Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazların irtifak hakkı karşılığının tahisili ve ecrimisil istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R –
Dava, kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın irtifak hakkı karşılığının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan raporlarda enerji nakil hattının geçirilmesinden sonra yaptırılan yapı değerinin hesaplanmaya dahil edilmemesi doğrudur. Enerji nakil hattı nedeniyle irtifak alanı bedeli tespiti için yapılan inceleme ise hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; 1)Davacı vekili, dava konusu taşınmazlar üzerinden 1962-1963 yıllarında enerji nakil hattı geçirildiğini iddia etmiştir. Davalı idare ise, taşınmazdan geçirilen 66 kw"lık Erzurum-Tortum enerji iletim hattının 1952 yılında inşaatına başlanarak, 1956 yılında bitirilerek tesis edildiğini belirtmiştir. Bu nedenle; dava konusu taşınmazlara ve çevresine ait 09.10.1956 tarihinden öncesini ve bu tarihten sonrasını gösterir şekilde hava fotoğrafları getirtilip, hava fotogrametri konusunda uzman bir mühendis ile birlikte keşif yapılarak, hava fotoğrafları ile dava konusu taşınmazların ölçekli krokilerinin çakıştırılması sağlanıp, bu konuda denetime elverişli şekilde krokiye bağlanmış, bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre; 09.10.1956 tarihinden önce el atıldığının belirlenmesi halinde açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-Dava konusu taşınmazın arsa olduğu gözetilerek; Kamulaştırma Kanunu"nun kıymet takdir esaslarını belirten 11. maddesinin 1. fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması, dava konusu taşınmaz ile emsalin zaruret olmadıkça, yakın bölgelerde ve benzer yüzölçümlü olması ve değerlendirme tarihine yakın satışların emsal alınması ve emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın bulunduğu mahalde uygun emsal bulunmadığı belirtilerek başka ilçeden emsal alındığından, bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 06/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.