14. Hukuk Dairesi 2015/10092 E. , 2018/3274 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar-birleştirilen davalılar vekili tarafından, davalı-birleştirilen davacı aleyhine 02.08.2011 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin meni, kal, birleştirilen davada temliken tescil, ikinci kademede irtifak hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 27.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve kal, birleştirilen dava Türk Medeni Kanununun 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil 2. kademede irtifak hakkı tesisi isteklerine ilişkindir.
Davacılar-birleştirilen davada davalılar vekili; davacıların ... İli, ... İlçesi, 160 ada 13 parsel sayılı taşınmazın elbirliği halinde maliki olup, komşu 160 ada 14 parsel sayılı taşınmazın maliki davalı- birleştirilen davacı ..."ın kendi parseli üzerine yapmış olduğu binanın 13 parsel sayılı taşınmaza taşkın yapıldığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve kal talep etmiştir.
Davalı-birleştirilen davada davacı vekili; davalının iyiniyetli olarak kendisine ait 160 ada 14 parsel sayılı taşınmaza inşa ettiği binanın, davacılara ait 160 ada 13 parsel sayılı taşınmaza taştığını belirterek, binanın komşu parsele taşan kısmının bedeli karşılığı tapu iptali ve temliken tescili, mümkün olmaması durumunda irtifak hakkı tesisi isteklerinde bulunmuşlardır.
Mahkemece, asıl davanın reddine, birleştirilen davada temliken tescil talebinin reddine, 2. kademede talep edilen irtifak hakkı tesisinin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır.
Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.
Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur.
Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
TMK’nın 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
TMK’nın 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur.
Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.
İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.
b)İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)
c)Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir.
d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; dava konusu 160 ada 13 ve 160 ada 14 parsel sayılı taşınmazların yenileme çalışmalarının 24.12.1998 tarihinde kesinleştiği, fen bilirkişinin 02.09.2014 tarihli raporuna göre, 160 ada 14 parsel sayılı taşınmazın üzerine yapılan binanın 0,64 m2"lik kısmının 160 ada 13 parsel sayılı taşınmaza taşkın olduğu, taşkın yapı olan binanın ise 2011 yılında yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Çaplı taşınmazlarda kural olarak iyiniyet iddiası dinlenemez. Davalı-birleştirilen dosya davacısı ... tarafından, davacı-birleştirilen dosya davalılarının 160 ada 13 parsel sayılı taşınmazına tecavüzlü şekilde yapı inşa edilmiş olup, birleştirilen dosya davacısı iyi niyetli olduğunu kanıtlayamamıştır. O halde asıl davanın kabulüne birleştirilen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar - birleştirilen dosyada davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı - birleştirilen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.