Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4228
Karar No: 2018/3232
Karar Tarihi: 24.04.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/4228 Esas 2018/3232 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/4228 E.  ,  2018/3232 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.06.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine Dairemizin 14.04.2015 tarih, 2015/5046 Esas - 4116 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 06.01.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkili ile teyzesi ... arasında yapılan ... 2. Noterliğinin 04.03.2003 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesi gereğince 310 ada 23 parsel, 312 ada 13 parsel, 316 ada 4 parsel ile 1549 ada 20 parselde bulunan 1 ve 2 nolu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir.
    Davalı ..., sözleşmenin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalılar da, davanın reddini talep etmişlerdir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 1549 ada 20 parsel 1 ve 2 no"lu bağımsız bölümler bakımından davanın reddine, 310 ada 23 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın kabulü ile taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline, 312 ada 13 parsel ve 316 ada 4 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davacı adına yapılan tapuya tescil işleminin hukuka uygun olduğunun tespiti ve taraflar arasındaki muarazanın bu şekilde giderilmesine dair verilen hükmün temyizi üzerine Dairemizin 14.04.2015 tarih, 2015/5046 Esas-2015/4116 Karar sayılı ilamı ile "...Mahkeme kararı, hükmü temyiz eden davalı ..."ye usulüne uygun olarak 26.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalının HUMK’nın 432/1"inci maddesinde yazılı onbeş günlük yasal süre geçirildikten sonra 30.04.2014 tarihinde hükmü temyiz ettiğine göre süresinde yapılmayan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
    Diğer davalıların temyiz istemlerine gelince;
    Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin muvazaalı şekilde yapıldığının ileri sürülmesi her zaman mümkündür. Böyle bir iddia karşısında asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.
    Somut olayda, davalılar bakım alacaklısı tarafından sözleşmenin bakıp gözetilme amacıyla değil mirasçılarından mal kaçırma amacıyla düzenlendiğini savunduklarından mahkemece tarafların gerçek iradelerinin açıklığa kavuşturulması bakımından yöntemine uygun inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Diğer taraftan dava konusu 312 ada 13 parsel ve 316 ada 4 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davacı adına yapılan 28.10.2005 tarihli tapuya tescil işleminin hukuka uygun olduğunun tespitine ve taraflar arasındaki muarazanın bu şekilde giderilmesine karar verilmiş ise de davacı adına tescilin hukuka uygunluk durumunun bu taşınmazlar yönünden ayrıca açılacak tapu iptali ve tescil istemine ilişkin bir eda davasında iddia veya savunma olarak ileri sürülüp değerlendirilmesi gerekeceğinden davacının bu aşamada tespit isteminde hukuki yararı olmadığı gözetilmeksizin tespit hükmü kurulması da doğru olmamıştır." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 1549 ada 20 parselde bulunan 1 ve 2 nolu bağımsız bölümlere yönelik açılan davanın husumet nedeniyle reddine; 312 ada 13 parsel ve 316 ada 4 parsel sayılı taşınmaza yönelik açılan davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, 310 ada 23 parsel sayılı taşınmaza yönelik açılan davanın muvazaa nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.
    Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp konut temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını, bakım borçlusu ya da onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler.
    Kısaca ifade etmek gerekirse, muvazaa irade ile beyan arasında kasten yaratılmış aykırılıktır. Böyle bir savunma ileri sürülmüşse, mahkemece dayanılan sözleşmedeki tarafların gerçek ve müşterek amaçlarının Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi hükmünden yararlanarak açıklığa kavuşturulması gerekir. Zira bu gibi durumlarda ölünceye kadar bakım sözleşmesinin ivazlı olarak (bedel karşılığı) değil de bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilmelidir.
    Bakım alacaklısının mirasçıları sözleşmenin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak düzenlendiğini her zaman ileri sürebilirler. Ölünceye kadar bakma akdinin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın bütün mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.
    Ancak, anılan bu hususlar önceki bozma ilamında belirtilmesine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tamamen yerine getirildiği söylenemez. Bilindiği üzere, bozma kararına uyulmuş olmakla bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hakkın doğacağı ve buna göre bozma kararında belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılması gerekeceği kuşkusuzdur.
    Somut uyuşmazlıkta, davacının dayandığı ölünceye kadar bakma akdi uyarınca bakım alacaklısı ..."e ait 310 ada 23 parsel, 312 ada 13 parsel, 316 ada 4 parsel ve 1549 ada 20 parselde kayıtlı bulunan 1, 2, 3, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12 bağımsız bölüm numaralı taşınmazların mülkiyeti bakım borcu karşılığı davacıya nakledilecektir. Davacı ile miras bırakan İsmet Dereli arasında daha sonrasında mahkeme kararı ile kaldırılan evlatlık ilişkisi bulunduğu, miras bırakanın 20.07.2005 tarihinde vefatı sonrasında davacının 312 ada13 parsel ve 316 ada 4 parsel sayılı taşınmazlarda evlatlık ilişkisi nedeniyle malik olduğu, 310 ada 23 parsel sayılı taşınmazın halen miras bırakan İsmet Dereli adına kayıtlı olup dava konusu 1549 ada 20 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 1, 2, 7, 11 ve 12 bağımsız bölüm numaralı taşınmazların hükmen tescil suretiyle dava dışı üçüncü kişiler adına kayıtlı olduğu, ölünceye kadar bakma sözleşmesine konu 3, 8, 9 ve 10 bağımsız bölüm numaralı taşınmazların ise taraflar adına intikal suretiyle tapuda kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, tapu müdürlüğünün 25.06.2013 tarihli cevabi yazısında "...2007 yılı Mart ayında TAKBİS programında geçiş esnasında bütün pasif kayıtlar silindiğinden bu tarih öncesi araştırma yapılamadığı, miras bırakan İsmet Dereli adına 310 ada 23 parsel sayılı taşınmaz kaydının bulunduğunun" belirtildiği, bu haliyle verilen cevabın ve yapılan araştırmanın yeterli olmadığı görülmektedir. O halde çekişme konusu taşınmazlar dışında miras bırakan adına kayıtlı (veya kendi murislerinden intikal eden) ve davacı adına kayıtlı (miras bırakan ile arasındaki evlatlık ilişkisinden dolayı yapılan intikaller) Kuşadası veya herhangi bir yerde başka taşınmazların bulunup bulunmadığının araştırılarak terekenin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi; ondan sonra yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi