Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2019/12123
Karar No: 2022/1994
Karar Tarihi: 11.04.2022

Danıştay 10. Daire 2019/12123 Esas 2022/1994 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/12123 E.  ,  2022/1994 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2019/12123
    Karar No : 2022/1994

    KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
    İSTEYEN (DAVACI) : ... Su ve Gıda Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
    VEKİLİ : Av. ...
    KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
    İSTEYEN (DAVALI) : ... Bakanlığı
    VEKİLLERİ : ...

    İSTEMLERİN_ÖZETİ : Danıştay Onuncu Dairesince verilen 27/03/2019 tarih ve E:2014/3828, K:2019/2482 sayılı kararın, taraflarca, aleyhlerine olan kısımlarının düzeltilmesine karar verilmesi istenilmektedir.

    SAVUNMALARIN_ÖZETİ : Davalı idare tarafından, davacının karar düzeltme isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup, davacı tarafından savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
    DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme istemlerinin açıklama eklenmek suretiyle reddi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
    Dava, davalı idarenin yapmış olduğu denetimlerde numuneleri alınan ve yapılan analiz sonuçlarına göre uygunsuzluk tespit edilen damacana suyu markalarının açıklanması konulu basın açıklamasında davacı şirkete ait "..." markasının da yer almasından dolayı uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık 90.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 290.000,00 TL tazminatın ödenmesine, hükmün masrafları davalı idareye ait olmak üzere Türkiye'de basılan 5 büyük gazeteden birinde yayımlanmasına ve davacının yok olan itibarının basın açıklaması ile iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
    5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun "Sularla ilgili hükümler" başlıklı 27. maddesi, 1. fıkrasında, "Herhangi bir katkı, aroma veya zenginleştirme amaçlı madde ilave edilen kaynak suları, içme suları, doğal mineralli sular ve yapay sodaların üretimi, ambalajlanması, satışı, ithalat ve ihracatına ilişkin esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Ancak; kaynak suları, içme suları, doğal mineralli sular ve tıbbi amaçlı suların üretimi, uygun şekilde ambalajlanması, satışı, ithalat ve ihracatına ilişkin usul ve esaslar ile içme-kullanma sularının teknik ve hijyenik şartlara uygunluğu, kalite standartlarının sağlanması, kalite standartlarının izlenmesi ve denetimi ile ilgili usul ve esaslar Sağlık Bakanlığınca belirlenir." hükmüne; 31. maddesi, 6. fıkrasında, "Bakanlık, uygun gördüğü hâllerde yapılan kontroller sonucunda sahip olduğu bilgileri, kamuoyunun bilgisine sunabilir." hükmüne yer verilmiştir.
    17/02/2005 tarih ve 25730 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğin zarara neden olduğu ileri sürülen işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle 18. maddesi, 3. fıkrasında ise, "Alınan numuneler, tercihen akredite olmuş ve analitik kontrol sistemine sahip, denetim yetkileri yetkili kuruluşlarca onaylanmış bağımsız kişi veya kurumlarca belirli aralıklarla denetlenen laboratuvarlar arasından, Bakanlıkça yetki verilecek laboratuvarlarda analiz ettirilir." kuralı bulunmaktadır.
    Yukarıda yer verilen mevzuat uyarınca kaynak suları ile içme sularının üretimi, uygun şekilde ambalajlanması, satışı, içme-kullanma sularının teknik ve hijyenik şartlara uygunluğu, kalite standartlarının sağlanması, izlenmesi ve denetimi ile ilgili usul ve esasları belirleme yetkisinin Sağlık Bakanlığı'na ait olduğu, Bakanlığa bağlı İl Müdürlüklerince yapılacak denetim sonucu kaynak suları ile içme sularından alınan numunelerin Yönetmeliğin 18. maddesi uyarınca yetkilendirilmiş laboratuvarlarda analiz edileceği, yapılan analizler sonucu uygunsuzluk tespit edilmesi halinde ise bu hususun kamu yararının gerçekleşmesine yönelik olarak toplumla paylaşılmasının olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.
