11. Ceza Dairesi 2016/746 E. , 2018/2306 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
I-Sanık hakkında “Resmi Belgede Sahtecilik“ suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Gerekçeli karar başlığında “2007“ şeklinde eksik yazılan suç tarihinin, “07.08.2007“ olarak mahallinde düzeltilmesi ve 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamada, toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığa yüklenen suçun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, temel cezayı teşdit gerekçesi, cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Sanık hakkında “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık“ suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Gerekçeli karar başlığında “2007“ şeklinde eksik yazılan suç tarihinin, “07.08.2007“ olarak mahallinde düzeltilmesi ve 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
Bozmaya uyularak yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 158/1-e-son maddesine göre adli para cezası tayin edilirken, dosya kapsamına göre sanığın sahte belgelerle temin ettiği 34.704,93 TL‘lik menfaatin, 3.818,88 TL‘lik bölümünün bankadaki hesabına bloke konulması sonucu, idarenin hesabına yeniden aktarılması ve oluşan kamu zararının 18.05.2010 tarihli bilirkişi raporu ile de 30.886,05 TL olarak belirlenmesine karşın, zarar miktarında menfaatin 34,704.93 TL üzerinden hesaplanması ile temel adli para cezası tayin edilirken aynı Yasanın 61. maddesi de gözetilerek, belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı takdir edilecek miktar ile çarpılması suretiyle adli para cezasının 5 ila 5.000 tam gün arasında belirlenecek gün sayısı üzerinden tayini, devamında artırım nedenleri uygulanarak tespit olunan sonuç gün ile bir gün karşılığı 20-100 YTL. arasında takdir edilecek miktar çarpımı yapılarak, bulunan miktar suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az ise adli para cezası asgari bu miktara yükseltilerek, bu miktar üzerinden varsa indirimler yapılarak sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, doğrudan menfaatin iki katı olarak belirlenmesi;
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesinde verilen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükümde yer alan adli para cezasına ilişkin hükümler çıkartılarak, yerlerine “4 yıl ve” ibaresinden sonra gelmek üzere 2468 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, devamında TCK‘nın 43/1. maddesi gereğince ¼ oranında arttırım yapılarak sanığın 3085 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, TCK"nın 52/2. maddesi gereğince günlüğü takdiren 20 TL hesabı ile paraya çevrilerek sanığın 61,700 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, bu miktarın suçtan elde edilen menfaatin iki katı olan 61,772.1 TL‘ye çıkartılmasına, TCK"nın 62/1. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın neticeten 51.476,75 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına denilmek suretiyle, sair yönlerinde isabetsizlik bulunmayan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 19.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.