17. Ceza Dairesi 2019/9162 E. , 2019/10459 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece suça sürüklenen çocuk hakkında verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararların niteliği ile suçların tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Suça sürüklenen çocuk hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Suça sürüklenen çocuk hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümde TCK"nun 151/1 maddesine göre 4 ay hapis olarak belirlenen temel cezadan TCK"nun 31/3. maddesine göre 1/3 oranında indirim yapıldığında 2 ay 20 gün olması gereken ceza 3 ay 10 gün olarak hesaplanmış ise de netice olarak doğru ceza tayin edildiğinden, bu hatalı uygulama sonuca etkili görülmediğinden; bozma sebebi yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
5237 sayılı TCK"nın 53/4. maddesine göre, 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk hakkında TCK"nın 53/1. maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuk hakkında kurulan hüküm fıkrasından 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılması suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Müştekinin beyanında, iş yerini saat 22.30 sıralarında kapattığını, ertesi gün olayı fark ettiğini söylediği, olay yeri görgü ve tespit tutanağında, müştekinin eylemi saat 07.30 sıralarında fark ettiğinin belirtildiği, suça sürüklenen çocuğun suçu kabul etmediği ve suç tarihinde güneşin 07.19’da doğdununun anlaşılması karşısında;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 10/03/2015 tarih, 2014/10-613 Esas ve 2015/35 Karar sayılı kararında yer alan “Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "Suçsuzluk" ya da "Masumiyet Karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "İn dubio pro reo" olarak ifade edilen "Şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.” şeklindeki ifadelerde de belirtildiği üzere şüphe suça sürüklenen çocuk lehine yorumlanarak suçun gündüz vakti işlendiğinin kabulü gerektiği gözetilmeden ve eylemin gece işlendiğine dair delillerin neler olduğu da kararda gösterilmeden, 5237 sayılı TCK"nın 143. ve 116/4. maddelerinin uygulanması suretiyle suça sürüklenen çocuk hakkında fazla cezaya hükmolunması,
2-Suça sürüklenen çocuğun suç tarihi itibarıyla 18 yaşını doldurmamış olmasına rağmen, iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükümde hakkında 5237 sayılı TCK"nın 31/3. maddesi uygulanmayarak fazla ceza tayini,
3-5237 sayılı TCK"nın 53/4. maddesine göre, 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk hakkında TCK"nın 53/1. maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı ile suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 11.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.