Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2017/7300
Karar No: 2022/2566
Karar Tarihi: 08.04.2022

Danıştay 8. Daire 2017/7300 Esas 2022/2566 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2017/7300 E.  ,  2022/2566 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2017/7300
    Karar No : 2022/2566

    DAVACI : … Mühendisleri Odası
    VEKİLİ : Av. …

    DAVALI : … Bakanlığı
    VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

    DAVANIN KONUSU :
    21/09/2017 gün ve 30187 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maden Yönetmeliğinin;
    1. “Daimi nezaretçi atama ve atanması” başlıklı 124. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde yer alan "veya" ibaresinin;
    2. “Daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları” başlıklı 125. maddesinin
    a. 1. fıkrasının;
    i. (b) bendinde yer alan "ve önlem alınmasına nezaret eder" ifadesinin,
    ii. (c) bendinde yer alan “Daimi nezaretçi iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınan tedbirlerin uygunluğunu denetler" ifadesinin,
    iii. (e) bendinde yer alan “ve Kanun kapsamında gerekli önlemlerin yerine getirilmesini sağlama yetkisine sahiptir." ifadesinin,
    iv. (h) bendinde yer alan “eksiklik ve aksaklıkları'', ''Eksiklik ve aksaklıkların, ''ve önlemlerin“ ifadeleri ile
    b. 3. fıkrasında yer alan “Ancak, yeterlik belgesi alan maden arama/ işletme ruhsat sahibi veya işletmesi olan tüzel kişiliklerde istihdam edilen personel, aynı firmaya ait ruhsat sahalarında daimi nezaretçi ya da teknik eleman olarak görevlendirilebilir." ifadesinin;
    3. “Daimi nezaretçinin görev alabileceği ruhsat sahaları” başlıklı 127. maddesinin 2, 3, 4, ve 5. fıkralarının;
    4. “Zorunlu olarak teknik eleman çalıştırılacak ruhsat sahaları” 131. maddesinin 1. fıkrasının b bendinin;
    5. “Daimi nezaretçilik işlemleri” başlıklı Geçici 6. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde" ifadesinin iptali istenilmiştir.

    DAVACININ İDDİALARI :
    21/09/2017 gün ve 30187 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maden Yönetmeliğinin;
    “Daimi nezaretçi atama ve atanması” başlıklı 124. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde yer alan "veya" ibaresi yönünden; , sadece üye kimlik kartı ile başvurulması ve oda sicil belgesi istenilmemesi halinde geçici süre ile meslekten men edilmiş maden mühendislerinin de daimi nezaretçi olarak atanması sonucunu doğurabileceği, “Daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları” başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan "ve önlem alınmasına nezaret eder", (c) bendinde yer alan “Daimi nezaretçi iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınan tedbirlerin uygunluğunu denetler", (e) bendinde yer alan “ve Kanun kapsamında gerekli önlemlerin yerine getirilmesini sağlama yetkisine sahiptir.", (h) bendinde yer alan “eksiklik ve aksaklıkları'', ''Eksiklik ve aksaklıkların, ''ve önlemlerin“ ifadeleri yönünden, 3213 sayılı Maden Kanunu uyarınca; daimi nezaretçinin atandığı ruhsat sahasındaki faaliyetleri düzenli bir şekilde denetleyerek tespit ve önerilerini daimi nezaretçi defterine kaydetmesinin zorunlu olduğu, dava konusu düzenlemelerde belirtilen görevlerin iş sağlığı ve güvenliği ile hususlarda yetkili olan iş güvenliği uzmanlarının görevine girdiği belirtilmiştir.
    “Daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları” başlıklı 125. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Ancak, yeterlik belgesi alan maden arama/ işletme ruhsat sahibi veya işletmesi olan tüzel kişiliklerde istihdam edilen personel, aynı firmaya ait ruhsat sahalarında daimi nezaretçi ya da teknik eleman olarak görevlendirilebilir." ifadesi yönünden; bu düzenleme ile YTK bünyesinde çalışan maden mühendislerine, yapmış oldukları görevlerin yanında daimi nezaretçilik görevinin de yüklendiği ve düzenlemenin amacının kamu yararının değil işveren yararının korunması olduğu, “Daimi nezaretçinin görev alabileceği ruhsat sahaları” başlıklı 127. maddesinin 2, 3, 4, ve 5. fıkraları yönünden; dava konusu düzenleme ile maden işletme faaliyetinde bulunulan her ruhsat için en az bir maden mühendisinin daimi olarak atanması hususuna istisnalar getirildiği öne sürülmüştür.
    “Zorunlu olarak teknik eleman çalıştırılacak ruhsat sahaları” 131. maddesinin 1. fıkrasının b bendi yönünden; şartları oluşmasına karşın, teknik eleman istihdam edilmeden, maden işletme faaliyetinde bulunulması halinde teknik eleman istihdamı için on beş gün süre verilmesinin Maden Kanunu'na aykırı olduğu,“Daimi nezaretçilik işlemleri” başlıklı Geçici 6. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde" ifadesi yönünden ise; kamu kurum ve kuruluşlarında denetim veya üretim faaliyetlerinde en az beş yıl çalışan maden mühendisleri için her hangi bir süre kısıtlaması olmadan eğitim programına katılma şartından muaf tutularak daimi nezaretçi sertifikası düzenlenmesine karşın, yapılan iş, faaliyet alanı veya aranılan tecrübe konusunda hiç bir fark bulunmamasına rağmen, özel sektörde aynı koşullardaki maden mühendislerinin eğitim programına katılma şartından muafiyetini, Yönetmeliğin yayımından itibaren bir yıl içerisinde yapılacak başvurularla sınırlayan düzenlemenin eşitlik ilkesine aykırı olduğu, ileri sürülmüştür.

