10. Hukuk Dairesi 2018/4780 E. , 2020/842 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b maddesinin 2. alt bendi gereğince ortadan kaldırılmasına, davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının ... Denetmen Raporuna istinaden davalı işyerindeki sigortalılık sürelerinin iptal edildiğini belirterek, davalı işveren işyerinde 2009 Eylül ayından 2010 Aralık ayı sonuna kadar sürekli ve fiilen çalıştığının tespitini, davalı Kurumun iptal işleminin kaldırılmasını, iptal edilen sigortalılık sürelerinin tekrar kayıtlara işlenmesini talep etmiştir..
II- CEVAP:
Davalı ... vekili, davacının çalışma iddiasının hak düşürücü süreye uğradığını ve ayrıca yöntemince kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı işveren şirket cevap dilekçesi vermemiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, "Davanın kabulüne; davacının 09/09/2009- 15/12/2010 tarihleri arasında davalı şirkete ait işyerinde kesintisiz ve asgari ücretle çalıştığının tespiti ile davalı Kurumun davacının davalı iş yerinden sigortalı bildirimi yapılan 09/12/2009-23/03/2010 ve 13/10/2010-15/12/2010 tarihleri arasındaki çalışmalarının iptaline ilişkin kurum işleminin iptaline" karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı SGK vekili istinaf dilekçesinde; hizmet tespiti davasının niteliği gereği kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmelerinin zorunlu olduğunu, mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmeyerek kendiliğinden araştırma ilkesinin benimsenmesi gerektiğini, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığının ortaya konulması gerektiğini, maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verildiğini, 506 sayılı Kanunun"un 79. maddesinin 8. fıkrası gereğince 5 yıllık hak düşürcü sürenin geçtiğini bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının bozularak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
B- BAM KARARI
"Davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b maddesinin 2. alt bendi gereğince ortadan kaldırılmasına, davacının davasının reddine" karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili davalı Kurum denetmeni tarafından alınan beyanların ilk derece mahkemesince dinlenen tanıkların beyanlarından üstün tutulduğunu, müvekkilinin büro elemanı olması nedeni ile tekstil işyerinde çalışan tanıklar tarafından tanınmamasının doğal olduğunu, tanık beyanları arasında çelişki bulunmadığını, Kurum tarafından yapılan suç duyurusunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, yine Kurum tarafından açılan itirazın iptali davasının müvekkili lehine sonuçlandığını beyanla Antalya BAM 10. Hukuk Dairesi Kararının bozulmasını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Anılan maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re"sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Somut olayda, istinaf mahkemesince davacının kurum kontrol memuru tarafından düzenlenen imzalı ifade tutanağı dosyaya getirtilerek, ifadesinde davalı şirkete ait tekstil atölyesi işyerinde 2009 Ağustos - 2010 Mart tarihleri arasında tekstil atölyesinde çalıştığını kabul ve ikrar ettiği tespiti ile davacının iddiaları ve tanık beyanları arasındaki çelişkiden bahisle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine dair hüküm tesisi eksik incelemenin varlığı nedeni ile hatalıdır.
Davacının davalı işveren şirkete ait büro işyerinin bulunduğu ve bu işyerinde çalıştığı iddiası karşısında, öncelikle davacıdan işyerinin nerede olduğu, yaptığı işin ne olduğu, bu işyerinde kiminle ve ne şekilde çalıştığı hususlarında davasını açıklaması istenilmeli, büro işyerinde yaptığını iddia ettiği işe ilişkin belgeler araştırılmalı; bu kapsamda kargo teslim makbuzu, gümrük işlemlerine ilişkin tutanaklar, teslim evrakları gibi belgelerin bulunup bulunmadığı hususları incelenmeli, işyerinde beraber çalıştığını bildirdiği kişiler dinlenilmeli, beyanları arasında varsa çelişki giderilmeli, büro işyerine ait Kurum kayıtları bulunup bulunmadığı araştırılmalı, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk derece mahkemesi hükmünün Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın reddine dair kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, 06.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.