Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1667
Karar No: 2018/3237
Karar Tarihi: 24.04.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/1667 Esas 2018/3237 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacıların, tapulu taşınmaz üzerinde uzun süredir davalılar tarafından müdahale edildiğini ve bu müdahalelerin önlenmesini, yapıların yıkılmasını ve geriye dönük ecrimisilin tahsil edilmesini talep ettiği dava kısmen kabul edildi. Ancak davalılar, taşınmazın müşterek mülkiyete tabi olduğunu ve davanın tüm paydaşlarca birlikte açılması gerektiğini iddia edip karşı dava açtılar. Mahkeme, davalıların taşınmazı uzun süredir kullandıklarını ve uzun süreli onaya dayalı kullandıkları takdirde onayın dava tarihinden önce geri alındığının ispatının gerektiğini belirtti. Bu nedenle ecrimisil hükmü yanlıştı ve vazgeçilen kal talebi reddedilemezdi. Kararda, Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi de belirtilerek taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu vurgulandı. Kararda belirtilen kanun maddeleri: Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi.
14. Hukuk Dairesi         2018/1667 E.  ,  2018/3237 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.02.2013 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal, ecrimisil, karşı dava ile tapu iptal ve tescil, ikinci kademede irtifak hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 15.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı-karşı davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 23.01.2018 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı-karşı davacılar vekili Av. ... ile karşı taraftan davacılar-karşı davalılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    KARAR
    Davacılar - karşı davalılar vekili 873 ada 12 parsel sayılı taşınmazın müvekkillerine babalarından intikal ettiğini, müvekkillere ait olan tapulu taşınmaz üzerinde uzun yıllardan beri davalıların müdahalesi bulunduğunu, müvekkillerinin uzun süre davalıları şifahi olarak uyardığını, bu uyarıya rağmen davalıların taşınmazlar üzerindeki müdahalesi devam ettiğini, davacılara ait el atılan taşınmaz üzerinde irili ufaklı pek çok yapı inşa ettiğini ve bu yapıların kiraya verilmek suretiyle gelir elde edildiğini, davalıların taşınmaz üzerindeki müdahalelerinin menine, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla geriye dönük beş yıllık 50940 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, tapulu mülk üzerinde yapılan yapıların kal’ine (yıkımına) karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacılar – karşı davalılar vekili 18.12.2013 tarihli dilekçesiyle kal talebinden vazgeçmiştir.
    Davalılar - karşı davacılar vekili davacıların ikame ettikleri davada aynı dava dilekçesi içeriği ile müdahalenin önlenmesi, yapıların kal’i ve ecrimisil talebinde bulunduklarını, davaya konu taşınmazın müşterek mülkiyete tabi olduğunu, davanın tüm paydaşlarca birlikte açılması gerektiğini, bunun yasal bir zorunluluk olduğunu, 873 ada 12 parsel nolu taşınmazın 873 ada 7 nolu parselin hükmen ifrazından meydana gelmiş olduğunun sabit olduğunu bir miras intikali söz konusu olmadığını, müvekkilleri ile davacıların ve dava dışı olup soy isimleri Çapşek olan kişiler esasında davaya konu taşınmazda yarı oranında (1/2 oranında) ortak olduklarını, kötü niyetle ve tapuda müşterek malik gözükmenin verdiği fikir ile davacıların müvekkillerin haklarını görmezden gelerek dava yoluna gittiklerini, istenen ecrimisilin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacıların iddiasının aksine davaya konu taşınmaz üzerinde inşa edilen tüm yapıların müvekkilleri ve ailelerince tamamen malik sıfatı ile iyiniyetle inşa edildiğini, müvekkillerinin söz konusu taşınmazın 1/2"sinin maliki olduğunu, müvekkillerinin 1996-1997-1998 senelerinde kadastro tespiti yapıldığında ve 873 ada 12 parsel numaralı taşınmaz Kadastro Mahkemesinde davalı olduğunda ve davalar devam ederken kendi paylarında söz konusu yapıları inşa ettiklerini iyiniyetli olduklarını tapu iptal ve tescil ikinci kademede irtifak hakkı tescilini, davacıların haksız ve hukuka aykırı davalarının reddine, davanın tüm tapu maliklerince ikame edilmemesi ve bu durumda taraf teşkilinin sağlanmamış olması ayrıca her bir talep için ayrı harç yatırılmamış olması sebebiyle davanın usulden reddine, karşı davalarının kabulü ile tapunun 873 ada 12 parsel sayılı taşınmazın yapıların alanını oluşturan 5.000,24 metrekarelik kısmının tapusunun iptali ile temliken davacılar adına tesciline, temliken tescil taleplerinin ve davalarının öncelikle mülkiyetin müvekkillere geçirilmesi şeklinde kabulü veya terditli olarak ev, iş yeri ve bahçelerin kapsadığı alanlar için müvekkilleri lehine irtifak hakkı tesis edilmesini dava ve talep etmiştir.
    Mahkemece asıl davanın kısmen kabulü ile, davalı tarafın 20/04/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre A-E ile gösterilen 199,62 m2 , B ile gösterilen 28,79 m, C ile gösterilen 233,48 m2 ve D ile gösterilen 45,64 m2"lik taşınmaza yönelik el atmasının önlenmesine, 43.200,00 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, kal talebi açısından davanın reddine, karşı davacının davasının reddine karar verilmiştir.
    Hükmü davalılar- karşı davacılar vekili temyiz etmiştir.
    1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalılar-karşı davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2- Davalılar- karşı davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Bilindiği üzere,Türk Medeni Kanununun 6. maddesine göre, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Bir vakıa da kendi lehine sonuç çıkaran taraf o vakıayı ispat etmelidir. Bu taraf davacı olabileceği gibi davalı da olabilir.
    Keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve davalı- karşı davacı tanıkları, davalıların taşınmazı 1990-1991 yıllarından beri kullandıklarını tarafların babalarının aralarında anlaştıklarını bu anlaşmaya göre taşınmazın yarısının davalılar- karşı davacılara ait olduğunu beyan etmişlerdir.
    Dava konusu taşınmazın uzun süreden beri davalılar- karşı davacılar tarafından kullandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; uzun süreli onaya dayalı kullanımda onayın dava tarihinden beş yıl önce geri alındığının davacı tarafça ispatı gerekir. Davacılar - karşı davalılar, dava tarihinden önce onaylarını geri aldıklarını usulünce gösterdikleri delillerle kanıtlayamadıklarına göre dava açılmakla onayın geri alındığının kabulü gerekir.
    Hal böyle olunca, dava tarihinden önceki dönemde davalılar- karşı davacıların kullanımının kötü niyetli sayılamayacağı gözetilerek ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde ecrimisile hükmedilmesi doğru değildir.
    Ayrıca davacı- karşı davalılar vekili 18.10.2013 tarihli dilekçesiyle kal talebinden vazgeçmiştir.
    Mahkemece kal talebinin vazgeçme nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalılar- karşı davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalı- karşı davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.630 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılar-karşı davalılardan alınarak davalılar karşı davacılara verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi