8. Hukuk Dairesi 2009/4518 E. , 2010/1195 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Deniz Öner ile Abdullah Öner aralarındaki istirdat davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ...Aile Mahkemesinden verilen 18.03.2009 gün ve 332/299 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilen dava konusu 5961 ada 2 parseldeki 24 numaralı bağımsız bölümün alımında vekil edeninin kişisel malı ile katkıda bulunduğunu, diğer dava konusu 1230, 1232, 689 parseller ile 83 ada 2 ve 68 parsellerde katılma alacağının bulunduğunu, bunlardan ayrı düğünde takılan ve ayrıntısı dava dilekçesinde belirtilen altınların evlilik birliğinin devamı sırasında davalı eşe verildiğini ileri sürerek aynen iadesine 18.3.2009 tarihli oturumda bunun mümkün olmaması durumunda dava tarihindeki değerinin davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davacının katkısının bulunmadığını, taşınmazların vekil edeninin kişisel malı olduğunu, düğünde takılan altınların davacıda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile 5961 ada 2 parseldeki 24 numaralı bağımsız bölüm nedeniyle 13.333 TL. katılma alacağının ve altınların Dava tarihindeki değerleri olan 4.722,20 TL.’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hükmün redde ilişkin bölümü davacı vekili, kabule ilişkin bölümü ise davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, tanıkların dava dilekçesinde belirtilen altınların davacı tarafından evliliğin devamı sırasında büyükbaş hayvan alımı için davalıya verildiğinin bildirilmesine, dava konusu 1230, 1232, 689 parseller ile 83 ada 2 ve 68 parsel numaralı taşınmazların ise evlenme tarihinden önce davalı adına tapuda kayıtlı olup TMK.nun 220/2.bendi uyarınca kişisel malı olmasına, davalının kişisel malları olan bu mal varlığı değerleri üzerinde davacı kadının katılma alacağının bulunmamasına göre, taraf vekillerinin açıklanan hüküm bölümüne yönelik temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hüküm bölümünün ONANMASINA,
5961 ada 2 parseldeki 24 numaralı bağımsız bölüme ilişkin temyiz itirazlarına gelince; taraflar 08.09.2002 tarihinde evlenmişler, 13.12.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 02.10.2006 tarihinde boşanmışlardır. Taraflar sözleşmeyle başka mal rejimini seçmediklerinden yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. TMK.nun 231. maddesine göre artık değer; eklenmeden (TMK.nun 229) ve denkleştirmeden (TMK.nun 230) elde edilen miktarlarda dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan değerdir (TMK.nun 231.) Aynı kanunun 236.maddesi uyarınca her eş veya mirasçıları diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olur.
Dosya içeriğine göre, dava konusu 24 numaralı bağımsız bölüm, 22.10.2003 tarihinde kısmen peşin kısmen de banka kredisi kullanılarak üçüncü kişiden satın alınıp davalı ... adına tescil edilmiştir. Alım değerinin 60.000 TL olduğunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Banka kayıtlarına göre edinme tarihinde Akbank’tan 31.000 TL. konut kredisi kullanılmış, söz konusu kredinin geri ödemesine 30.11.2003 tarihinde başlanılmıştır. Tanıklar, davacının annesi ...’in taşınmazın satın alımı sırasında davacı adına 10.000 TL. yardımda bulunduğunu bildirmişlerdir.
Mahkemece yapılacak iş; davacı adına kişisel mal grubundan davalının edinilmiş mal grubuna 10.000 TL katkı yapıldığından bu katkının yapıldığı tarih itibariyle konunun uzman bilirkişiler aracılığıyla taşınmazın sürüm değerinin (TMK.nun 232) saptanması, davacının katkı yaptığı tarihdeki sürüm değeri ile davacının katkıda bulunduğu miktarın toplamı gözetilerek davacı kadının yaptığı katkının sözü edilen toplam değer içindeki katkı oranının bulunması ve bu oranın tasfiye tarihindeki ( karar tarihine yakın bir tarihdeki değer TMK.nun 235/1) sürüm değeri ile çarpılarak çıkacak miktarın değer artış payı olarak karar altına alınması (TMK.nun 227) daha sonra mal rejiminin sona erdiği 13.12.2004 tarihinden sonraki tarihlere karşılık gelen kredi taksitlerinin toplamı taşınmazın sürüm değerinden borç olarak düşülmesi, kalan edinilmiş mal değeri üzerinde davacı kadının ½ katılma alacağının bulunduğu gözönünde bulundurularak karar verilmesi gerekirken yanlışa düşülerek delil durumuna uygun olmayan değişik katkı oranlarının belirlenmesi, taşınmazın dava tarihindeki değerinin esas alınması ve geri ödemesi devam eden banka kredisinin göz ardı edilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle taraf vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün usul ve kanuna aykırı görülen 5961 ada 2 parseldeki 24 numaralı daireye ilişkin bölümünün HUMK nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümleri yazılı 15,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 959,38 TL’nin temyiz eden davalıdan alınmasına, 17,15 TL onama harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 91,65 TL’nın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 22.03.2010 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi
Davacı ... vekili, 13.12.2004 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şahıs ile 08.09.2002 tarihinde evlendiklerini, ancak evliliğin temelden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, evlilik birliği içerisinde edinilen menkul ve gayrimenkul mallar nedeniyle katkı ya da katılma payının kendisine verilmesine ve ziynet eşyalarının aynen ya da bedelin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, dava konusu menkul ve gayrimenkul malların kendisinin kişisel malları olduğunu, bunların satın alınmasında davacının herhangi bir katkısının söz konusu olmadığını, ayrıca ziynet eşyalarının davacı yedinde bulunduğunu açıklayarak davacının davasının reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece boşanma davasından eldeki dava tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmiş ve boşanmanın kesinleşmesinden sonra yargılamaya devam edilerek davacının katkı alacağı talebinin kısmen kabulü ile 13.333 TL.nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının ziynet eşyalarının bedeli olan 4722,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içerisinde davacı ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; Dairenin Sayın çoğunluğu tarafından benimsenen dava konusu 1230, 1232, 689 nolu parseller ile 83 ada 2 ve 68 numaralı parsellere tarafların evlenme tarihinden önce tapuda davalı adına kayıtlı oldukları resmi belgelerle kanıtlanmakla TMK.nun 220/2.maddesi uyarınca bunların davalının kişisel malı olduğu anlaşılmış olup, edinmelerinde davacının herhangi bir katkısının olmadığı belirlenmekle, yerel mahkeme kararının bu taşınmazlara ilişkin hükmünün doğru olduğu anlaşıldığından, taraf vekillerinin bu taşınmazlarla ilgili temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme kararının bu taşınmazlarla ilgili hüküm bölümünün ONANMASINA,
Ancak, dava konusu 5961 ada 2 nolu parselde kayıtlı 24 numaralı bağımsız bölüm 22.10.2003 tarihli resmi sözleşme ile satıcısı...3.kişi), alıcısı ... (davalı) arasında tapu memuru huzurunda düzenlenmiş olup, bu yer akit tarihinde davalı tarafından 24.000 TL’ye nakden ve peşinen satın alınmıştır. Davalı taraf tapuda düzenlenen resmi sözleşmenin tarafıdır. Dolayısıyla, kendi muvazaasından söz edemez. Resmi sözleşme kapsamı davalıyı bağlar. Davacı taraf tapu memuru huzurunda düzenlenmiş resmi sözleşmenin aksini öncelikle yazılı delil, bu mümkün değilse yazılı delil başlangıcı ve onu tamamlayan (davanın tarafları eşler olduğundan) tanık anlatımıyla bunun aksini ispatlamak zorundadır. 07.10.1953 tarih 8/7 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı bu yöndedir. Yine 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı Tevhidi İçtihatta buna ilişkindir. Esasen, Yargıtay gayrimenkul Daireleri belirtilen tevhidi içtihatların dikkate alınmasını öngörmektedir. Aynı şekilde şufa davalarındaki tapuda belirtilen satış bedelinin muvazaalı olduğu iddiasının da ispatı bu yöndedir. TMK.nun 732.maddesi ise ön alım hakkını düzenlemiştir.
Somut olaya gelince: Taraflar 08.09.2002 tarihinde evlenmişlerdir. Boşanma davası 13.12.2004 tarihinde açılmıştır. Boşanma kararı kabulle neticelenmiştir. 02.10.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmaz tapuda evlilik birliği devam ederken 22.10.2003 tarihinde davalı tarafından üçüncü kişinin satışından edinilmiştir. TMK.nun 225, 227, 232 ve 271.maddeleri dikkate alındığında sürüm bedelinin belirlenmesinde dikkate alınması gereken gerçek rayiç bedel: resmi sözleşmedeki bedeldir. Ancak, davacı taraf bunun böyle olmadığını öncelikle aktin tarafı olan kişinin elinden sadır olmuş yazılı delil; bu yoksa yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgeyle aksini kanıtlaması; özellikle yazılı delil başlangıcı sayılacak bir belge var ise o takdirde tarafların akit tarihinde evli olmaları da dikkate alınarak tanık dinlenmesi, bundan ayrı, mülk bilirkişi ve inşaatçı bilirkişi katılımıyla oluşturulacak bilirkişi heyetinden akit değeri baz alınarak, tasfiye tarihine yakın ve çevredeki öteki taşınmazların resmi satış sözleşmeleriyle ilgili emsal satışlar da dikkate alınarak gerçek rayiç bedelin (sürüm değerinin) hesaplanması ve boşanma dava tarihindeki gerçek rayiç bedelin bulunarak buna göre davacının bir işte çalışması v.s. dikkate alınarak bu taşınmazın satın alınmasında katılma miktarının, değer artışı varsa değer artışları da hesap edilerek buna göre bir karar verilmesi gerekir. Bundan ayrı, resmi sözleşmedeki akit tarihinden sonra bankadan çekilen kredinin tapudaki satış bedelinden fazla olduğu dikkate alınarak bankayla yapılan kredi sözleşmesi getirilerek bu ev için kredi çekilip çekilmediğinin belirlenmesi gerekir. Esasen, bankadan çekilen kredi miktarı, banka ekspertisinin kişisel (tek yanlı) belirlemesi olup; akit bedelinden düşük olduğu gibi eşit ya da fazlada olabileceğinden; çekilen kredinin az çok eşit olması akit tablosundaki gerçek alım satım değerini yansıtmaz. Ayrıca, HUMK.da yazılı delille ve tanıkla ispat edilecek miktarlar bellidir. Bu nedenle, davacının annesinin davaya konu edilen evin alımında 10.000 TL katkıda bulunduğuna ilişkin tanık beyanları herhangi bir yazılı delil ya da yazılı delil başlangıcıyla güçlendirilmediği için ve karşı tarafta kabul etmediği için dikkate alınmaması gerekir. Tüm bu nedenlerle Dairenin Sayın çoğunluğunun bozma kararının belirtilen kısmına ve gerekçelerine yukarıda yazılı karşı oy gerekçelerimle katılamıyorum. 22.03.2010