    DAVALININ SAVUNMASI :
    Maden Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinin 8. maddesine göre oda kimlik belgesinin oda tarafından her yıl onaylanan bir belge olduğu, sadece odaya üye olunduğu tarihte verilen bir belge olmadığı; işletme projesine aykırı olan tehlikeli durumun varlığı söz konusu olduğunda gerekli önlemlerin alınmasını daimi nezaretçinin önermesi sonrasında bu önlemler alınmayarak faaliyete devam edilmesi durumunda can ve mal emniyeti açısından muhtemel kazalara sebebiyet verilmesinin engellenmesi amacının taşındığı, teknik eleman olmaması durumunda maden sahasında daimi nezaretçi mevcut olacağından, madencilik faaliyetlerinin bir maden mühendisi tarafından yürütüleceği; madencilik ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının ihtisaslaşmış olduğu, buralarda görev yapan mühendislerin bilgi ve tecrübelerinden sektörün faydalanmasının amaçlanması nedeniyle süre şartının öngörülmediği, dava konusu düzenlemelerin üst hukuk normlarına uygun olduğu ve davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : 21/09/2017 gün ve 30187 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maden Yönetmeliğinin dava konusu “Daimi nezaretçinin görev alabileceği ruhsat sahaları” başlıklı 127. maddesinin 2, 3, 4, ve 5. fıkraları, “Zorunlu olarak teknik eleman çalıştırılacak ruhsat sahaları” 131. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ile “Daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları” başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan “Daimi nezaretçi iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınan tedbirlerin uygunluğunu denetler" ifadesinin iptali, dava konusu edilen kalan kısımlar yönünden davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

    DANIŞTAY SAVCISI : …
    DÜŞÜNCESİ : Dava, 21.09.2017 gün ve 30187 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maden Yönetmeliğinin 124. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde yer alan "veya" ibaresinin; 125. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan "ve önlem alınmasına nezaret eder" ifadesinin, (c) bendinde yer alan “Daimi nezaretçi iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınan tedbirlerin uygunluğunu denetler" ifadesinin, (e) bendinde yer alan “ve Kanun kapsamında gerekli önlemlerin yerine getirilmesini sağlama yetkisine sahiptir." ifadesinin, (h) bendinde yer alan “eksiklik ve aksaklıkları'', ''Eksiklik ve aksaklıkların, ''ve önlemlerin“ ifadeleri ile 3. fıkrasında yer alan “Ancak, yeterlik belgesi alan maden arama/ işletme ruhsat sahibi veya işletmesi olan tüzel kişiliklerde istihdam edilen personel, aynı firmaya ait ruhsat sahalarında daimi nezaretçi ya da teknik eleman olarak görevlendirilebilir." ifadesinin; 127. maddesinin 2, 3, 4, ve 5. fıkralarının; 131. maddesinin 1. fıkrasının b bendinin; geçici 6. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde" ifadesinin iptali istemiyle açılmıştır.
    Anayasanın 124. maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilecekleri hükme bağlanmıştır.
    Normlar hiyerarşisinde yasalardan sonra gelen yönetmelikler bir yasa hükmüne dayalı olarak hazırlanır ve yasa hükümlerine açıklık getirilmesi suretiyle bu yasa hükümlerinin uygulamaya geçirilmesi amaçlanır. Yasa koyucu düzenleyeceği konularda genel prensipleri belirler ve bunun uygulanmasını yürütmeye bir başka ifadeyle idarelere bırakır. Ancak, idarelerin yönetmelik düzenleme yetkisi yasama organının çizdiği sınırlar içinde, başta Anayasa olmak üzere, Kanun , Tüzük gibi üst hukuk normlarına aykırı olmamak kayıt ve şartına bağlı olarak gerçekleşebilir.
    Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hüküm ve tasarrufu altında olan ve içerisinde bulundukları arzın mülkiyetine tabi olmayıp Devletin mülkiyetinde olan maden kaynaklarının, milli menfaatlere uygun olarak aranması, işletilmesi, geliştirilmesi ve üretilmesi amacıyla gerçek ve tüzel kişilere Bakanlık tarafından belli bir süreyle hak verilmesi için 3213 sayılı Maden Kanununun uygulanması ile ilgili usul ve esasları düzenlemek amacıyla Maden Kanununa dayanılarak hazırlanan Maden Yönetmeliği 21/09/2017 tarih ve 30187 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
    Maden Yönetmeliğinin 127. maddesinin 2, 3, 4, ve 5. fıkraları yönünden davanın incelenmesi;
    3213 sayılı Maden Kanununun 3. maddesinde, daimi nezaretçi, işletmede daimi olarak istihdam edilen maden mühendisi olarak tanımlanmış olup; 10. maddesinde, daimi nezaretçinin, atandığı ruhsat sahasındaki faaliyetleri düzenli bir şekilde denetleyerek tespit ve önerilerini daimi nezaretçi defterine kaydetmesinin zorunlu olduğu, aksi takdirde daimi nezaretçinin uyarılacağı, ikinci kez aynı ruhsat ile ilgili olarak bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda daimi nezaretçi hakkında beşinci fıkra hükümlerinin uygulanacağı, daimi nezaretçi defterini, daimi nezaretçi ile ruhsat sahibi veya vekilinin imzalayacağı, defterin ibraz edilmemesi veya düzenli tutulmaması hâlinde, ruhsat sahibine 20.000 TL idari para cezası verileceği; ''Daimi nezaret ve teknik eleman'' başlığını taşıyan 31. maddesinde, kaynak tuzlaları hariç olmak üzere maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinin, maden mühendisi nezaretinde yapılacağı, maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinde asgari bir maden mühendisi daimi olmak üzere, işletme tekniği, büyüklüğü ve yapısal durumu göz önüne alınarak diğer meslek disiplinlerinden mühendis istihdam edilmesinin zorunlu olduğu, daimi nezaretçi ile vardiyalı çalışan işletmelerde işletmenin büyüklüğü ve niteliği esas alınarak her vardiyada zorunlu olarak istihdam edilecek maden mühendisi ve görevlendirilecek diğer mühendislerin görev, yetki ve sorumlulukları, atanma usul ve esasları, eğitimi, çalışma usul ve esaslarının Bakanlıkça yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceği, birinci fıkrada belirtilen istihdam şartlarını sağlamadan maden işletme faaliyetinde bulunulması hâlinde 30.000 TL idari para cezası uygulanarak maden işletme faaliyetlerinin durdurulacağı, istihdam şartlarının sağlanması hâlinde faaliyete izin verileceği kurala bağlanmıştır.
    Maden Yönetmeliğinin ''Daimi nezaretçinin görev alabileceği ruhsat sahaları'' başlığını taşıyan 127. maddesinde; '' (1) Maden işletme faaliyetinde bulunulan her ruhsat için en az bir maden mühendisi daimi nezaretçi olarak atanır. İstifa eden veya azledilen nezaretçiler, aynı yıl içinde en fazla üç defa daimi nezaretçi olarak atanabilir.
