14. Hukuk Dairesi 2015/11985 E. , 2018/3151 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.10.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili ile davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
-Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
-Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
-İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
-Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
-Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
-Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
-İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
-Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karaı verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Dosya içerisindeki 24.12.1993 tarihli tapu tahsis belgesi ile davacıların murisi ..."a 1449 parsel sayılı taşınmazdan 271,90 m2"lik yer tahsis edilmiştir. Ancak dosya içerisinde bulunan tahsis belgesinde onay mühür ve imza bulunmadığı sadece yetkili Mal Müdürü ..."e ait imza bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacılar bu tahsis belgesine dayanarak tahsise konu yerin miras payı oranında adlarına tescilini talep etmektedir.
Ne var ki; mahkemece tahsise dayalı tescil isteğine ilişkin yasal koşulların oluşup oluşmadığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece Dairemizin yukarıda sözü edilen ilkeleri dikkate alınarak araştırma yapılarak öncelikle, tapu tahsis belgesini veren makam olan ... belediyesinin de davada taraf olara yer alması sağlanmalı, tapu tahsis belgesinin geçerliliği ... belediyesinden sorulmalı, tapu tahsis belgesi hukuki anlamda geçerliliğini koruyorsa dava konusu taşınmazın imar ıslah planı yapılıp yapılmadığı, imar planındaysa hangi alanda kaldığı, DOP oranı kesilip kesilmediği, kesildiyse hangi oranda kesildiği ve bu oranın alınacak bilirkişi raporunda tapu tahsis belgesindeki alana da oranlanması yapılmalıdır. Son olarak bedelin ödenip ödenmediği de kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, ödenmediğinin anlaşılması halinde rayiç bedel depo ettirildikten sonra diğer tüm koşullar da oluştuğu takdirde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde davacılara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.