16. Hukuk Dairesi 2016/12320 E. , 2019/6543 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 112 ada 63 parsel sayılı 37.165,26 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 3402 sayılı Yasa’nın 14 ve 46/1. maddelerindeki koşulların gerçekleştiğinden bahisle, davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Hazine, 4753 sayılı Yasa uyarınca oluşmuş tapu kaydına dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 46. maddesinde belirtilen şartların davalı taraf lehine oluştuğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Dosya içerisinde bulunan 14.12.2014 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide dava konusu taşınmaz 112 ada 60 parsel olarak 366 numaralı toprak tevzi parseli içerisinde işaretlenmiş ise de, dava konusu taşınmazın 112 ada 63 parsel olduğu, fen bilirkişisinin raporuna göre taşınmazın bir kısmının 366 numaralı toprak tevzi parseli dışında kaldığı anlaşılmakta olup, 366 numaralı toprak tevzi parseli dışında kalan kısmın, 194 numaralı mera tevzi parseli içerisinde kalıp kalmadığı anlaşılamamaktadır. Öte yandan, mahkemenin, belirtmelik tutanaklarının istenilmesine ilişkin müzekkeresine, köy halkına arazi dağıtımı yapılmadığından belirtmelik tutanağı düzenlenmediği şeklinde cevap verilmiş ise de; davalı Hazine adına tapu kaydı oluştuğuna göre, belirtmelik tutanağının düzenlenmemiş olması mümkün bulunmamaktadır. Bu duruma göre, toprak tevzi haritaları getirtilerek dava konusu taşınmazın tevzi haritalarının kapsamında kalıp kalmadığı, harita kapsamında kalıyor ise hangi parsel içinde kaldığı belirlenmeden ve belirtmelik tutanakları dosya arasına alınmadan, eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
Hal böyle olunca; davacı Hazinenin dayandığı ve aynı zamanda tespit dayanağı olan 22.12.1972 tarih ve 182 sayılı tapu kaydının oluşumuna esas toprak tevzi haritası getirtilerek, çekişmeli 116 ada 63 parsel sayılı taşınmazın hangi tevzi parseli içerisinde kaldığı tespit edilmeli, belirtmelik tutanakları başta özel idare müdürlüğü olmak üzere bulunabileceği yerlerden araştırılıp getirtilerek dosyasına konulmalı ve belirtmelik tutanağında taşınmazın niteliğinin ne olarak tespit edilmiş olduğu belirlenmelidir. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde, davada yararı bulunmayan elverdiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, kadastro tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarının katılımı ile yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte, teknik bilirkişi aracılığı ile toprak tevzi paftası ile kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek sabit sınırlar esas alınmak sureti ile çakıştırılarak zemine uygulanmalı, dava konusu taşınmazın toprak tevziinin hangi parseli içerisinde kaldığı kesin olarak belirlenmeli, taşınmazın tevzi paftasında mera parseli kapsamında kaldığının anlaşılması halinde ise, dava konusu taşınmazların öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, dava konusu taşınmaz ile komşu mera parseli arasında ayırıcı nitelikte bir unsur bulunup bulunmadığı araştırılmalı; taşınmazın görüntüsü ve mera ile ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususlarındaki hakim gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı; taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı ve zaman içinde sınırlarında genişleme olup olmadığı hususlarında tek tek ve olaylara dayalı olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; ziraat bilirkişisinden, dava konusu taşınmazın öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığını, taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden mera parselinden nasıl ayrıldığını, aralarında doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığını, taşınmazın meradan açılan bir yer olup olmadığını, meranın devamı niteliğinde olup olmadığını, taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığını, ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü açıklayıp, tarımsal niteliklerini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, somut verilere dayalı ayrıntılı rapor alınmalı; fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye elverişli rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli; taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile kazanılabilecek nitelikte olduğunun tespiti halinde, zilyetlikle kazanma şartlarının davalı taraf lehine oluşup oluşmadığı kesin olarak belirlenmeli; Hazine tapusunun oluştuğu tarihe kadar, davacı yararına Kadastro Kanunu"nun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.