    (2) Yeraltı üretim yöntemi ile faaliyette bulunulan ruhsatlar hariç olmak üzere; işletme izin alanları arasında kuş uçuşu en fazla 20 km. mesafe olan ve toplam üretim miktarı II. Grup (b) bendi maden ruhsatlarında toplam 15.000 m3/yıl diğer grup ruhsatlarda ise toplam 300.000 ton/yılı geçmeyen aynı ruhsat sahibine ait en fazla üç ruhsata bir daimi nezaretçi atanabilir. Her bir ruhsat için ayrı bir nezaretçi defteri tutulur. Bu üretim miktarları aşıldığı takdirde bu ruhsatlardaki işletme faaliyetleri durdurulur. Her bir ruhsata nezaretçi ataması yapılmadan işletme faaliyetlerine izin verilmez. Bu ruhsatlar için istisna hükmü uygulanmaz.
    (3) Açık işletmelerde üretim faaliyetinde bulunulan ocağın aynı ruhsat sahibine ait mücavir ruhsatlar içerisinde devamlılığı olması halinde Genel Müdürlüğün tespiti ile bir daimi nezaretçi atanabilir.
    (4) Kanunun 29 uncu maddesinin altıncı fıkrası gereğince ortak proje verilerek, projesi Genel Müdürlükçe kabul edilen mücavir sahalara tek bir daimi nezaretçi ataması yeterlidir.
    (5) Hammadde üretim izin sahalarında, hammadde üretim izin talebine mesnet teşkil eden aynı proje için 20 km. dahilinde tek daimi nezaretçi ataması yapılabilir. Ancak, atama yapılan hammadde üretim izin sayısı beşi geçemez.
    (6) Aynı ruhsat sahasında birden fazla rödövansçı/faaliyeti gerçekleştiren olması halinde her rödövansçı/faaliyeti gerçekleştiren için ayrı ayrı daimi nezaretçi ataması yapılması zorunludur.'' kuralı yer almıştır.
    Yukarıda belirtilen Maden Kanununun 31. maddesinin değerlendirilmesinden, iş riski yüksek olan maden sahalarında yapılacak madencilik faaliyetlerinin can ve mal emniyeti ile kazaların en aza indirgenmesi amacıyla maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinin maden mühendisi nezaretinde yapılmasının zorunlu kılındığı anlaşılmıştır. Madencilik faaliyetini yürüten maden işçilerinin can güvenliği ve maden işletmesinin çevre yönünden taşıdığı tehlike dikkate alınarak, maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinde asgari bir maden mühendisinin daimi olarak istihdamı ve işletme faaliyetinin maden mühendisinin gözetiminde yapılması konusunda bir istisna öngörülmemiştir. Nitekim bu durum, maddede maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinin, maden mühendisi nezaretinde diğer bir ifade ile gözetiminde yapılmasının zorunlu olduğu lafzı ile ortaya konulmuştur. Teknik nezaretçinin kaldırılarak, daimi nezaretçi istihdamının zorunlu kılınmasındaki amacın, bu görevin daimi olarak yürütülmesi ve yapılan denetimlerdeki tespit ve önerilerin düzenli olarak kaydedilmesi olduğundan, maden işletme faaliyetinde bulunulan her bir ruhsat için en az bir maden mühendisinin daimi olarak nezaret görevini yürütmesi gerekmektedir.
    Buna karşın; Maden Yönetmeliğinin 127. maddesinin dava konusu 2, 3, 4, ve 5. fıkralarında, maden işletme faaliyetinde bulunulan her ruhsat için en az bir maden mühendisinin daimi olarak atanması hususuna istisnalar getirilmiş olup, daimi nezaretçinin görev alabileceği ruhsat sahaları ifadesi ile belirli durumlarda, tek bir daimi nezaretçinin birden fazla ruhsat sahasına atanabilmesi ve birden fazla işletme faaliyetine nezaret etmesi mümkün kılınmış olup, bu düzenlemelerde dayanağı Maden Kanununa uyarlık görülmemiştir.
    Yönetmeliğin 131. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi yönünden davanın incelenmesi;
    Yönetmeliğin dava konusu "Zorunlu Olarak Teknik Eleman Çalıştırılacak Ruhsat Sahaları" başlıklı 131. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, "Teknik eleman istihdam şartının oluştuğu ancak teknik eleman istihdam edilmediğinin tespiti halinde teknik eleman istihdamı için on beş gün süre verilir. Bu sürede teknik eleman istihdamı yapılmaması durumunda Kanunun 31 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince işlem tesis edilir. Ancak, bu hükümlere göre yapı ve inşaat hammaddeleri üretimi için izin alan kamu kurum ve kuruluşlarının sadece faaliyetleri durdurulur." düzenlemesi yer almıştır.
    Maden Kanununun yukarıda belirtilen 31. maddesinde, maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinin, maden mühendisi nezaretinde yapılacağı, maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinde asgari bir maden mühendisi daimi olmak üzere, işletme tekniği, büyüklüğü ve yapısal durumu göz önüne alınarak diğer meslek disiplinlerinden mühendis istihdam edilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiş; istihdam şartları sağlanmadan faaliyette bulunulması durumunda idari para cezası uygulanarak, faaliyetin durdurulacağı düzenlenmiş olup, söz konusu işlemlerin tesisi öncesi süre verilmesine ilişkin bir usul öngörülmemiştir.
    Bu durumda, Maden Yönetmeliğinin 131. maddesinin 1. fıkrasının dava konusu (b) bendinde, teknik eleman istihdamı şartlarının oluşmasına karşılık, teknik eleman istihdam edilmediğinin tespit edilmesi halinde teknik eleman istihdamı için on beş gün süre verilmesinin, Maden Kanunun 31. maddesine aykırı olduğu, kanuni idare ilkesinin ve normlar hiyerarşisinin ihlal edildiği, madencilik faaliyetini yürüten maden işçilerinin can güvenliği ve çevresel değerler yönünden tehlike oluşturacağı anlaşıldığından, kamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlık taşımadığı sonucuna varılmaktadır.
    Yönetmeliğin dava konusu edilen diğer maddelerinde dayanağı Maden Kanununa aykırılık görülmemiştir.
