17. Hukuk Dairesi 2016/8282 E. , 2019/2837 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinden temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ..."ın kusuru ile meydana gelen kazada davacının yaralandığını belirterek 20.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece maddi tazminat talebi bakımından karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.000,00 TL"nin davalı ..."dan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Sorumluluğa İlişkin Anlaşmalar” başlıklı 111.maddesinde, tazminat miktarlarına ilişkin anlaşmaların iptali koşulu belirlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, bu Kanun’da öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafça davacıya 15/10/2014 tarihinde 3.047,00 TL ödeme yapılmış olup, taraflar arasında 10.10.2014 tarihli ibraname düzenlenmiştir. Mahkemece alınan 12.06.2015 aktüer raporunda davacının zararı, yapılan ödemenin mahsup edilmesinden sonra 2.764,85 TL olarak belirlenmiştir. Bu durumda mahkemece aynı bilirkişiden, davacının gerçek zararının tespiti hususunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınarak davacıya ödeme yapıp ibraname alan davalı ..."nın ödeme yaptığı tarih verileri ile zarar miktarı hesaplanmalı, davacıya yapılan ödemenin KTK. 111. md. hükmüne göre yetersiz olup olmadığı belirlenmeli, eğer ödeme yapılan tarih itibarıyla yetersiz olduğu anlaşılırsa, son rapor tarihindeki verilere göre hesaplama yapılarak ve davalı tarafça yapılan ödemenin belirlenen bedelden güncellenerek düşülmesiyle elde edilen sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar ve tarafların sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığında, davacı lehine takdir olunan manevi tazminat miktarının bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.