17. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/10373 Karar No: 2019/2803 Karar Tarihi: 12.03.2019
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/10373 Esas 2019/2803 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı borçlu vergi borcu nedeniyle icra takibi ile karşı karşıya kaldığında, borcunu ödeyebilecek mal varlığı bulunamadı. Bu nedenle dava konusu taşınmazları eşi aracılığıyla sattı. Ancak davalının satış tarihinde borçlu olduğu ve eşinin bu nedenle tasarrufunu bilebilecek durumda olduğu için tasarrufların iptali gerekiyor. Taşınmazların elden çıkarılması halinde ise 3. kişilerin taşınmazı satın alması nedeniyle bedelden sorumlu tutulması gerekiyor. Mahkeme, davanın reddine karar verirken yasayı hatalı değerlendirerek usul ve yasaya aykırı karar aldı. 6183 sayılı Yasa'nın 28/1, 30 ve 31. maddeleri bu olayda etkili oldu. 28/1'e göre kan ve sıhri hısımlar arasındaki tasarruflar bağış niteliğindedir ve iptali gerekiyor. 30. madde, davalının borçlunun mali durumu ve mal kaçırma amacını bilebilecek durumda olması nedeniyle davalının taşınmazı satın aldığı tarihte tasarrufların iptali gerekiyor. 31. madde, taşınmazların elden çıktığı tarihteki gerçek değer üzerinden sorumluluğu düzenliyor.
17. Hukuk Dairesi 2016/10373 E. , 2019/2803 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 6183 sayılı Yasa"dan kaynaklanan tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine vergi borcu nedeni ile icra takibi yaptıklarını borcu karşılayacak mal varlığı bulunamadığını, dava konusu taşınmazları 09.09.2009 tarihinde davalı eşi ..."ye sattığını ertesi günü boşandıklarını belirterek bu tasarrufların iptalini talep etmiştir. Davalılar, duruşmada davanın reddini talep etmişlerdir. Mahkemece, dava konusu taşınmazların 09.09.2009 tarihinde borçlu tarafından davalı ..."ye onun da 23.02.2010 tarihinde ..."a, 11.03.2011 tarihinde..."ye satıldığı, 6183 sayılı Yasa"nın 25.maddesine göre iptal davasının borçlu ve hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimselere karşı açılacağı belirtildiği, dava tarihinin 18.07.2014 olup, bu tarih itibariyle davaya konu taşınmaz tapuları davalı ... üzerinde olmadığı, taşınmazlar davadan önce 3.kişilere satıldığı, dolayısıyla davalı ... adına tasarrufun iptalini gerektirecek taşınmaz bulunmadığı, davacı tarafın da davaya alacak davası olarak devam etmek istediğine dair beyanda bulunmadığından bahisle davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 6183 sayılı Yasa’nın 28/1 maddesine göre üçüncü dereceye kadar kan hısımları ile eşler ve ikinci dereceye kadar ‘bu derece dahil) sıhri (kayın)hısımları arasındaki tasarruflar bağış niteliğinde olup iptali gerektiğinden , davalı ... satış tarihinde borçlunun eşi olduğundan ve aynı yasanın 30.madde kapsamında davalı üçüncü kişinin borçlunun mali durumu ve mal kaçırma amacını bilebilecek durumda olması nedeni ile tasarrufların iptali gerekecektir. Ancak bu davalının taşınmazı ellerinden çıkarması halinde ise 6183 sayılı yasanın 31.maddesine göre davada üçüncü kişilerin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında ve o tarihteki kamu borcu miktarı ile sınırlı olarak bedelden sorumlu tutulması gerekir. Bu maddenin uygulanması için davacının talepte bulunmasına gerek olmayıp mahkemece resen dikkate alınması gerekmektedir. Somut olayda, davalı üçüncü kişi ... dava konusu taşınmazları elinden çıkardığından, davacı alacaklıdan taşınmazı devir alan kişilere davaya yöneltip yöneltmeyeceği sorularak, yöneltilmesi halinde bu şahısların davaya dahil edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmeli aksi halde davalı ..."nin taşınmazı satın aldığı 09.09.2009 tarihinde ki vergi borcu ve ferileri tesbit edilerek bu miktarı aşmayacak şekilde taşınmazları elinden çıkardığı 23.02.2010 tarihindeki taşınmaz değerleri ile sınırlı olarak bedelden sorumlu tutulması gerekecektir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan, hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.