    Açıklanan nedenlerle Yönetmeliğin 127. maddesinin 2, 3, 4 ve 5. fıkralarının, 131. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin iptali, Yönetmeliğin dava konusu edilen diğer maddelerine yönelik davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ SÜREÇ :
    Dava, 21/09/2017 günlü, 30187 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Maden Yönetmeliğinin “Daimi nezaretçi atama ve atanması” başlıklı 124. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde yer alan "veya" ibaresinin; “Daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları” başlıklı 125. maddesinin 1. Fıkrasının (b) bendinde yer alan "ve önlem alınmasına nezaret eder", (c) bendinde yer alan “Daimi nezaretçi iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınan tedbirlerin uygunluğunu denetler", (e) bendinde yer alan “ve Kanun kapsamında gerekli önlemlerin yerine getirilmesini sağlama yetkisine sahiptir.", (h) bendinde yer alan “eksiklik ve aksaklıkları'', ''Eksiklik ve aksaklıkların, ''ve önlemlerin“ ifadeleri ile 3. fıkrasında yer alan “Ancak, yeterlik belgesi alan maden arama/ işletme ruhsat sahibi veya işletmesi olan tüzel kişiliklerde istihdam edilen personel, aynı firmaya ait ruhsat sahalarında daimi nezaretçi ya da teknik eleman olarak görevlendirilebilir." ifadesinin; “Daimi nezaretçinin görev alabileceği ruhsat sahaları” başlıklı 127. maddesinin 2, 3, 4, ve 5. fıkralarının; “Zorunlu olarak teknik eleman çalıştırılacak ruhsat sahaları” 131. maddesinin 1. fıkrasının b bendinin; “Daimi nezaretçilik işlemleri” başlıklı Geçici 6. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde" ifadesinin iptali istemiyle açılmıştır.
    21/09/2017 günlü, 30187 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Maden Yönetmeliği, 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanununa dayanılarak hazırlanmıştır.

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    İLGİLİ MEVZUAT:
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'nın 124. maddesinde; Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilecekleri kuralı yer almıştır.
    3213 sayılı Maden Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 3. maddesine 04/02/2015 tarih ve 6592 sayılı Kanun ile daimi nezaretçi tanımı eklenmiş ve daimi nezaretçi; işletmede daimi olarak istihdam edilen maden mühendisi olarak tanımlanmıştır.
    Aynı Kanun'un “Beyan usulü” başlıklı 10. maddesi uyarınca; daimi nezaretçinin, atandığı ruhsat sahasındaki faaliyetleri düzenli bir şekilde denetleyerek tespit ve önerilerini daimi nezaretçi defterine kaydetmesi zorunlu olup, "Daimi nezaret ve teknik eleman" başlıklı 31. maddesinin 1. fıkrasında; "(Değişik: 4/2/2015-6592/16 md.) Kaynak tuzlaları hariç olmak üzere maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetleri, maden mühendisi nezaretinde yapılır. Maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinde asgari bir maden mühendisi daimi olmak üzere, işletme tekniği, büyüklüğü ve yapısal durumu göz önüne alınarak diğer meslek disiplinlerinden mühendis istihdam edilmesi zorunludur. Daimi nezaretçi ile vardiyalı çalışan işletmelerde işletmenin büyüklüğü ve niteliği esas alınarak her vardiyada zorunlu olarak istihdam edilecek maden mühendisi ve görevlendirilecek diğer mühendislerin görev, yetki ve sorumlulukları, atanma usul ve esasları, eğitimi, çalışma usul ve esasları Bakanlıkça yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir." hükmü yer almıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Anayasanın 124. maddesi ve normlar hiyerarşisi bağlamında, bir yasa hükmüne dayalı olarak hazırlanan yönetmelikler ile yasa hükümlerine açıklık getirilmesi ve yasa hükümlerinin uygulamaya geçirilmesi amaçlanmaktadır.
    Normlar hiyerarşisi kuramına göre; hukuk düzeni, farklı kademede yer alan Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içermekte ve her norm geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan almaktadır. Bu nitelikleri gereği, dayandıkları üst hukuk normlarına aykırı hüküm ihtiva etmeleri mümkün değildir. Diğer yandan, normlar hiyerarşisindeki düzenleme soyuttan somuta doğru kademeli bir sistem içermektedir.
    Yasa koyucu düzenleyeceği konularda genel prensipleri belirler ve bunun uygulanmasını yürütmeye, bir başka ifadeyle idarelere bırakır. İdare Hukukunun temel ilkeleri uyarınca; idare tarafından, düzenleyici işlemler tesis edilirken, üst hukuk normlarına açıklık getirilmesi ve bu normlarca çizilen çerçeve içerisinde teknik detayların belirlenmesi, uygulamadaki belirsizliklerin giderilmesi amaçlanmalıdır.
    04/02/2015 gün ve 6592 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3213 sayılı Kanunun "Teknik nezaret" başlıklı 31. maddesi başlığı ile birlikte değişikliğe uğrayarak "Daimi nezaret ve teknik eleman" başlığına almış olup, 6592 sayılı Kanunun 16. maddesinin gerekçesinde; madde ile, teknik nezaretçi kaldırılarak iş riski en yüksek olan maden sahalarında yapılacak madencilik faaliyetlerine daimi olarak bir maden mühendisinin nezareti getirildiği, faaliyetlerin can ve mal emniyeti açısından daha teknik ve güvenilir şekilde yapılarak kazaların en aza indirgenmesinin hedeflendiği, maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinde asgari bir maden mühendisi daimi olarak, işletme tekniği, büyüklüğü ve yapısal durumu gözönüne alınarak diğer meslek disiplinlerinden mühendis istihdam edilmesi zorunluluğu getirildiği, mühendis istihdam etmeden maden işletme faaliyetinde bulunulması halinde idari para cezası uygulanması yönünde düzenleme yapıldığı ifade edilmiştir.
    3213 sayılı Maden Kanunu'nun 04/02/2015 gün ve 6592 sayılı Kanun ile değişik 31. maddesi ile de; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na daimi nezaretçi ile işletmenin büyüklüğü ve niteliği esas alınarak istihdam edilecek maden mühendisi ve görevlendirilecek diğer mühendislerin görev, yetki ve sorumlulukları, atanma usul ve esasları, eğitimi, çalışma usul ve esaslarını belirleme yetkisi verilmiştir.
    Yönetmeliğin “Daimi nezaretçi atama ve atanması” başlıklı 124. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde yer alan "veya" ibaresinin yönünden yapılan inceleme;
    Yönetmeliğin 124. maddesinde; maden mühendisinin atanabilmesi için Genel Müdürlüğe yapılacak başvuru yönünden gerekli belgeler sayılmış olup, maddenin 1. fıkrasının (f) bendinde “oda sicil belgesi veya oda üye kimlik kartı” bu belgeler arasında gösterilmiştir.
