1. Hukuk Dairesi 2015/17080 E. , 2019/3764 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.02.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... Müdürlüğüne izafeten ... Vakıflar 1.Bölge Müdürlüğü vekili Avukat ... ve Davalı Hazine vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR-
Dava, alacak isteğine ilişkindir.Davacı vekili, vakfa ait ... Mah. ... ve ... Sokakta, Eski :69 (71), 2,4, Yeni:24,2,4,5,6,8,10 kapı numaralı ... Hanı ve mağazaları nitelikli taşınmazın ... Patrikliğince davacının yetimhane parası ile satın aldığını, zaman içinde eşhas-ı hükmiyenin taşınmazlara tasarrufları kabul edilmediği için 27 Şubat 1307 tarih ve 4019 umum, 1228 sıra numarası ile namı müstear ... adına Defter-i Hakani"de kayıt yapılarak tasarruf edilegelirken, 16 Şubat 1328 tarihli Kanunu Muvakkat"in yürürlüğe girmesiyle bu kanunun muvakkat 3.maddesine göre namı müstearın bu taşınmazın kendisine ait olmadığına ilişkin noterlikçe tanzim edilmiş beyanı da eklenerek 12 Ağustos 1329 tarihinde Defteri Hakani"ye başvurularak tapu kaydının davacı vakıf adına tashihinin talep edildiğini, uzun süre olumlu cevap alınamadığını, Cumhuriyet döneminde ise 21/02/1928 tarihli cevap yazısıyla Osmanlı zamanında başvurunun sonuçsuz kalması üzerine dava ikame edilmediğinden nam-ı müstesar ..."ın da firarilerinden olup taşınmaza vaziyed edilmesinden vazgeçilemeyeceğinin bildirildiğini, vaziyet kararı ile taşınmazın önce mahlulen davalı ... adına, arkasından diğer davalı ... Hazinesine temlik edilerek bu davalı tarafından da İskan Müdürlüğü"nün iş"arı ile ... Mübadillerinden ... ile ...Hanıma tefvizen kaydı yapıldığını, 2762 sayılı Vakıflar Kanunu hükümleri uyarınca 1936 Beyannamesinin davacı vakıfça vakıflar idaresine verildiğini ve burada ilgili taşınmazın da taşınmaz listesinde belirtildiğini, 30/11/1937 tarihinde yürürlükte olan 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanuna göre yapılması gereken işlemlerin yapılıp yapılmadığı hususunda kadastro tutanakları ve diğer evraklarda bir ifadeye rastlanmadığını, böyle olması halinde kadastro sonrası kayıt ve işlemlerin yok hükmünde olduğunu, 5737 Sayılı Kanunun Ek Geçici 11. Maddesi çerçevesinde bu gibi taşınmazların cemaat vakıflarına iadesi gerektiğini ileri sürerek 630 ada 265 parsel sayılı taşınmaz davacıya ait iken haksız ve yolsuz işlemlerle adına tashih edilmemesi sebebiyle doğan zararın (taşınmaz değerinin) tespiti ile bu zarardan şimdilik 200.000 TL nin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsil edilerek davacı vakfa ödenmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı Hazine vekili, 5737 Sayılı Kanunun Geçici 11. Maddesi gereğince henüz bir yıllık başvuru süresinin dolmadığını, düzenlemeye göre önce idareye başvurulması ve bir karar verilmesinin istenmesinin gerektiğini, cevabın olumsuz olması durumunda ise dava açma süresi içinde idare mahkemesinde dava açılabileceğini, ayrıca taşınmazın Vakıf tarafından iktisap şekli ve hak sahipliği, kadastro sırasında lehine kayıt yapılanların iktisap sebepleri vs. ile maddede belirtilen koşullar tetkik edilmek sureti ile davacının madde hükmünden yararlanıp yararlanamayacağı hususunun açıklığa kavuşturulmasının gerektiğini, diğer davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın davacı cemaat vakfının tasarrufunda olmadığını, bu hususun 1936 yılında davacı tarafından verilen beyannamede yer alan şerh kaydından da anlaşılacağını, davacının 4771 sayılı Kanuna göre yapılmış bir başvurusunun olmadığını, yine davacı vakfın 5737 Sayılı Kanunun Geçici 7.maddesine göre öngörülen süre içinde yedi adet taşınmaz için başvuruda bulunmuş olduğunu ancak davaya konu taşınmazla ilgili bir talepte bulunmadığını, son olarak 5737 sayılı Kanuna eklenen Geçici madde 11.çerçevesinde de davacının herhangi bir başvurusuna rastlanılmamış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacı vakfın Vakıflar Kanunun Geçici 11. Maddesinin 2. Fıkrası çerçevesinde taşınmazın rayiç bedelini talep etme hakkını haiz olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 630 ada 265 parsel sayılı 994 m2 miktarlı “maa müştemilat büyük ticaret han ve mağazaları” nitelikli taşınmazın öncesinde, 804 nolu kütük sayfasında kayıtlı olan 630 ada 196 parsel sayılı taşınmazdan ifrazen geldiği, söz konusu taşınmazın Kadastro Beyannamesi 30.11.1937 tarihli Posta Tahdidi ve tetkikinde, “ ... caddesinde eski 4 numaralı odanın ve çakmakçılar yokuşunda maklup mağazanın mülkü ve gedikleri ... ...’nin uhdesinde olduğu halde, kanunu mahsusu tevfikan Hazine’ye intikal ederek istihkaklarına mahsuben iskan komisyonunca ... muhacirlerinden ... ve ... namlarına tefviz edildiği,... 7/8 hissesinin ..., 1/8 hissesinin de Makbule namlarına tevfizen tespitinde mahzur görülmemiş ve mezkur haciz ve ihtiyati tedbirlere ait evrakın komisyonca tetkiki ile namlarına tespit...” edildiği, daha sonra söz konusu taşınmazın değişik tarihlerde çeşitli ifraz,intikal, taksim işlemleri ile dava dışı kişiler adlarına kayıtlı hale geldiği, davacı Vakfın Cemaat vakıflarından olduğu anlaşılmaktadır.Toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile taşınmazın öncesinin davacıya ait olduğu saptanarak davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davalı Hazinenin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.Davalı ... İdaresinin temyiz itirazlarına gelince;Tapu kayıtlarının incelenmesi sonucu, davalı ... İdaresi’nin dava konusu taşınmazla mülkiyet bakımından bir ilgisinin olmadığı, taşınmaza hiçbir zaman malik olmadığı,bu nedenle bedelden münhasıran davalı Hazine’nin sorumlu tutulması gerektiği açıktır. Hal böyle olunca, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalı ...’nün yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı ... vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,12/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.