt tarihinden sonra içinde …'in de bulunduğu …ailesine ait şirketlerden çok sayıda tahsilatın yapıldığı, aciz vesikası tarihi olarak gösterilen 25/05/2010 tarihinin şirketlere el koyma tarihinden sonra olduğu, dolayısıyla davacının bir sorumluluğunun bulunmadığı, …'in ticari ve iktisadi bütünlük olarak satışı sonrasında elde edilen gelirin borcu karşılayabilecek miktarda olduğu, TMSF'nin bir Amerikan şirketi olan …'nın …'den olan alacaklarını bedelini ödeyerek temlik aldığı, ancak yapılması gerekenin …'nın bu alacak iddiasına itiraz edilmesi olduğu, ülkemiz mahkemelerinden alınmış bir karar yokken …'nın peşinen alacaklı kabul edildiği, TMSF'nin bu konuya ilişkin temlik sözleşmesi imzalama ve bedelini ödeme hak ve yetkisinin bulunmadığı, TMSF'nin atadığı yöneticilerin borca itiraz etmeyerek ödeme emrinin kesinleşmesini sağladığı ve böylece …'in satıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesinde yer alan sorumluluğun kanuni temsilcilik sıfatından kaynaklanan kusursuz sorumluluk hâli olduğu, Bankacılık Kanunu'nun 15/7-b maddesinde yer alan sorumluluğun ise kusur sorumluluğu olduğu ve banka kaynaklarının ne kadarını edindiği veya edindirdiğinin değerlendirilmesi gerektiği, davaya konu kamu alacağının asıl borçludan tahsil edilemediği, davacının …'de 04/05/1994-10/05/2002 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı, davaya konu borcun dayanağı olan 04/12/1995 tarihli genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte davacının şirkette yönetim kurulu üyesi olduğu, davacının şirkette görevde olduğu dönemde borcun doğduğu, konuya ilişkin emsal kararların bulunduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Fon'a devredilen …Bankası A.Ş.’den, … Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. tarafından 04/12/1995 tarihinde 12.500.000 DEM kredi kullanıldığı, kullanılan kredinin geri ödenmemesi üzerine kredi alacağının tahsili için Müflis … Bankası A.Ş. iflas masası tarafından 2004 sayılı İcra İflas Kanunu uyarınca takibe başlandığı, ancak takipten bir sonuç elde edilemediği, aynı Kanun'un 245. maddesi uyarınca takip hakkının iflas masası alacaklısı olarak Fon tarafından devralınması üzerine … Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'den tahsil edilemeyen alacağın 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun Geçici 26. maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uyarınca … Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'de kredi kullandırım tarihinden itibaren görev yapan kanuni temsilcilerden tahsiline karar verildiği, davacının da şirkette 04/05/1994-10/05/2002 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı gerekçesiyle, aciz vesikası tarihi olan 25/05/2010 tarihinden 09/04/2015 tarihine kadar yapılan borç hesaplamasında 51.965.225,62-TL ana para, 43.988.823,31-TL gecikme faizi olmak üzere toplam 95.954.048,93-TL borç için davacı adına ... tarih ve ... sayılı ödemeye çağrı mektubu düzenlenmiştir.
Anılan ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesinde, "Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanunî temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsî mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir..." kuralı yer almaktadır.
Davacının kanunî temsilci olduğu iddia edilen dönemde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 317. maddesinde, "Anonim şirket idare meclisi tarafından idare ve temsil olunur." hükmüne yer verilmek suretiyle kural olarak anonim şirketlerin kanunî temsilinin yönetim kuruluna ait olduğu düzenlenmiş, "Vazifelerin âzalar arasındaki taksimi" başlıklı 319. maddesinde, “Esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları arasında taksim edilip edilmeyeceği ve taksim edilecekse bunun nasıl yapılacağı tespit olunur. İdare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil salahiyeti verilir.
Esas mukavele ile temsil salahiyetinin ve idare işlerinin hepsini veya bazılarını idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakabilmek için umumi heyete veya idare meclisine salahiyet verilebilir. Bu gibi kayıtlar bulunmadığı takdirde 317. madde hükmü tatbik olunur.” kuralına yer verilmek suretiyle esasen yönetim kuruluna ait olan şirketi temsil ve idare yetkisinin; esas sözleşme ile yönetim kurulu üyelerinden en az biri veya birden fazlasına veya esas sözleşmede genel kurula veya yönetim kuruluna verilecek yetki ile yönetim kurulu üyesi olmaları şartıyla murahhas üyelere veya şirkette pay sahibi olmasalar bile müdürlere devredilebileceği kurala bağlanmıştır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 321. maddesinde, “Temsile salahiyetli olanlar şirketin maksat ve mevzuuna dâhil olan her nevi işleri ve hukuki muameleleri şirket adına yapmak ve şirket unvanını kullanmak hakkını haizdirler.
Temsil salahiyetinin tahdidi, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı hüküm ifade etmez. Ancak temsil salahiyetinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine hasrolunduğuna veya müştereken kullanılmasına dair tescil ve ilan edilen tahditler muteberdir...” kuralı yer almıştır.
Aktarılan Kanun hükümlerine göre anonim şirketlerde, genel kural, yönetim kurulunun idare ve temsile yetkili olduğudur. Bununla birlikte; yönetim kuruluna ait idare ve temsil yetkisinin,
- ana sözleşme ile yönetim kurulu üyelerinden en az biri veya birden fazlasına devredilmesine veya müdüre bırakılmasına yetki verilmemiş olması durumunda, yönetim kurulu üyelerinin her birinin,
- ana sözleşme ile yetki verilmesi şartıyla, kendisine şirketi idare ve temsil yetkisi bırakılan yönetim kurulu üyelerinin (murahhas üyelerin),
- yine ana sözleşmede yetki verilmesi şartıyla kendisine şirketi idare ve temsil yetkisi bırakılan müdürlerin,
- ana sözleşmede idare ve temsil işlerinin murahhas üye veya müdüre bırakılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesine karşın bu yetkinin kullanılmaması durumunda da, yönetim kurulu başkan ve üyelerinin her birinin, 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uygulamasında kanuni temsilci sayılacağı anlaşılmaktadır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 321. maddesinde "temsil yetkisi"nin kapsamına işaret edilerek, temsil yetkisi olanların şirketin maksat ve mevzuuna dâhil olan tüm işleri ve tüm hukuki işlemleri şirket adına yapmaları gerektiği ve bu yetkinin kapsam olarak sınırlandırılamayacağı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesinin uygulamasında, 6762 sayılı Kanun'un 319. maddesi hükmüne göre temsil yetkisi verilen kişi ya da kişilerin kanuni temsilci kabul edilebilmesi için, şirketin maksat ve mevzuuna dâhil olan "tüm işlemlerde tam yetkili" olmaları zorunludur.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacının Anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmemiştir.
Temsilci, başkasının nam ve hesabına hareket ederek, irade beyanı ile, temsil ettiği kişiyi, hak sahibi veya borçlu kılabilen kişidir. Temsilcinin yetkisi, bir kanun hükmüne ve temsil edilenin istek ve iradesine dayanır. Kanuna dayanan temsil yetkisine, kanuni temsil; bu tür yetkiye sahip olan kişiye de kanuni temsilci denir. Kanuni temsilcilerin yetkilerinin sınırı ve bu yetkilerin gereği gibi kullanılmaması dolayısıyla sorumlulukları, kanun tarafından belirlenmiştir.
Aktarılan kanunî düzenlemeler uyarınca, anonim şirketlerde "temsil yetkisi"nin, sadece merkezin veya bir şubenin işlerine hasrolunmasına dair coğrafi yönden yapılan sınırlamalar ile tescil ve ilan edilmiş olmak kaydıyla müştereken kullanımına dair sınırlamalar dışında başkaca bir şekilde sınırlandırılamayacağı, şirketin maksat ve mevzuuna giren sınırlı işlere özgü temsil ve idare yetkisi verilen kişi ya da kişilerin ise şirketi temsile tam yetkili olmadığı açıktır.
Başka bir anlatımla, şirketin maksat ve mevzuuna dâhil olan "tüm işlemlerde tam yetkili" olmayan, sınırlı olarak temsil ve idare yetkisi verilen kişi veya kişilerin kanuni temsilci sayılması mümkün değildir. Bu itibarla, tescil ve ilan edilmiş olsa dahi imza sirküleriyle kendisine sınırlı imza yetkisi verilen kişi ya da kişilerin kanuni temsilci sıfatını haiz olduğu kabul edilemez.
Nitekim, 390 Seri No'lu Tahsilat Genel Tebliği'nde 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesinin uygulanmasında 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 319. maddesi hükmüne göre temsil salahiyeti verilen kişi ya da kişilerin kanunî temsilci kabul edilebilmesi için şirketin maksat ve mevzuuna dâhil olan "tüm muamelelerde" tam yetkili olmalarının zorunlu bulunduğu belirtilmiştir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun Geçici 26. maddesinde, "...Temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacakları tahsil edilinceye kadar, yönetim ve denetimi Fon tarafından devralınan banka ve şirketlerin eski yöneticileri hakkında 6183 sayılı Kanun'un 35'inci maddesi ile mükerrer 35'inci maddesinin uygulanmasında, ilgili kanun ve mevzuat veya ana sözleşmeleri uyarınca temsile yetkilendirilmiş veya tüzel kişilerin yetkili organlarınca temsil yetkisi verilmiş kişi veya kişiler ile tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerden,
a) Fon bankalarının; yönetim ve denetimine sahip olduğu iştiraklerinden, hâkim ortağı olan tüzel kişilerden, gerçek ve tüzel kişi hâkim ortaklarının hâkim ortak olduğu şirketlerden, bu kişiler adına hareket eden veya onlar hesabına kendi adına para, mal veya hak edinen şirketlerden olan Fon alacaklarında, banka kaynağının kullanıldığı/kullandırıldığı tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca,
b) Fon bankalarının kurumsal kredilerinden kaynaklanan Fon alacaklarında, kredinin kat edildiği tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca,
c) Fon gelirlerinden kaynaklanan alacaklarda, Fon alacağının ilgili kuruluşa tebliğ edildiği tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca,
kanuni temsilci sıfatını haiz kişiler kanuni temsilci olarak addedilir." kuralı yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının Yönetim Kurulu üyesi olduğu … Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'nin Fona devredilen … Bankası A.Ş.'den 04/12/1995 tarihinde kullandığı, geri ödemediği ve 21/08/2003 tarihli ihtarname ile kat edilen 12.500.000 DEM krediden dolayı, … tarih ve … sayılı Fon Kurulu kararı ile kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulması üzerine, dava konusu … tarih ve … sayılı ödemeye çağrı mektubu ile, toplam 95.954.048,93-TL tutarındaki Fon alacağının 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uyarınca tahsilini teminen 6183 sayılı Kanun'un 37'nci maddesi gereğince yazının tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde ödenmesinin istenildiği, davacı tarafından ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, davacının 05/07/1994 tarih ve 356 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan 04/05/1994 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile anılan şirketin yönetim kurulu üyeliğine seçildiği, aynı yönetim kurulu kararı ile şirketin, yönetim kurulu üyelerinden herhangi ikisinin müşterek imzaları ile temsil ve ilzam olunacağının belirtildiği, 22/11/1995 tarih ve 3920 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan 10/10/1995 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile davacının … Telefon Sistemleri A.Ş.'yi temsilen yönetim kurulu üyesi olarak tekrar seçildiği, bu kararda şirketi temsil etmeye yetkili 1. ve 2. derece imza yetkililerinin belirlendiği, ancak davacının şirketi temsil etmeye yetkili kişiler arasında bulunmadığı ve daha sonraki tarihlerde de davacıya bu yetkinin verilmediği görülmektedir.
Dairemizin 2019/4322 Esasına kayıtlı benzer nitelikteki dosyada yer alan bilgi ve belgelerden; 25/11/1993 tarih ve 3413 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan Telsim Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'nin esas sözleşmesinin "ŞİRKETİN TEMSİLİ" başlıklı 12. maddesinde, "...Şirketin hissedarlara ve üçüncü şahıslara karşı temsilinin Yönetim Kuruluna ait olduğu, temsilin geçerli olabilmesi için şirket unvanı altına konulmuş en az iki yetkili imzanın mevcudiyetinin şart olduğu..., Yönetim Kurulunun, Şirketi temsil ve yönetim yetkilerini gerekli gördüğü hâllerde tamamen veya kısmen pay sahibi olması gerekmeyen müdürlere bırakılabileceği" kuralına yer verildiği; 22/11/1995 tarihli ve 3920 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan 10/10/1995 tarihli Yönetim Kurulu Kararı'nın "vazife taksimi" bölümünde şirketin temsil ve ilzamı bakımından imza yetkilerinin 1. ve 2. derece olarak gruplandığı, davacının pay sahibi … Telefon Sistemleri A.Ş.'yi temsilen yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, "imza sirküleri" bölümünde, "şirketin, imza yetkisini haiz iki şahsın şirket unvanı altına koyacakları müşterek imzaları ile temsil ve ilzam olunacağı"nın belirtildiği, şirketi temsile yetkili olanların belirlendiği ve bu kapsamda, davacının genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarih olan 04/12/1995 tarihi itibarıyla 1. derece imza yetkisi tanınanlar ile 2. derece imza yetkisi tanınan yetkili kişiler arasında bulunmadığı ve daha sonraki tarihlerde de davacıya bu yetkinin verilmediği, 28/05/2002 tarih ve 5557 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan 10/05/2002 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile de davacının yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu … Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.'nin esas sözleşmesinde, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 319. maddesine uygun olarak temsil salahiyetinin ve idare işlerinin hepsini veya bazılarını idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakabilmek için yönetim kuruluna yetki verildiği ve yetkili yönetim kurulunca yapılan görev paylaşımında davacının, adı geçen şirketi, borcun doğduğu ve ödenmesi gereken tarihlerde temsil ve ilzama yetkili kılınmadığı anlaşıldığından ve mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 317. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyesi olduğundan bahisle davacının sorumluluğuna gidilemeyeceğinden, dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 06/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.