14. Hukuk Dairesi 2015/12832 E. , 2018/3224 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.06.1999 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkiline ait 3194 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısı bulunmadığını ileri sürerek 3191, 3192 ve 3193 parsel sayılı taşınmazlardan belirlenecek bedeli karşılığında geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalı ..., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile, "... İlçesi Ketenli Mahallesi 3194 parsel nolu davacıya ait taşınmaz lehine ... İlçesi Ketenli Mahallesi 3192 ve 3193 nolu taşınmazlardan 01/05/2015 havale tarihli fen bilirkişi ..."in hazırladığı bilirkişi raporunda sarı renkle gösterilen 3193 nolu parselin 73,39 m2"lik üzerinden 3192 parselin de 73,02 m2"lik kısmı üzerinde 3 metre genişliğinde geçit hakkının tesis edilmesine ve irtifak hakkı olarak tapuya tesciline" karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Somut olaya gelince; davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince öncelikle yüzölçümü daha büyük olan taşınmaz aleyhine geçit kurulması gerekir. Dosya içerisindeki tapu kayıtları, bilirkişi raporu ve krokilerine göre lehine geçit kurulması istenilen 3194 parsel sayılı taşınmazın kuzey doğusundaki 3196 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün, aleyhine geçit kurulan 3192 ve 3193 parsel sayılı taşınmazlardan daha büyük olduğu, öte yandan aleyhine geçit kurulan 3192 ve 3193 parsel sayılı taşınmazlar ve bu taşınmazlara komşu 3196 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına tapuda kayıtlı olduğu ve dosya kapsamından anlaşıldığı üzere her üç parselin anılan davalı tarafından bir bütün halde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece öncelikle 3196 parsel sayılı taşınmazın 3195 ve 3197 parsel sayılı taşınmazlara komşu doğu sınırından geçit kurulması gerektiği düşünülmeksizin yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, hüküm kısmında atıf yapılan geçit alternatiflerinin renkli olarak gösterildiği krokinin dosya arasında bulunmaması ve geçit bedelinin davalı tarafça mahkeme veznesine "gider avansı" adı altında yatırılması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."ın temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.