14. Hukuk Dairesi 2018/1265 E. , 2018/3238 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 06.03.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptal ve tescil ikinci kademede tazminat birleştirilen dava ile davacılar vekili elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; asıl dava yönünden tapu iptal ve tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kabulüne, birleştirilen dosya yönünden elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteminin kabulü ile, tazminat isteminin reddine dair verilen 08.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı-davalı vekili davalılar-davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunun 07.11.2017 günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan gelen olmadı. Dairemizin mahalline iade kararı tamamlanıp geri gelmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Asıl dava, tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat, birleştirilen dava, elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 2772 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazları 01.01.1973 tarihinde kira sözleşmesi ile paydaşlardan Daniel Behar’dan kiraladığını, 15.03.1977 tarihinde arsa satış ön protokolü ile taşınmazı satın aldığını, iyiniyetli malik olduğunu belirterek TMK’nın 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede taşınmazlar üzerine yapılan masraf miktarında davacıya tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-birleştirilen dosya davacı vekili, taşınmazın kendileri tarafından satılmadığını, arsa satış ön protokolünü yasanın öngördüğü şekil şartına uymadığından geçerli olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep ederek birleştirilen davada davalıların 2772 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmaza yaptıkları müdahalenin önlenmesini, ecrimisil bedeli olarak 400.000 TL, kiralardan elde ettiği veya etmeyi ihmal ettiği gelirler için 400.000 TL, işgal nedeni ile taşınmazın 1 yıldır değerlendirilememesi nedeniyle 200.000 TL tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl dava yönünden tapu iptaline ilişkin davanın reddine, bina bedeline ilişkin davanın kısmen kabulü ile 1.161.788,66 TL’nin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, birleştirilen dava yönünden bina bedeli olan 1.16.1788,66 TL ödeninceye kadar davalıya hapis hakkı tanınmak suretiyle meni müdahaleye ilişkin davanın kabulüne, 2772 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlara davalıların elatmalarının önlenmesine, ecrimisile ilişkin davanın kabulüyle 400.000 TL’nin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, tazminata ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı – davalı vekili, davalılar-davacılar vekili temyiz etmiştir.
Davacılar- birleştirilen dosya davalılarının hükmün verilmesinden ve kararı temyizinden sonra 19.04.2017 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiği anlaşılmıştır.
Davalılar- birleştirilen dosya davacıları vekili, Av. ... ... hükmün verilmesinden ve kararı temyizinden sonra 19.04.2017 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiş, dosyada mevcut vekaletnamelerde davadan feragate yetkili bulunduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nun 307. maddesinde feragatin, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olduğu belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun “Feragat ve kabulün şekli” başlıklı 309. maddesi hükmüne göre de feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
Davadan feragat, davacının açmış olduğu davadaki talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davacının, davalı taraftaki mecburi dava arkadaşlarından (davalılardan) biri hakkındaki davadan feragat etmesi diğer mecburi dava arkadaşlarını (davalıları) da etkiler. Yani bu halde mahkemece bütün davalılar hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
Yukarıda belirtildiği üzere feragatin kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl edeceği hükme bağlanmıştır. Yine belirtmek gerekir ki feragatin geçerliliği karşı tarafın muvafakatine bağlı değildir. Etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğurur. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları da bu doğrultudadır. (11.4.1940 tarihli ve 70 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.5.1992 tarihli ve 1992/2-250/364 sayılı kararı)
Bu nedenle kararın davacılar-karşı davalılar ve davalılar- karşı davacılar vekilinin davadan feragati hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 24.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.