    Davacı tarafından; daimi nezaretçi atanması için her iki belgenin de zorunlu olarak Genel Müdürlüğe verilmesi gerektiği, sadece üye kimlik kartı ile başvurulması ve oda sicil belgesi istenilmemesi halinde geçici süre ile meslekten men edilmiş mühendislerin de daimi nezaretçi olarak atanması sonucunu doğurabileceği iddia edilerek “veya” ibaresinin iptali istenilmiştir.
    3213 sayılı Maden Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde, oda sicil belgesinin; mühendislerin odaya üyeliklerinin devam ettiğine dair yılda bir kez alınan belgeyi ifade edeceği, yine dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesinde, oda sicil belgesinin mühendislerin bağlı oldukları odaya üyeliklerinin devam ettiğine dair yılda bir kez alınan belgeyi ifade edeceği düzenlenmiştir.
    Maden Kanunu'nun 31. maddesi kapsamında daimi nezaretçi olarak istihdam edilen maden mühendislerinin bağlı oldukları Maden Mühendisleri Odası mevzuatında oda kimlik belgesinin neyi ifade ettiği hususunun ortaya konulması gerekmektedir.
    6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununa dayanılarak hazırlanan 02/12/2002 tarih ve 24954 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ana Yönetmeliği'nin 1. maddesinin 1. fıkrasında, "Bu Ana Yönetmelik; kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve bağlı Odalarının işlev, işleyiş ve amaçlarını, üyelerinin, organlarının görev ve yetkilerini kapsar." düzenlemesine; "Üyelik ile İlgili Temel Hükümler" başlıklı 109. maddesinde, "Üyelik için aşağıdaki hükümler geçerlidir:
    a) Türkiye'deki mühendis, mimar ve şehir plancıları, mesleklerinin uygulanmasını gerektiren işlerle uğraşabilmek ve mesleki öğretim yaptırabilmek için, meslek disiplininin ilgili olduğu Odaya kaydolmak ve kimlik belgelerini her yıl onaylatarak, üyeliklerini korumak zorundadırlar..." düzenlemesine yer verilmiştir.
    TMMOB Maden Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinin 8. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, üyelik için Türkiye’de maden mühendisliği mesleğinin uygulanmasını gerektiren işlerle uğraşabilmek ve mesleki öğretim yaptırabilmek için, maden mühendisleri veya maden yüksek mühendislerinin Odaya üye olmak ve Oda kimlik belgelerini her yıl onaylatarak, üyeliklerini korumak zorunda olduğu kurala bağlanmıştır.
    Bu durumda, gerek oda sicil belgesinin mühendislerin odaya üyeliklerinin devam ettiğine dair yılda bir kez alınan belge olarak tanımlanması gerekse de oda kimlik belgelerinin ilgili mevzuatı uyarınca her yıl onaylatma yükümlülüğü bulunması karşısında, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
    Yönetmeliğin “Daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları” başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan "ve önlem alınmasına nezaret eder" ifadesinin, (c) bendinde yer alan “Daimi nezaretçi iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınan tedbirlerin uygunluğunu denetler" ifadesinin, (e) bendinde yer alan “ve Kanun kapsamında gerekli önlemlerin yerine getirilmesini sağlama yetkisine sahiptir." ifadesinin, (h) bendinde yer alan “eksiklik ve aksaklıkları'', ''Eksiklik ve aksaklıkların, ''ve önlemlerin“ ifadeleri yönünden yapılan inceleme;
    Yönetmeliğin 125. maddesinde, daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları düzenlenmiş olup, "(1) Daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları:

    b) Ruhsat alanı içerisinde maden işletme faaliyetlerini işletme projesine uygun olarak planlar, koordine eder ve yürütülmesini sağlar. İşletme projesine aykırı olan tehlikeli bir durumun varlığı söz konusu olduğu zaman, gerekli önlemlerin alınmasını önerir ve önlem alınmasına nezaret eder.
    c) Daimi nezaretçi iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınan tedbirlerin uygunluğunu denetler.

    e) Daimi nezaretçi, görevi ile ilgili inceleme yapmak ve gerekli her türlü bilgiyi alma ve Kanun kapsamında gerekli önlemlerin yerine getirilmesini sağlama yetkisine sahiptir. Bu yetkinin kullandırılmaması, önlemlerin yerine getirilmemesi durumunda doğacak her türlü sorumluluk daimi nezaretçinin atanmasını talep edenlere aittir.

    h) Daimi nezaretçi, görev aldığı işyerindeki faaliyetler ile ilgili eksiklik ve aksaklıkları, öneri ve önlemleri belirler. Aynı zamanda içeriği Genel Müdürlük tarafından belirlenmiş ve noter onaylı daimi nezaretçi defterine rapor ederek ruhsat sahibine bildirir. Eksiklik ve aksaklıkların, öneri ve önlemlerin rapor edilmemesinden daimi nezaretçi, bunların yerine getirilmemesinden ruhsat sahibi sorumludur." kuralı yer almıştır.
    Maden Kanununun 31. maddesi gereği, daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları, atanma usul ve esasları, eğitimi, çalışma usul ve esaslarının Bakanlıkça yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceği açık olup, daimi nezaretçilik görevi ile madencilik faaliyetlerin can ve mal emniyeti açısından daha teknik ve güvenilir şekilde yapılarak kazaların en aza indirgenmesi amaçlanmaktadır.
    3213 sayılı Maden Kanunu uyarınca daimi nezaretçinin atandığı ruhsat sahasındaki faaliyetleri düzenli bir şekilde denetleyerek tespit ve önerilerini daimi nezaretçi defterine kaydetmesinin zorunlu olması karşısında; atandığı ruhsat sahasındaki madencilik faaliyetleri ile ilgili eksikliklerin ve aksaklıkların tespit edilmesi ile sahadaki önlemlerin alınmasına nezaret edilmesi görevlerinin daimi nezaretçinin görevleri arasında sayılmasına ilişkin dava konusu düzenlemelerde kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmamaktadır.
