11. Hukuk Dairesi 2016/7152 E. , 2018/676 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ..... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/03/2016 tarih ve 2011/1005-2016/299 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 23.01.2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların her istendiği an geri ödeneceği ve yatırılan paralar karşılığı yüksek faiz verileceği garantisiyle binlerce kişiden para topladıklarını, bu kapsamda müvekkilinden de “Yimpaş Group AG Taahhütname” başlıklı belge ile para alındığını, ancak müvekkilince istenmesine rağmen alınan paranın geri ödenmediğini, Yimpaş Group AG’nin davalı .... tarafından grup şirketlerinin finansman ihtiyacını karşılamak için kullanıldığını ve aralarında organik bağ olduğunu ileri sürerek, 49.400 DM (25.257,82 Euro) karşılığı 62.508,05 TL"nin tahsil tarihinden itibaren işletilecek en yüksek avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketlerin yurt dışındaki şirketle olan ticari faaliyetleri ve hesap hareketlerinin incelettirilmesi sonucu şirketler arasında ticari ilişki bulunduğu anlaşılmış ise de, davacının para verdiğine ilişkin belge dışında dava dışı yurt dışındaki şirkete ortak olduğuna dair delil bulunmadığı, esasen salt bu belgeye dayanarak hukuki anlamda davacının yurt dışındaki şirkete ortak olduğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığı, davacının iddiasını ispatla yükümlü olduğu, bunun yanı sıra davalı şirketler ile dava dışı iflas eden şirket arasındaki tasarrufların hileli, muvazaalı olduğu daha açık ifade ile yapılan işlemlerle bilinçli olarak borçlu dava dışı şirketin alacaklılarına karşı borçlarının hükümsüz hale gelmesi, onların zarara uğramasının hedeflendiği, yapılan işlemlerle organik bağ bulunan şirketlerden biri zarar ederken/azalmaya sebep olunurken diğerininde anormal kar elde elde edildiğinin, art niyetli hareket edildiğinin mevcut delil durumuyla anlaşılmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, yüksek kâr payı verilmek ve istenildiği zaman iade edilmek üzere kendilerinden para toplandığını, bu paraların davalı şirketlere aktarıldığını, yurt dışı şirket ile davalı şirketler arasında bağlantı bulunduğunu ileri sürerek işbu davayı açmış olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Yimpaş Group AG"nin Yimpaş Holding A.Ş. ile şirketler hukukuna özgü hiçbir ilişkisi mevcut bulunmadığı, sonradan yönetim kuruluna giren ... dışında herhangi bir yönetimsel bağlantının olmadığı, davacının iddiasını "Yimpas Group AG Taahütname" adlı belgeye dayandırdığı, söz konusu belgenin verilmesi ve şirkete ortak edilirken davalıların katkısının ispat edilemediği, yabancı ülkede kurulu bir şirket için davacının yabancı şirkette ortaklığının bulunup bulunmadığının dosyadaki belgelerden tespit edilemeyeceği, Yimpaş Group AG"nin ikraz sözleşmeleri karşılığında alacağını Türkiye"de mukim Yimpaş Grubu şirketlerinin hisselerini devralarak tahsil etmesinin ve Türkiye"de kurulu şirketlere iştirak etmesinin tek başına tüzel kişilik perdesinin bulunduğu ve davacının davalılar ile alacak ilişkisinin tespiti için yeterli olmadığı, hileye ilişkin iddiaların ise hak düşürücü süre nedeniyle dikkate alınamayacağı bildirilmiş, mahkemece de bu bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş ise de, söz konusu bilirkişi raporunda, bu açıklamalar dışında aynı zamanda, yabancı devlet kurumu raporlarında Avrupa ülkelerinde toplanan fonların doğrudan Türkiye"ye aktarıldığı, kayıt dışı sermayenin Türkiye"deki Yimpaş hisseleri ile değiştirildiği, Yimpaş Grup AG"nin yatırım stratejisi bulunmadığı, şirket ortaklarının mali yatırımlar ile ilgili bilgi ve deneyimleri bulunmadığı, kar dağıtımı yapılmadığı, Yimpaş Group AG varlığının Türk Yimpaş grubuna kredi vererek bilinçli olarak azaltıldığı, kredi ve iştiraklerin muhasebe defterine usulüne uygun kaydedilmediği açıklanmış olup, bilirkişi heyetince yasal defter ve belgeler ile kredi sözleşmeleri ve ikraz sözleşmeleri incelendiğinde de Yimpaş Group AG ile ikraz sözleşmesi düzenleyen şirketlerin yüklendikleri borçları için herhangi bir geri ödemede bulunmadıkları, borçlarını hisse senetleri ile takas etmek suretiyle kapattıkları tespit edilmiştir.
Bu durumda, davalıların yurt dışında kurulu şirket adına para toplayarak bu paraları Türkiye"deki Yimpaş grubu şirketlere aktardıkları iddia olunup dava, organize haksız fiillerden kaynaklanan alacak (istirdat) davası olduğuna ve gerek yabancı devlet kurumları raporları gerekse bilirkişi incelemesiyle Yimpaş Group AG ile Türkiye"de mukim Yimpaş Grubu şirketler arasında ikraz sözleşmeleriyle Türkiye"deki mukim Yimpaş Grubu şirketlere para akışı sağlandığı sabit olduğuna göre, artık bu aşamadan sonra davacının zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durularak, haksız fiil, hile ve aldatma olgusunun tespiti yapılırken SPK, TBMM, MASAK raporları, davalı şirket yöneticileri hakkındaki ceza dosyaları, bu dosyalardaki tanık beyanları da nazara alınarak, her bir davalının hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi ve davalıların zamanaşımı def"inin de buna göre değerlendirilmesi suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.