14. Hukuk Dairesi 2015/13054 E. , 2018/3261 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 05.12.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, 101 ada 59 parsel sayılı taşınmazı lehine, davalı ..."e ait 101 ada 60 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 101 ada 59 parsel sayılı taşınmaz lehine 101 ada 60 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılması da gerekebilir.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Somut olaya gelince; 10.04.2015 havale tarihli fen bilirkişi raporunda 5. güzergah olarak belirtilen güzergahın 101 ada 64 sayılı parselden geçtiği, 13,68 metrelik alanı kapladığı, parselin güneyinde bulunan tarla yolundan geçit hakkı istenen parsele ulaşana kadar 1,00 - 1,50 metre kot fakı olduğu, bu parselde oluşturulacak geçit hakkının alan ve mesafe olarak diğerlerinden daha uygun olmasına karşılık araç giriş çıkışı ve kullanım olarak kot farkından dolayı daha zor olacağı belirtilmiş ise de; geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince öncelikle yüzölçümü daha büyük olan parsellerden geçit kurulması tercih edilmelidir. Günümüz koşullarında iş makineleriyle makul süre çalışılarak ve masraf yapılarak aleyhine geçit kurulan yerin ulaşıma uygun hale getirilmesi mümkündür.
Bu nedenle parsel büyüklüğü, geçit hakkı için tesis edilecek mesafenin kısa oluşu gibi özellikleri nedeni ile diğer parsellere nazaran daha uygun konumda olan 101 ada 64 sayılı parselden geçit hakkı tesisinin; 1, 1.5 metre civarındaki kot farkının düzeltilmesi ve düzeltme masraflarının fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davacı tarafından karşılanması kaydıyla mahkemece yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. 101 ada 64 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında gözüken maliklerinin de davaya dahil edilerek yukarıda belirtilen hususlarda gözetilerek yeniden inceleme ve araştırma yapılması gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de; aleyhine geçit hakkı kurulan 101 ada 60 sayılı parselin Ermenek-Gülnar karayolu ile sınır olduğu ve geçit güzergahının anılan karayoluna bağlandığı görülmektedir. Bu durumda kurulan geçit yeri paftasına işaretlenerek Karayolları Genel Müdürlüğüne gönderilmeli, çıkışın karayolu bağlantısı nedeniyle gerek ilgili mevzuat ve gerekse can güvenliği açısından tehlike oluşturup, oluşturmadığı veya davacının katlanabileceği boyuttaki harcama ile varsa sakıncalarının giderilip giderilemeyeceği ve bunun için ne yapılması gerektiği sorulmalı, karayoluna çıkış engeli bulunduğu saptanırsa ve bunun giderilme olanağı da yok ise başka alternatifler üzerinde durulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.04.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.