
Esas No: 2016/3874
Karar No: 2019/3862
Karar Tarihi: 17.06.2019
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/3874 Esas 2019/3862 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel davası sonunda, yerel mahkemece davalı ... yönünden davanın kabulüne, diğer davalı yönünden tapu kayıt maliki olmaması nedeniyle husumet yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ikrah (korkutma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkindir. Davacı, 1219 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 20 nolu bağımsız bölümün maliki olduğunu, davalı ... A.Ş.’ye ait çekin eşi ... tarafından ciro edilerek dava dışı ...’a verildiğini, daha sonra ...’un cezaevinde bulunduğu dönemde çeki boş olarak eşi ...’e iletilmek üzere aynı zamanda avukatlığını da yapan ...’a verdiğini, bedel kısmının ... tarafından 485.000,00-TL olarak doldurularak icra takibine konu edildiğini, bunun üzerine ...’ın ve davalı ...’ın, eşi ...’e ...’de yapılan dairelerden 3 adedini vermesi, aksi halde oturdukları evlerini de icra yoluyla satışa çıkaracakları şeklinde baskı yapması üzerine dava konusu taşınmazın davalı ...’a, dava dışı iki taşınmazın da ...’a ve eşine devredildiğini, bu şekilde başlatılan icra dosyasında taraflar ile anlaşma sağlandığını, bu anlaşmaya aykırı olarak takibe devam edildiğini ileri sürerek, davalı ...’a anlaşma uyarınca devredilen dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, aksi halde bedele karar verilmesini istemiştir.Davalılar, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kabulüne, diğer davalı yönünden ise tapu kayıt maliki olmaması nedeniyle husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 10 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 20 nolu bağımsız bölüm davacı adına kayıtlı iken 30.12.2009 tarihinde 5.000,00-TL bedel ile davalıya satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 37. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun(BK) 29.) maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK"nin 38. (BK"nin 30.) maddesinde belirtildiği gibi, korkutmadan(ikrah-tehdit) söz edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız(hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir. Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir(TBK"nın 39. md). Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim, istihkak davası(tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir. Somut olaya gelince; davacı iddialarını ispatlayamamış olup, dosyaya delil olarak ibraz edilen 22.12.2009 tarihli protokol ve 23.06.2011 tarihli tutanak içeriklerinde de dava konusu taşınmazın devrine ilişkin bir hüküm bulunmadığı anlaşıldığına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere kabulü yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalı ...’ın yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 17/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.