Abaküs Yazılım
8. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/11168
Karar No: 2020/1011
Karar Tarihi: 27.01.2020

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/11168 Esas 2020/1011 Karar Sayılı İlamı

8. Ceza Dairesi         2019/11168 E.  ,  2020/1011 K.

    "İçtihat Metni"

    İftira ve hakaret suçlarından şikâyet edilen ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 05/09/2018 tarihli ve 2018/1124 soruşturma, 2018/3263 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 12/11/2018 tarihli ve 2018/6838 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
    5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar ile 1982 Anayasasının "Yasama Dokunulmazlığı" başlıklı 83/1. maddesinde yer alan, "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisce başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar." şeklindeki hüküm ve benzer bir olayla ilgili olarak Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 18/11/2016 tarihli ve 2016/3657 esas, 2016/6896 karar sayılı ilâmında yer alan, "... Yukarıda da belirtildiği üzere, Anayasa, yasama sorumsuzluğunu Meclis çalışmalarıyla sınırlı tutmuştur. Yani milletvekilleri sadece Meclis çalışmaları sırasındaki açıklamalarından dolayı bu ayrıcalıklardan yararlanabilir. Meclis çalışmaları kapsamına, genel kurul, komisyon ve siyasi parti grup toplantıları da dahildir. Dolayısıyla, milletvekilinin daha önce Meclis çalışmaları nedeniyle dile getirmediği, Meclis genel kurulu, komisyon ve grup toplantıları dışında söylediği sözlerin yasama sorumsuzluğu kapsamında kaldığı söylenemez. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; şüpheli milletvekilinin Mecliste yaptığı basın toplantısında sarfettiği şikayete konu sözleri daha önce Meclis çalışmaları nedeniyle Meclis genel kurulu, komisyon ve grup toplantılarında dile getirip getirmediği araştırılmadan yasama sorumsuzluğu kapsamında kaldığından bahisle verilen kamu adına soruşturma ve kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karara yönelik itirazın kabulü yerine yazılı gerekçelerle itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir." şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
    Dosya kapsamına göre, 27. Dönem Manisa Milletvekili ..."in 11/01/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde düzenlendiği Basın Toplantısında müştekiye yönelik olarak söylediği iddia edilen ""...sen darbe başarılı olsaydı Türkiye"yi yöneten kadroların içinde olacak mıydın olmayacak mıydın? Darbe başarılı olsaydı belki ..., ..., bazı yöneticiler, bizler olmayacaktık ama sen sıkıyönetimde yaptığınız toplantılardan sonra sözcü olarak yine açıklama yapacaktın .... AKP"de hem FETÖ hem PKK ile işbirliği ve görüşmelerle suçlanabilecek ilk isim kimdir? İlk akla gelen isim elbette ...."" şeklindeki sözleri söyleyip söylemediğine ilişkin olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca aldırılan 23/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda, inceleme konusu yapılan CD içeriğinde soruşturma konusu sözlere rastlanmadığının belirtilmesi, ancak Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/74 esas sayılı dosyasına sunulan CD çözümüne ilişkin 12/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda soruşturma konusu sözlerin yer aldığının anlaşılması karşısında; soruşturma konusu sözlerin Milletvekili ... tarafından söylenip söylenmediğinin açıklığa kavuşturulması ve sözlerin söylendiğinin anlaşılması durumunda, Yargıtay ilâmında da belirtildiği üzere adı geçen milletvekilinin Mecliste yaptığı basın toplantısında söylediği iddia edilen şikâyete konu sözleri daha önce Meclis çalışmaları nedeniyle Meclis genel kurulu, komisyon ve grup toplantılarında dile getirip getirmediğinin araştırılması gerektiği gözetilmeden sözkonusu sözlerin yasama sorumsuzluğu kapsamında kaldığından bahisle verilen kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın kabulü yerine yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 26.03.2019 gün ve 2019/2378 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.04.2019 gün ve KYB/2019-35175 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    Şikayetçi ... vekilinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı"na hitaben sunduğu 30.01.2018 havale tarihli dilekçesinde özetle; şüpheli ..."in, TBMM de düzenlediği basın toplantısında şikayetçi ..."a hitaben "sen darbe başarılı olsaydı ülkeyi yöneten kadroların içinde olacak mıydın, olmayacak mıydın; sıkıyönetimde yaptığınız toplantılardan sonra sözcü olarak açıklamada bulunacaktın, hem FETÖ hem PKK ile işbirliğiyle suçlanabilecek ilk isim de ..."dır" şeklindeki sözleri nedeniyle hakaret ve iftira suçlarından cezalandırılması istemiyle suç duyurusunda bulunduğu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/1174-3263 soruşturma-karar nolu 05.09.2018 tarihli kararı ile eylemin yasama sorumsuzluğu kapsamında kaldığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, şikayetçi vekilinin itirazı üzerine, Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği"nin 12.11.2018 tarih, 2018/6838 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
    Ceza Muhakemeleri Kanununda;
    “Madde 160 - (1) Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
    (2) Cumhuriyet Savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.