    Dosyanın incelenmesinden, 31/07/2012 tarihinde Düzce İl Halk Sağlığı Müdürlüğü ekipleri tarafından davacı şirketin iş yeri adresine gidilerek ambalajlı üründen ve dolumda kullanılan kaynak suyundan numuneler alındığı, ambalajlı üründen alınan numunenin Sakarya Halk Sağlığı Laboratuvarında yukarıda yer verilen Yönetmelik Ekinde yer alan parametrik değerler yönünden analiz edildiği, bu analiz sonucu düzenlenen 06/08/2012 tarihli Analiz Raporuna göre ambalajlı üründen alınan suyun anılan Yönetmelik Eki Tablo hükümlerine uygun olduğunun tespit edildiği, dolumda kullanılan kaynak suyunun ise Düzce İl Halk Sağlığı Laboratuvarında mikrobiyolojik açıdan analiz edildiği, yapılan analiz sonucu düzenlenen 01/08/2012 tarihli Analiz Raporunda ise bu suyun kaliform bakteri parametresi yönünden Yönetmeliğe uygun olmadığının belirtildiği görülmektedir.
    Davacı tarafından, orijinal ambalajlı üründen alınan numunenin analizinde uygunsuzluk tespit edilmediği halde dolumda kullanılan kaynak suyundan alınan numunenin analizi sonucu uygunsuzluk tespit edildiği, tüketiciye arz edilmek üzere damacana şişeye doldurulan ambalajlı üründe uygunsuzluk bulunmamakta iken dolumda kullanılan kaynak suyunun analizi sonucu uygunsuzluk tespit edilmesinin mümkün olmadığı, dolumda kullanılan suyun analizinin ve bu analiz sonucu çıkan değerlerin basın açıklamasına konu edilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekte ise de, dosyada bulunan analiz raporlarının incelenmesinden, ambalajlı üründen alınan numunenin İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik Ekinde yer alan parametreler yönünden değerlendirilmek suretiyle, dolumda kullanılan kaynak suyunun ise söz konusu Yönetmelik Ekinde yer alan mikrobiyolojik değerler yönünden analiz edildiği, bu yönüyle ambalajlı ürün ile dolumda kullanılan kaynak suyundan alınan numuneler açısından yapılan analizlerin niteliğinin ve değerlendirme yöntemlerinin farklı olduğu, dolayısıyla yapılan analizlerde farklı sonuçlar çıkmasının raporlar açısından çelişki oluşturmayacağı sonucuna varılmaktadır.
    Bu durumda, yukarıda yer verilen mevzuat uyarınca toplumu bilgilendirmek amacıyla davalı idarece tesis edilen işlemlerde ve basın açıklamasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmakta olup, mevzuat hükümlerince kendisine verilen yetkiyi kullanan davalı idarenin hizmet kusurundan, dolayısıyla maddi ve manevi tazminat sorumluluğundan bahsedilmeyeceğinden, davacının bu yöndeki iddiaları yerinde görülmemiştir.
    Bu durumda, Danıştay dava daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verilen kararları hakkında, ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmaya devam edilen) 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir. Tarafların kararın düzeltilmesi dilekçelerinde öne sürülen hususlar ise, anılan maddede yazılı nedenlerden hiçbirine uymamaktadır.
    Bu nedenle, kararın düzeltilmesi istemlerinin yukarı belirtilen açıklama eklenmek suretiyle reddine, karar düzeltme yargılama giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretlerinin iadesine, 11/04/2022 tarihinde esas yönünden oy birliği, vekalet ücreti yönünden oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.


    (X)-KARŞI OY :
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinde, avukatlık ücretinin yargılama giderlerine dahil olduğu, 326. maddesinde ise, avukatlık ücretinin de aralarında bulunduğu yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği hükmü yer almaktadır.
    Vekalet ücreti yargılama giderlerinden olup vekalet ücreti hakkında esas hükümle birlikte karar verilmesi gerekmektedir. Her ne kadar davalı idare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği açık olsa da, bu durum 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde sayılan yeniden yargılamayı gerektirmeyen maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklardan olmadığından ve yeniden yapılacak yargılama sonucunda İdare Mahkemesince hüküm verilmesi gereken bir konu olduğundan, davalı idarenin karar düzeltme isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bu kısmının, Mahkemece yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyorum.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi