19. Hukuk Dairesi 2017/4342 E. , 2019/2450 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile akdettiği 01.05.2006 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ile ekleri olan protokol ve taahhütname gereği davalının belli miktarda mal satın almayı taahhüt ettiğini ve satın almama halinde de cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalı bayinin yüklendiği miktarda mal satın almayarak bayilik sözleşmesini ve taahhütnameyi ihlal ettiğini, müvekkilinin 5 yıllık dönemde eksik satılan 13.588 m3 karşılığı beher m3 için cezai şart 30-USD" den olmak üzere toplam 407.640-USD tutarında kar kaybına uğradığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkilinin beyaz üründen kaynaklanan 10.000-USD cezaî şart bedelinin fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden TL karşılığının bankaların USD’ye uyguladıkları en yüksek ticarî faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki ticarî ilişki süresince yıllık kararlaştırılan tonaj taahhütlerinin hiçbir zaman yürürlüğe girmediğini, davacının hiçbir yıl bunu talep etmeden yeni dönemde ticari faaliyete ve ticari yarar sağlamaya devam ettiğini, ancak davacının sözleşme sona erdikten sonra haksız olarak bunu talep ettiğini, tonaj taahhütlerinin hiçbir sene yerine getirilmemesine rağmen davacı tarafça ödemelerin ihtirazi kayıt konulmaksızın kabul edildiğini, bunun da BK 158/2. madde uyarunca cezai şart talebinden zımnen vazgeçildiğini gösterdiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davalı sözleşme boyunca her yıl eksik mal satın almasına rağmen, davacı şirketin akdi feshedip cezai şart talep etmeyi tercih etmeksizin sözleşmeyi sürdürerek cezai şart talep hakkından zımnen feragat ettiği, sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre içinde davalının eksik alımının yıllarca sürmesine rağmen, ticari menfaatini satışa ve ticari ilişkiye devamda gören ve ihtirazi kayıt koymayan davacının artık sonradan davalı şirkete geriye dönük yıllara ilişkin cezai şart talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 10.02.2015 tarihli ve 2014/15063 Esas- 2015/1674 Karar sayılı ilamı ile; ‘’Taraflar arasındaki 01.05.2006 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi 01.05.2011 tarihinde sona ermiştir. Davacı, 20.09.2011 tarihinde eksik alınan ürünler için cezai şart istemiyle bu davayı açmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin eki olan 02.05.2006 tarihli taahhütnamede "...cezai şartı ilgili olduğu yılın sonu itibariyle ..."in kayıtlarına göre tespit edilecek eksik satış miktarlarından hesap edebileceğinizi ve hesap edilen cezai şart tutarını, takip eden yılın Ocak ayı içerisinde herhangi bir ihtar ve hükme hacet kalmaksızın... ödemeyi kabul ederim" düzenlemesi bulunmaktadır. Davacı ihtirazi kayıt koymadan her yıl davalıya ürün vermesi nedeniyle ilk 4 yıl için eksik ürün bakımından cezai şart isteyemez ise de, son yıl için taahhütnamenin bu hükmü dikkate alınarak cezai şart isteminde bulunabilir. Mahkemece bu yönden, sözleşme hükümleri uyarınca bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.’’ şeklindeki gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulduğu belirtilerek yapılan yargılama sonunda, davacının ilk 4 yıl yönünden eksik ürün nedeniyle cezai şart talep edemez ise de, 02.05.2010 - 01.05.2011 tarihlerine ilişkin son yıla ait cezai şart alacağını talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile; 85.529,76 USD cezai şart alacağının 10.000 USD yönünden dava tarihi olan 20/09/2017 tarihinden, 75.529,76 USD yönünden ise ıslah tarihi olan 20/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek fiili ödeme günündeki kur üzerinden TL karşılığının bankaların uyguladıkları en yüksek ticari faiz oranı üzerinden yürütülecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de; bozma ilamında belirtildiği şekilde son yıl için taahhütname hükmü dikkate alınarak cezai şartın tespiti açısından bilirkişi incelemesi yaptırılması yönündeki bozma gerekçesine uyulmaksızın, bozma ilamından önceki bilirkişi raporuna ve davacı tarafın ıslah dilekçesi esas alınarak, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 10/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararına aykırı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 10/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.