    Madde 170 - (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet Savcısı tarafından yerine getirilir.
    (2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.
    Madde 172 - (1) Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
    Madde 173 - (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet Savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Hâkimliğine itiraz edebilir.
    (2)İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
    (3) (Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./71. md) Sulh Ceza Hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet Savcısına gönderir. Cumhuriyet Savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
    (4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./26.mad) Sulh Ceza Hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
    Cumhuriyet Savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz." şeklinde yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; Cumhuriyet Savcısı kendisine yapılan suç duyurusu veya şikayet üzerine suçun gerçekten işlenip işlenmediğinin tespiti için hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamalı ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yarayan tüm yasal yöntemlere başvurmalıdır. Toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açması, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vermesi gerekmektedir.
    Anayasanın 25.maddesinde; "Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.
    Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz."
    Anayasanın 26.maddesinde; "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir."
    Anayasanın 83. maddesinde; "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisce başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.
    Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.
    Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez.
    Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.
    Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasî parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz."
    Anayasanın Geçici 20. Maddesinde "– (Ek: 20/5/2016-6718/1 md.)"Bu maddenin Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildiği tarihte; soruşturmaya veya soruşturma ya da kovuşturma izni vermeye yetkili mercilerden, Cumhuriyet başsavcılıklarından ve mahkemelerden; Adalet Bakanlığına, Başbakanlığa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına veya Anayasa ve Adalet komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Başkanlığına intikal etmiş yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyaları bulunan milletvekilleri hakkında, bu dosyalar bakımından, Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz.
    Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde; Anayasa ve Adalet komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Başkanlığında, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığında, Başbakanlıkta ve Adalet Bakanlığında bulunan yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyalar, gereğinin yapılması amacıyla, yetkili merciine iade edilir."
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde;
    "Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.
    Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir." hükümlerine yer verilmiştir.
    Türk Ceza Kanunundaki düzenlemeler;
    "Madde 125 - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ... veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
    (2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
    (3) Hakaret suçunun;
    a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
    b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
    c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
    İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
    (4) (Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./15.mad) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
    (5) (Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./15.mad) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin Madde hükümleri uygulanır.""Madde 267 - (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.
    (3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması hâlinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.
    (5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti hâlinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; (İptal bölüm: Anayasa Mah. 10.04.2013 tarih ve 2013/14 E. ve 2013/56 K.) hükmolunur.
    (6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.
    (7) (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 17/11/2011 tarihli ve E.: 2010/115, K.: 2011/154 sayılı Kararı ile.)
    (8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.
    (9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilân olunur. İlân masrafı, hükümlüden tahsil edilir." şeklindedir.
    Anayasanın geçici 20 maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildiği tarihte; soruşturmaya veya soruşturma ya da kovuşturma izni vermeye yetkili mercilerden, Cumhuriyet başsavcılıklarından ve mahkemelerden; Adalet Bakanlığına, Başbakanlığa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına veya Anayasa ve Adalet komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Başkanlığına intikal etmiş yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin şüpheli milletvekili hakkında, dosya bulunmaması nedeniyle bu maddenin somut olayda uygulanması mümkün görülmemiştir.
    Kanun yararına bozma talebine konu kararın usul ve yasaya uygun gördüğü "kamu adına soruşturma ve kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararın" gerekçesinin şüpheliye atfedilen sözlerin mutlak "yasama dokunulmazlığı kapsamında kalmasına" dayandırılması nedeniyle sadece dokunulmazlık yönünden yapılan değerlendirmede;
    Demokrasilerde, kamusal kararların tartışma yoluyla oluşturulması ve uzlaşma yoluyla alınması esastır. Demokratik rejimleri diğer rejimlerden ayıran en önemli unsurlardan biri de demokrasinin tartışmacı ve uzlaşmacı boyutudur. Temsilciler vasıtasıyla temsil edilenleri bağlayan kararların alındığı temsili demokrasilerde de temsilcilerin serbestçe tartışıp uzlaşarak kamusal kararları alabilmeleri gerekir. İşte bu serbestiliğin sağlandığı yer TBMM’dir, serbestliği garanti altına alan kurum ise yasama sorumsuzluğudur. Ancak, yasama sorumsuzluğu, milletvekillerine sınırsız bir ayrıcalık tanıyarak her türlü fikir ve kanaat açıklamasını sorumsuz bir şekilde yapma imkanı tanımaz. Bu ayrıcalık milletvekillerine sadece yasama faaliyetlerini gereği gibi yerine getirebilmeleri için tanınmış bir ayrıcalıktır.
    Yasama sorumsuzluğu kurumu Anayasanın 83. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. Anayasaya göre: “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.”
    Anayasanın bu hükmüne göre oy, söz ve düşüncelerin yasama göreviyle doğrudan irtibatlı olması mutlak bir zorunluluk olmayıp, milletvekillerinin Mecliste ve Meclis çalışmaları kapsamında dile getirdikleri ve bu hususta Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclis tarafından alınan bir kararla yasaklanmamış olmak kaydıyla, Meclis dışında da tekrarladıkları her türlü söz ve düşünce açıklamalarının yasama görevi ile irtibatlı olduğunun kabulü gerekmektedir. Milletvekilinin ifade faaliyetinin etkisini pekiştirmek amacıyla bu güvencenin sadece Meclis içinde değil Meclis dışında da geçerli olması kabul edilmiştir. Bu nedenle Meclis içi konuşmaların Meclis dışında açığa vurulması "parlamenterlik" ve "sorumsuzluk" kurumlarının doğal bir uzantısıdır.
    Bu yönü ile yasama sorumsuzluğu Meclis çalışmaları ile alakalı ve makul sınırlar içerisinde düşünülebilecek her neviden fiiller için milletvekillerini sorumlu kılmayan bir müessesedir. Yasama sorumsuzluğunun kapsamına giren fiiller oy, söz ve düşünce açıklaması olarak kendini gösterir. Yasama sorumsuzluğu her tür suç için olmamakla birlikte; oy verme, söz söyleme ve düşünce açıklama fiillerinden biri ile işlenebilecek hakaret; iftira, suç uydurma gibi fiillere karşı koruma getirmektedir.
    Yukarıda da belirtildiği üzere, Anayasa, yasama sorumsuzluğunu Meclis çalışmalarıyla sınırlı tutmuştur. Yani milletvekilleri sadece Meclis çalışmaları sırasındaki açıklamalarından dolayı bu ayrıcalıklardan yararlanabilir. Meclis çalışmaları kapsamına, genel kurul, komisyon ve siyasi parti grup toplantıları da dahildir. Dolayısıyla, milletvekilinin daha önce Meclis çalışmaları nedeniyle dile getirmediği, Meclis genel kurulu, komisyon ve grup toplantıları dışında söylediği sözlerin yasama sorumsuzluğu kapsamında kaldığı söylenemez.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; 27. Dönem Manisa Milletvekili ..."in 11/01/2018 tarihinde TBMM"de düzenlenen basın toplantısında şikayetçiye yönelik olarak söylediği iddia edilen ""...sen darbe başarılı olsaydı Türkiye"yi yöneten kadroların içinde olacak mıydın olmayacak mıydın? Darbe başarılı olsaydı belki ..., ..., bazı yöneticiler, bizler olmayacaktık ama sen sıkıyönetimde yaptığınız toplantılardan sonra sözcü olarak yine açıklama yapacaktın .... AKP"de hem FETÖ hem PKK ile işbirliği ve görüşmelerle suçlanabilecek ilk isim kimdir? İlk akla gelen isim elbette ...."" şeklindeki sözleri söyleyip söylemediğine ilişkin olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca aldırılan 23/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda, inceleme konusu yapılan CD içeriğinde soruşturma konusu sözlere rastlanmadığının belirtilmesi, ancak Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin taraflarının ... ve ... konusu manevi tazminat olan 2018/74 esas sayılı dosyasına sunulan CD çözümüne ilişkin 12/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda soruşturma konusu sözlerin yer aldığının anlaşılması karşısında; soruşturma konusu sözlerin Milletvekili ... tarafından söylenip söylenmediğinin açıklığa kavuşturulması ve sözlerin söylendiğinin anlaşılması durumunda, şüphelinin mecliste yaptığı basın toplantısında söylediği iddia edilen şikâyete konu sözleri daha önce Meclis çalışmaları nedeniyle Meclis genel kurulu, komisyon ve grup toplantılarında dile getirip getirmediğinin araştırılması gerektiği anlaşıldığından kovuşturmaya yer olmadığı kararına yönelik itirazın kabulü yerine, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiş ve anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği"nin 12.11.2018 tarih, 2018/6838 değişik iş sayılı itirazın reddine ilişkin kararının CMK.nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı"na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 27.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi