8. Hukuk Dairesi 2009/6151 E. , 2010/1228 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Taşönü Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Viranşehir Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 24.06.2009 gün ve 143/266 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı yaklaşık 100.000 m2’lik taşınmazın vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... Tüzel kişiliğine dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, teknik bilirkişi Müslüm Demir’in 09.06.2009 günlü krokisinde A harfiyle gösterilen 100.000 m2’lik yer hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, harici satın alma, eklemeli zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, teknik bilirkişinin krokisinde A harfiyle gösterilen 100.000 m2’lik taşınmaz hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu taşınmaza bitişik 49, 51, 73 ve 85 sayılı parsellerin kadastro tutanaklarına göre, 1974 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazın tespit dışı bırakıldığı saptanmıştır. Kadastro Müdürlüğünden ne niteliğiyle tespit dışı bırakıldığı sorulmamış ise de, orijinal paftada taşlık niteliğiyle tespit dışı bırakıldığı ve pafta üzerinde taşlık ibaresinin yazıldığı anlaşılmıştır. Kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı olarak taşınmaz edinilebilmesi için diğer kazanma koşulları yanında imar ve ihya olgusunun da gerçekleşmesi gerekir. Taşınmazın belirlenen bu niteliğine göre imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanununun imar ve ihyaya ilişkin 17.maddesinde açıklanan tüm olumlu ve olumsuz koşulların araştırılıp belirlenmesi zorunludur.O halde öncelikle çifte tapu oluşumunun önlenmesi açısından uyuşmazlık konusu taşınmazın tapuda kayıtlı yerlerden olup olmadığının saptanması için teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenerek Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, kabulüne karar verilen taşınmaza bitişik 49, 51, 73 ve 85 nolu parsellere ait kadastro tutanaklarında revizyon gördüğü anlaşılan tapu kayıtları geldi ve gittileriyle birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden, davanın açıldığı 20.05.2008 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, sözü edilen hava fotoğraflarıyla tapu kayıtlarının yeniden yapılacak keşifte uzman bilirkişi, teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişiye kroki üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması, hava fotoğraflarının da uzman bilirkişiler aracılığıyla uygulanması, çekildikleri tarihlere göre taşınmazın kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı üzerinde durulması, hava fotoğraflarının stereoskopik aletle üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, paftaya göre taşınmazın taşlık niteliğinde bulunduğu ve keşifte dinlenen yerel bilirkişi Ali Çiçek’in ise dava konusu yeri “demir girmez” olarak tanımladığı gözetilerek davacı ve satıcısı tarafından hangi tarihte taşınmazın imar ihyasına başladığı, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdükleri ve hangi tarihte tamamladıkları hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, 20 yıllık kazanma süresinin imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren hesaplanması, taşınmazın taşlık ve demir girmez bir yer olduğu gözönünde tutularak taşınmazın tümüne göre taşlık oranının ne durumda olduğunun ve vasfının uzman bilirkişi ziraat mühendisi aracılığıyla saptanması, tüm bilirkişilerden taşınmazın kesin niteliğini belirleyen gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, 192 sayılı parsele ait kadastro tutanağının getirtilerek dosya arasına konulması, dava konusu yerin keşif tarihine göre 15-20 yıl önce davacı tarafından Şeyhmus Yazmalar’dan satın aldığı ve davacının bağımsız 20 yıllık zilyetliğinin bulunmadığı anlaşıldığından satıcı Şeyhmus Yazmalar bakımından da 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince miktar araştırmasının yapılması, Şeyhmus Yazmalar’ın belgesizden taşınmaz edinip edinmediğinin Tapu Sicil, Kadastro Müdürlüğüyle, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden tespit ve tescil edilen taşınmazlara ait tapu kayıtları ile kadastro tutanaklarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, tescil davalarına ilişkin dosyaların ise ait olduğu mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamaları yönünden göz önünde tutulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.