Esas No: 2021/1350
Karar No: 2022/57
Karar Tarihi: 09.02.2022
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2021/1350 Esas 2022/57 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1350
Karar No : 2022/57
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Vergi Dairesi Başkanlığı - ...
(...Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...Prodüksiyon Yayıncılık Eğitim ve Organizasyon Hizmetleri Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura düzenlemek suretiyle komisyon geliri elde ettiği ve bu gelirini beyan dışı bıraktığından bahisle sevk edildiği takdir komisyonunca belirlenen matrahlar üzerinden re'sen tarh edilen 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin kurumlar vergisi, 2011 yılının tüm dönemlerine ilişkin geçici vergiler ile vergilerin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
.... Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararı:
Vergi mahkemesi geçici vergileri kaldırmış; üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergiler üzerinden kesilen vergi ziyaı cezaları yönünden davayı reddetmiştir.
Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 26/03/2019 tarih ve E:2016/5425, K:2019/2020 sayılı kararı:
Daire, davacının temyiz istemini kısmen kabul ederek vergi mahkemesi kararının geçici vergiler üzerinden kesilen vergi ziyaı cezaları yönünden davanın reddine dair hüküm fıkrasını vergi ziyaı cezalarının bir katı aşan kısmı yönünden bozmuş; davacının diğer temyiz istemleri ile davalının temyiz istemini reddetmiştir.
Tarafların karar düzeltme istemlerini kabul ederek önceki kararını kaldırdıktan sonra temyiz istemlerini yeniden inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 27/10/2020 tarih ve E:2020/95, K:2020/4293 sayılı kararı:
Daire, davacının temyiz istemini kabul ederek vergi mahkemesi kararının, üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergi asılları üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının bir katı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş; davalının temyiz istemini bu nedenle reddetmiştir.
.... Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararı:
Mahkeme, ilk kararının üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ve geçici vergiler üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının bir katına ilişkin kısmı yönünden davanın reddi, geçici vergiler yönünden ise davanın kabulü yolundaki hüküm fıkralarında ısrar etmiş; geçici vergiler üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının bir katı aşan kısmı yönünden ise bozmaya uyarak kabul kararı vermiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ: Tüzel kişiliği sona eren şirket tarafından açılan davanın ehliyet yönünden reddedilmesi gerekirken, cezalı tarhiyatın hukuka uygunluğu incelenerek verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nden yapılan sorgulamada, 22/11/2013 tarih ve 8449 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde, münfesih olmalarına veya sayılmalarına rağmen Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca müdürlük tarafından kendilerine yapılan ihtar ve 13/08/2013 tarih ve 8382 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan ilâna rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunmayan ve aralarında davacının da yer aldığı anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin 15/11/2013 tarihinde ticaret sicilinden re'sen silindiklerinin İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından tescil ve ilan olunduğu anlaşılmaktadır.
Anılan tarih itibarıyla ticaret sicilinden kaydı silinen davacı şirket adına re'sen tarh edilen vergiler ile kesilen vergi ziyaı cezalarına ilişkin ihbarnamelerin 03/10/2014 tarihinde tebliği üzerine işbu dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun “Dilekçeler üzerine ilk inceleme” başlıklı 14. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (c) işaretli bendinde, dava dilekçelerinin ehliyet yönünden ilk incelemeye tabi tutulacağı belirtilmiş, (6) numaralı fıkrasında ise maddede sayılan hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı ifade edilmiştir. Kanun'un 15. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) işaretli bendinde ise 14. maddenin (3) numaralı fıkrasının (c) işaretli bendinde yazılı hususta kanuna aykırılık görülürse davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesinde, 01/07/2015 tarihine kadar maddede belirtilen halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtların silinmesine ilişkin hususların ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı hüküm altına alınmış ve maddede bu durumdaki şirket ve kooperatiflerle ilgili tasfiye usulü gösterilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre limited şirketler, ticaret sicilinde tescil ile tüzel kişilik kazanmakta, ana sözleşmesinde yazılı işletme konularında haklara ve borçlara sahip olmakta ve organları tarafından temsil edilmektedir. Diğer taraftan, şirketin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde ticaret sicil kaydının terkin edilmesi ile birlikte tüzel kişilik son bulmaktadır.
Tüzel kişiliğinin sona ermesi nedeniyle hak ve fiil ehliyetini yitiren şirketlerin, sona erme tarihinden sonra haklara sahip olması veya borçlu kılınması mümkün değildir. Tüzel kişiliğin sona ermesinden önceki dönemlere ilişkin olsa dahi tüzel kişiliği sona ermiş şirket adına vergi ve ceza ihbarnamesi düzenlenmesi veya başka bir idari işlem tesis edilmesi hiçbir hukuksal sonuç doğurmayacağı gibi bu şirketlerin yargı mercileri önünde temsil edilebilmelerine de olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, tüzel kişiliği sona eren şirket tarafından açılan davanın ehliyet yönünden reddedilmesi gerekirken, cezalı tarhiyatın hukuka uygunluğu incelenerek verilen mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- .... Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nden yapılan sorgulamada, 22/11/2013 tarih ve 8449 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde, münfesih olmalarına veya sayılmalarına rağmen Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca müdürlük tarafından kendilerine yapılan ihtar ve 13/08/2013 tarih ve 8382 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan ilâna rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunmayan ve aralarında davacının da yer aldığı anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin 15/11/2013 tarihinde ticaret sicilinden re'sen silindiklerinin İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından tescil ve ilan olunduğu anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin birinci fıkrasında göndermede bulunulan ehliyet ve vekalete ilişkin düzenlemelerine göre yargılama işlemlerinde bulunabilmek için öncelikle hak ehliyetine sahip olmak gereklidir. Şirketler için söz konusu ehliyet tüzel kişiliğin kazanıldığı tarihten kaybedildiği tarihe kadar mevcut olan bir niteliktir. Başka anlatımla bir şirketin hak sahibi olması, borçlu kılınabilmesi ve temsili ancak tüzel kişilik kazandığı tarihle tüzel kişiliğinin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklı bulunmaktadır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre de şirketlerin tüzel kişiliğinin sona ermesi ticaret sicil kayıtlarının silinmeleriyle olur.
Bu hukuki durum karşısında ticaret sicil kaydının re'sen terkini ile tüzel kişiliği, diğer bir deyişle hukuk alemindeki varlığı sona eren şirketin medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanma ehliyeti de son bulmuştur. Dolayısıyla, yargılamanın hiçbir aşamasında taraf olma ehliyeti de bulunmayan münfesih tüzel kişiliğin, gerek yargı mercilerinde gerekse diğer resmi merciler önünde temsil edilebileceğinden söz etmek olanaklı değildir. Bu bakımdan hukuksal varlığı sona eren şirket adına açılan davanın incelenmesine ve bu davada verilen kararın davalı tarafından temyiz edilmesine yasal olanak bulunmadığından, temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.