8. Hukuk Dairesi 2009/6506 E. , 2010/1230 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Burdur Sulh Hukuk Hâkimliğinden verilen 28.04.2009 gün ve 370/375 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 132 ada 1 ve 2 nolu parsellerle birlikte kullandıkları ve kadastro sırasında paftasında yol olarak gösterilen taşınmaz bölümlerinin 1 ve 2 parseller lehine tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, tescili istenen taşınmazların yol olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, teknik bilirkişi... ve arkadaşının 07.10.2008 günlü rapor ve krokilerinde A harfiyle gösterilen taşınmaz bölümünün davacının miras bırakanı İsmail Ok mirasçıları adına, B harfiyle işaretlenen kısmın ise davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve eklemeli zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Kadastro sırasında 132 ada 1 sayılı parsel davacının miras bırakanı İsmail Ok, aynı ada 2 sayılı parsel ise davacı ... adına 21.03.2006 tarihinde tespit edilmiş ve bu tarihte tescil konusu yapılan anılan parsellerin güneyinde yer alan A ve B harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümlerinin paftasında aynı tarihte yol olarak gösterildiği saptanmıştır. Başlangıçta dava, 06.11.2006 tarihinde Burdur Kadastro Mahkemesinde açılmış, paftasında yol gösterilen ve hakkında tutanak düzenlenmeyen yerler bakımından Kadastro Mahkemesinin görevli olmaması nedeniyle Burdur Kadastro Mahkemesinin 23.02.2007 gün ve 2006/117 Esas, 2007/88 sayılı kararıyla dosya görevsizlikle Burdur Sulh Hukuk Mahkemesine aktarılmıştır. HUMK.nun 193.maddesinde açıklanan on günlük süre içerisinde dosyanın Sulh Hukuk Mahkemesine geldiği anlaşılmıştır. Davacı tarafın 3402 sayılı Kanunun 7/4.maddesi gereğince Kadastro Mahkemesinde dava açmakla taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmediği konusunda uyuşmazlık çıkardığının ve süresinde davanın açıldığının kabulü gerekir. Bu nedenle kadastrodan önceki zilyetlik süresinin kazanma bakımından değerlendirilmesi ve kabul edilmesi gerekmektedir.
Davacı, dava dilekçesinin dava kısmında; adına tapuya kayıt ve tescilini istemiş ise de, son paragrafında tescili istenen bölümlerin 132 ada 1 ve 2 nolu parseller lehine tapuya kayıt ve tescilini istemiştir. 1 sayılı parsel muris İsmail Ok adına tapuda kayıtlı olup, 2 nolu parsel ise davacı adına kayıtlıdır. Parsel lehine tescil isteğinde bulunmakla, muris İsmail mirasçıları adına tescil isteğinde bulunduğunun da kabulü gerekir. Mahkemece, A harfi ile gösterilen yer için muris İsmail’in tüm mirasçıları adına bağımsız parsel olarak tescile karar verilmiş ise de davayı açan sadece mirasçı ... olup, diğer mirasçıların açılan davaya katılmadıkları ve dava koşulunun yerine getirilmediği belirlenmiştir. Krokide A harfiyle gösterilen taşınmaz bölümü İsmail adına tapuda kayıtlı bulunan 132 ada 1 nolu parselin uzantısı olduğundan ve muris İsmail’e ait olduğu dosya kapsamıyla belirlendiğinden İsmail’in terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. TMK.nun 701 ve 702.maddeleri gereğince dava açmak bakımından da oybirliği arandığından üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerekir. Mirasçı ..., Hazine ve Köy Tüzel Kişiliğine karşı tek başına dava açmış bulunduğundan murisin alınacak veraset belgesinde yer alan tüm mirasçılarının davacı taraf yanında davaya katılmalarının sağlanması veya açılan davaya karşı olurlarının alınması ya da TMK.nun 640.maddesi gereğince terekeye temsilci atanmak suretiyle davanın yürütülmesi ve dava koşulunun krokide A harfiyle gösterilen yer bakımından yerine getirilmesi zorunludur. Bu bakımdan A harfiyle gösterilen taşınmaz bölümü yönünden dava koşulu yerine getirilmeden davanın kabulü yerinde bulunmamaktadır. Kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, veraset belgesinin dosyada olduğu açıklanmış ise de yapılan incelemede veraset belgesinin dosyada bulunmadığı görülmüştür. Yargıtay denetimine açık veraset belgesinin dosyada bulunması zorunludur.
Davalı Hazine vekilinin krokide B harfiyle gösterilen taşınmaz bölümüne yönelik temyiz itirazlarına gelince; keşifte dinlenen yerel ve tespit bilirkişisiyle tanık, 132 ada 2 nolu parselin muris İsmail tarafından davacı ...’e bağışlandığını bildirdiklerine, B harfiyle gösterilen taşınmaz bölümü de 2 nolu parselin uzantısı olup Kerim tarafından tasarruf edildiği anlaşıldığına göre bu parsele yönelik Hazinenin temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır.
Davalı Hazine vekilinin B harfiyle gösterilen taşınmaz bölümüne yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi ile buna ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA, A harfiyle işaretlenen taşınmaz bakımından davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle dava koşulu nedeniyle buna dair hüküm fıkrasının HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.