    Yönetmeliğin “Daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları” başlıklı 125. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Ancak, yeterlik belgesi alan maden arama/ işletme ruhsat sahibi veya işletmesi olan tüzel kişiliklerde istihdam edilen personel, aynı firmaya ait ruhsat sahalarında daimi nezaretçi ya da teknik eleman olarak görevlendirilebilir." ifadesi yönünden yapılan inceleme;
    Yönetmeliğin 125. maddesinin 3. fıkrasında, "Daimi nezaretçi ve teknik eleman olarak görev yapan mühendis YTK’da görev alamaz. Ancak, yeterlik belgesi alan maden arama/işletme ruhsat sahibi veya işletmesi olan tüzel kişiliklerde istihdam edilen personel, aynı firmaya ait ruhsat sahalarında daimi nezaretçi ya da teknik eleman olarak görevlendirilebilir." kuralı yer almıştır.
    Dava konusu düzenleme ile; daimi nezaretçi ve teknik eleman olarak görev yapan mühendisin yetkilendirilmiş tüzel kişilerde görev yapamayacağı düzenlenmiş olup, devamında ise bu duruma istisna getirilerek yeterlik belgesi alan maden arama/işletme ruhsat sahibi veya işletmesi olan tüzel kişiliklerde istihdam edilen personelin aynı firmaya ait olma koşulu ile firmanın ruhsat sahalarında daimi nezaretçi ya da teknik eleman olarak görevlendirilebileceği düzenlenmiştir.
    3213 sayılı Maden Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde; Yetkilendirilmiş Tüzel Kişiler; Genel Müdürlükçe yetkilendirilen, bu Kanun kapsamında Genel Müdürlüğe verilmesi gereken rapor, proje ve her türlü teknik belgeyi hazırlamaya yetkili ve bunlardan sorumlu olan, şirket hisselerinin yarısından fazlasının sahibinin mühendis olduğu ya da bünyesinde nitelik ve nicelikleri yönetmelikle belirlenen mühendisler çalıştıran maden arama ruhsat sahibi veya işletmesi olan tüzel kişiler olarak tanımlanmıştır.
    İlgili mevzuat uyarınca; maden arama ruhsat sahibi veya işletmesi olan tüzel kişiler, Genel Müdürlükçe yetkilendirilmeleri ve bünyesinde nitelik ve nicelikleri yönetmelikle belirlenen mühendisleri çalıştırmaları durumunda YTK olarak faaliyet gösterebildiğinden, bu özellikteki YTK'larda istihdam edilen personeli aynı firmaya ait olma koşulu ile firmanın ruhsat sahalarında daimi nezaretçi ya da teknik eleman olarak görevlendirilmesine ilişkin dava konusu düzenlemede kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmamaktadır.
    Yönetmeliğin “Daimi nezaretçinin görev alabileceği ruhsat sahaları” başlıklı 127. maddesinin 2, 3, 4, ve 5. fıkraları yönünden yapılan inceleme;
    Yönetmeliğinin 127. maddesinde; '' (1) Maden işletme faaliyetinde bulunulan her ruhsat için en az bir maden mühendisi daimi nezaretçi olarak atanır. İstifa eden veya azledilen nezaretçiler, aynı yıl içinde en fazla üç defa daimi nezaretçi olarak atanabilir.
    (2) Yeraltı üretim yöntemi ile faaliyette bulunulan ruhsatlar hariç olmak üzere; işletme izin alanları arasında kuş uçuşu en fazla 20 km. mesafe olan ve toplam üretim miktarı II. Grup (b) bendi maden ruhsatlarında toplam 15.000 m3/yıl diğer grup ruhsatlarda ise toplam 300.000 ton/yılı geçmeyen aynı ruhsat sahibine ait en fazla üç ruhsata bir daimi nezaretçi atanabilir. Her bir ruhsat için ayrı bir nezaretçi defteri tutulur. Bu üretim miktarları aşıldığı takdirde bu ruhsatlardaki işletme faaliyetleri durdurulur. Her bir ruhsata nezaretçi ataması yapılmadan işletme faaliyetlerine izin verilmez. Bu ruhsatlar için istisna hükmü uygulanmaz.
    (3) Açık işletmelerde üretim faaliyetinde bulunulan ocağın aynı ruhsat sahibine ait mücavir ruhsatlar içerisinde devamlılığı olması halinde Genel Müdürlüğün tespiti ile bir daimi nezaretçi atanabilir.
    (4) Kanunun 29 uncu maddesinin altıncı fıkrası gereğince ortak proje verilerek, projesi Genel Müdürlükçe kabul edilen mücavir sahalara tek bir daimi nezaretçi ataması yeterlidir.
    (5) Hammadde üretim izin sahalarında, hammadde üretim izin talebine mesnet teşkil eden aynı proje için 20 km. dahilinde tek daimi nezaretçi ataması yapılabilir. Ancak, atama yapılan hammadde üretim izin sayısı beşi geçemez.
    (6) Aynı ruhsat sahasında birden fazla rödövansçı/faaliyeti gerçekleştiren olması halinde her rödövansçı/faaliyeti gerçekleştiren için ayrı ayrı daimi nezaretçi ataması yapılması zorunludur.'' kuralı yer almıştır.
    "Kanuni idare ilkesi" ve normlar hiyerarşisi uyarınca, idarenin eylem ve işlemlerinin bir kanuna dayanması, bu eylem ve işlemlerinin kanuna aykırı olmaması, idarenin kanun ile kendisine verilen yetkiyi kanuna uygun olarak kullanması gerekmektedir.
    Maden Kanununun 31. maddesi gereği, daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları, atanma usul ve esasları, eğitimi, çalışma usul ve esaslarının Bakanlıkça yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceği açık olmakla birlikte, maddede kurala bağlanan maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinin, maden mühendisi nezaretinde yapılması ve asgari bir maden mühendisinin daimi olarak istihdam edilmesi zorunluluğunun lafzi ve amaçsal olarak yorumlanması uyuşmazlığın çözümü için gereklidir.
    Yukarıda aktarılan Maden Kanunun 31. maddesi ve madde gerekçesinin bir bütün olarak değerlendirilmesinden, iş riski yüksek olan maden sahalarında yapılacak madencilik faaliyetlerinin can ve mal emniyeti ile kazaların en aza indirgenmesi amacıyla maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinin maden mühendisi nezaretinde yapılmasının zorunlu kılındığı anlaşılmıştır. Madencilik faaliyetini yürüten maden işçilerinin can güvenliği ve maden işletmesinin çevre yönünden taşıdığı tehlike dikkate alınarak, maden ruhsat
    sahalarındaki işletme faaliyetlerinde asgari bir maden mühendisinin daimi olarak istihdamı ve işletme faaliyetinin maden mühendisinin gözetiminde yapılması konusunda bir istisna öngörülmemiştir.
    Nitekim bu durum, maddede maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinin, maden mühendisi nezaretinde diğer bir ifade ile gözetiminde yapılmasının zorunlu olduğu lafzı ile ortaya konulmuştur. Teknik nezaretçinin kaldırılarak, daimi nezaretçi istihdamının zorunlu kılınmasındaki amacın, bu görevin daimi olarak yürütülmesi ve yapılan denetimlerdeki tespit ve önerilerin düzenli olarak kaydedilmesi olduğundan, maden işletme faaliyetinde bulunulan her bir ruhsat için en az bir maden mühendisinin daimi olarak nezaret görevini yürütmesi gerekmektedir.
    Buna karşın; Maden Yönetmeliğinin 127. maddesinin dava konusu 2, 3, 4, ve 5. fıkralarında, maden işletme faaliyetinde bulunulan her ruhsat için en az bir maden mühendisinin daimi olarak atanması hususuna istisnalar getirilmiş olup, daimi nezaretçinin görev alabileceği ruhsat sahaları ifadesi ile belirli durumlarda, tek bir daimi nezaretçinin birden fazla ruhsat sahasına atanabilmesi ve birden fazla işletme faaliyetine nezaret etmesi mümkün kılınmıştır.
    Davalı idare tarafından, sektörün ihtiyaçları göz önüne alınarak, zaman içinde yaşanan ve tecrübe edinilen hususlar sonucu tesis edilen dava konusu düzenlemelerde, işletme güvenliği açısından tek noktadan kontrolün sağlanması amacıyla bir daimi nezaretçi atanmasının öngörüldüğü savunulmuşsa da, Maden Kanunun 31. maddesi, madde gerekçesi ve teknik nezaretçi yerine daimi nezaretçi istihdamı ile madencilik faaliyetlerinin yürütülmesindeki can ve mal emniyetinin gereği gibi sağlanmasındaki kanun koyucunun iradesi dikkate alındığında, bu iddiaya itibar edilmemiştir.
    Bununla birlikte; Maden Yönetmeliğinin 125. maddesinde, daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları kurala bağlanmış olup; bu maddenin (f) bendinde, daimi nezaretçinin, atandığı ve sorumlu olduğu işletmenin faaliyetlerinin projeye uygunluğunu işletme faaliyetinde bulunulan her gün inceleyerek tespitlerini ve önerilerini daimi nezaretçi defterine en az haftada bir kaydetmek zorunda olduğu, bu süre içerisinde işletmede yeni bir durumun ortaya çıkması halinde bu hususun aynı gün deftere kaydedileceği, aksi takdirde daimi nezaretçinin Genel Müdürlükçe uyarılacağı, aynı maddenin (i) bendinde, daimi nezaretçinin, işletme projesine aykırı faaliyetin işletme açısından tehlikeli durum oluşturduğunu tespit etmesi halinde bu durumu işverene bildireceği, işverenin, üretim/üretime yönelik faaliyetleri derhal durduracağı belirtilmiştir.
    Daimi nezaretçinin, maden ruhsat sahasındaki görev, yetki ve sorumlulukları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, birden fazla ruhsat sahasına bir daimi nezaretçinin atanması madencilik faaliyetini yürüten maden işçilerinin can güvenliği ve çevre yönünden oluşabilecek tehlikeli durumlara derhal müdahale edilebilmesi ve gereken tedbirlerin alınması konusunda sorunları beraberinde getirecektir. Nitekim; bu durum daimi nezaretçinin, atandığı ve sorumlu olduğu işletmenin faaliyetlerinin projeye uygunluğunu işletme faaliyetinde bulunulan her gün incelemesi ve tehlikeli bir durum oluştuğunda faaliyetin derhal durdurulması gerekliliğine ilişkin Maden Yönetmeliğinin 125. maddesinin (f)
    bendinin uygulanmasını da bertaraf edecektir.
    Bu itibarla; Maden Yönetmeliğinin 127. maddesinin dava konusu 2, 3, 4, ve 5. fıkralarında, dayanak norm olan 3213 sayılı Maden Kanunun 31. maddesinin lafzi ve amaçsal yorumuna aykırı olarak birden fazla ruhsat sahasına bir daimi nezaretçinin atanmasının mümkün kılınması nedeniyle kanuni idare ilkesine ve normlar hiyerarşisi ilkesinin ihlal edildiği anlaşıldığından, dava konusu düzenlemede kamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlık bulunmamaktadır.
    Yönetmeliğin “Zorunlu olarak teknik eleman çalıştırılacak ruhsat sahaları” başlıklı 131. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi yönünden yapılan inceleme;
    Yönetmeliğin 131. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, "Teknik eleman istihdam şartının oluştuğu ancak teknik eleman istihdam edilmediğinin tespiti halinde teknik eleman istihdamı için on beş gün süre verilir. Bu sürede teknik eleman istihdamı yapılmaması durumunda Kanunun 31 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince işlem tesis edilir. Ancak, bu hükümlere göre yapı ve inşaat hammaddeleri üretimi için izin alan kamu kurum ve kuruluşlarının sadece faaliyetleri durdurulur." düzenlemesi yer almıştır.
    Maden Kanununun aktarılan 31. maddesinde, maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinin, maden mühendisi nezaretinde yapılacağı, maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinde asgari bir maden mühendisi daimi olmak üzere, işletme tekniği, büyüklüğü ve yapısal durumu göz önüne alınarak diğer meslek disiplinlerinden mühendis istihdam edilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiş; istihdam şartları sağlanmadan faaliyette bulunulması durumunda idari para cezası uygulanarak, faaliyetin durdurulacağı düzenlenmiş olup, söz konusu işlemlerin tesisi öncesi süre verilmesine ilişkin bir usul öngörülmemiştir.
    Diğer bir anlatımla, işletme tekniği, büyüklüğü ve yapısal durumun gerekli kılması durumunda istihdam edilmesi zorunlu olan teknik elemanın istihdam edilmeden, maden işletme faaliyetinde bulunulması hâlinde idari para cezası uygulanarak, maden işletme faaliyetlerinin durdurulması Maden Kanunun 31. maddesinin gereğidir.
    Bu durumda, Maden Yönetmeliğinin 131. maddesinin 1. fıkrasının dava konusu (b) bendinde, teknik eleman istihdamı şartlarının oluşmasına karşılık, teknik eleman istihdam edilmediğinin tespit edilmesi halinde teknik eleman istihdamı için on beş gün süre verilmesinin, Maden Kanunun 31. maddesine aykırı olduğu, kanuni idare ilkesinin ve normlar hiyerarşisinin ihlal edildiği, madencilik faaliyetini yürüten maden işçilerinin can güvenliği ve çevresel değerler yönünden tehlike oluşturacağı anlaşıldığından, dava konusu düzenlemede kamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlık bulunmamaktadır.
    Öte yandan, Kanunda daimi nezaretçi ve koşulları oluşması halinde teknik eleman istihdamı bakımından, tesis edilecek işleme ilişkin olarak herhangi bir ayrım bulunmadığından, davalı idarenin, teknik elemanın olmaması halinde de, maden sahasında daimi nezaretçi mevcut olduğundan, madencilik faaliyetlerinin maden mühendisi tarafından yürütülmeye devam edebileceği yolundaki savunmasına itibar edilmemiştir.
    Yönetmeliğin “Daimi nezaretçilik işlemleri” başlıklı Geçici 6. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde" ifadesi yönünden yapılan inceleme;
    Yönetmeliğin Geçici 6. maddesinin 3. fıkrasında, "Maden işletmelerinde denetim veya üretim faaliyetlerinde fiili olarak en az beş yıl çalışan maden mühendislerinin bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde başvurması halinde eğitime katılma şartı aranmaksızın daimi nezaretçi sertifikası düzenlenir." düzenlemesi yer almıştır.
    Yönetmeliğin Geçici 6. maddesi bir geçiş hükmü olup; Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle maden işletmelerinde denetim veya üretim faaliyetlerinde fiili olarak en az beş yıl çalışan maden mühendislerince Yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde başvuruda bulunulması halinde eğitime tabi tutulmaksızın bu kişilere daimi nezaretçi sertifikası düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
    Yönetmeliğin "Daimi nezaretçi eğitimi ve daimi nezaretçi sertifikası" başlıklı 126. maddesi ise daimi nezaretçi eğitim programı ve daimi nezaretçi sertifikasının süresine ilişkin usul ve esasları düzenlemekte olup; maddenin 3. fıkrasında madencilikle ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında denetim veya üretim faaliyetlerinde fiili olarak en az beş yıl çalışan maden mühendislerine başvurmaları halinde, daimi nezaretçi eğitim programına katılma şartı aranmaksızın daimi nezaretçi sertifikası düzenleneceği kurala bağlanarak, daimi nezaretçi eğitim programı yönünden madencilikle ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında denetim veya üretim faaliyetlerinde çalışan maden mühendislerine bir istisna getirilmiştir.
    Maden Kanununun 31. maddesi gereği, daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları, atanma usul ve esasları, eğitimi, çalışma usul ve esaslarının Bakanlıkça yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceği açık olup, dava konusu düzenlemelerde kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmaktadır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Dava konusu Maden Yönetmeliğinin “Daimi nezaretçinin görev alabileceği ruhsat sahaları” başlıklı 127. maddesinin 2, 3, 4, ve 5. fıkraları ile “Zorunlu olarak teknik eleman çalıştırılacak ruhsat sahaları” başlıklı 131. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin İPTALİNE oybirliği ile,
    2. Dava konusu Maden Yönetmeliğininin “Daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları” başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan “Daimi nezaretçi iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınan tedbirlerin uygunluğunu denetler" ifadesi yönünden oyçokluğu ile, kalan kısımların yönünden ise oybirliği ile DAVANIN REDDİNE,
    3. Dava kısmen iptal, kısmen ret ile sonuçlandığından ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin yarısı olan … TL tutarın davacı üzerinde bırakılmasına ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
    4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin yarısı olan … TL tutar ile karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
    5. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
    6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere,
    08/04/2022 tarihinde karar verildi.

    KARŞI OY:
    (X)- Maden Yönetmeliğinin “Daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları” başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan “Daimi nezaretçi iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınan tedbirlerin uygunluğunu denetler" ifadesi yönünden yapılan inceleme;
    Yönetmeliğin 125. maddesinde, daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları düzenlenmiş olup, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınan tedbirlerin uygunluğunu denetlemek daimi nezaretçinin görevleri arasında sayılmıştır.
    6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun "Amaç" başlıklı 1. maddesi uyarınca bu Kanun'un amacı; işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemek olup, "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde; iş güvenliği uzmanı, usul ve esasları yönetmelikle belirlenen, iş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapmak üzere Bakanlıkça yetkilendirilmiş, iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip, Bakanlık ve ilgili kuruluşlarında çalışma hayatını denetleyen müfettişler ile mühendislik veya mimarlık eğitimi veren fakültelerin mezunları ile teknik eleman olarak tanımlanmıştır.
    Aynı Kanun'un "İşverenin genel yükümlülüğü" başlıklı 4. Maddesinde; "İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede; ... b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar..." kuralı, "İş yeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları" başlıklı 8. maddesinde ise; "İşverene iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere görevlendirilen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı, görev aldığı işyerinde göreviyle ilgili mevzuat ve teknik gelişmeleri göz önünde bulundurarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eksiklik ve aksaklıkları, tedbir ve tavsiyeleri belirler ve işverene yazılı olarak bildirir. Eksiklik ve aksaklıkların düzeltilmesinden, tedbir ve tavsiyelerin yerine getirilmesinden işveren sorumludur. ..." kuralı yer almıştır.
    6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınan tedbirlerin uygunluğunu denetlemek işverenin yükümlülüğü altında olup, 3213 sayılı Maden Kanunu uyarınca daimi nezaretçinin atandığı ruhsat sahasındaki madencilik faaliyetlerini düzenli bir şekilde denetleyerek tespit ve önerilerini daimi nezaretçi defterine kaydetmesinin zorunlu olması karşısında daimi nezaretçiye iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınan tedbirlerin uygunluğunu denetleme görevi getiren dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
    Açıklanan nedenlerle; Maden Yönetmeliğinin “Daimi nezaretçinin görev, yetki ve sorumlulukları” başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde de iptal edilmesi gerektiği görüşü ile aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi