10. Hukuk Dairesi 2019/6618 E. , 2020/712 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, davalı SGK Başkanlığına olan prim ve ferileri borcu nedeniyle 6183 sayılı Yasaya göre yapılan 2010/26807 sayılı takip sonucu, T.C. Garanti Bankası ... Şubesindeki ilgili çevre temizlik vergisi hesabına konan haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının 80.maddesine göre, Kurumun prim alacakları yönünden 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş, aynı Yasanın 70. maddesinin 1. Bendinde 04.05.1994 tarihli 3986 sayılı Kanunun 16.maddesi ile yapılan düzenleme sonucunda ise, mahalli idarelerin malların haczedilebileceği kabul edilmiştir. Öte yandan, Belediye Gelirler Kanunu ile diğer Kanunlardaki Belediyelere verilen payların vergi ve resim hükmünde olduğunu belirleyen 277 sayılı Kanun, 3986 sayılı Kanunun 18.maddesiyle değiştirilmiş ve bu payların 6183 sayılı yasaya göre hacze tabi bulunduğu hükme bağlanmıştır. Prim alacağının takibinde 6183 sayılı Yasa hükümleri uygulanacağına göre Kurumun yaptığı icra takibinde Belediye Gelirleri Kanunu ve diğer Kanunlarla Belediyeye verilen payın haczedileceği açıktır.
Belediyelere Genel Bütçe Gelirlerinden Pay Verilmesine ilişkin 2380 sayılı Kanuna, 04.05.1994 tarih 3986 sayılı Yasanın 17.maddesi ile getirilen ek 4. maddesi ile, İller Bankasınca belediyelere dağıtılacak payların 6183 sayılı Kanun yönünden nasıl değerlendirileceği konusunda özel bir sistem kabul edilmiştir. Ek 4.madde, mahalli idarelerin, 6183 sayılı Kanuna göre takip edilen borçları için, İller Bankasınca dağıtılacak paylardan ödeme yapılacağını 1, 2 ve 3. bendlerinde belirlemiş, 6.bendinde ise, bu paylardan yapılacak ödeme veya kesintilerin, oranlarını alacakların nev"ine göre ayrı ayrı veya topluca belirlemeye, mahsup işlemlerine ilişkin diğer usul ve esasları tesbit etmeye Maliye Bakanlığı"nı yetkili kılmıştır. Maliye Bakanlığı’da Yasanın kendisine verdiği bu yetkiye göre hazırladığı 11.12.1997 gün ve 53789 sayılı Genelge ile Belediyelere 2380 sayılı Yasa gereği ayrılan payların kendi kuruluşları için ancak % 25’inin, diğer kuruluşlar yönünden ise SSK dahil % 50’sinin kesilebileceğini kararlaştırılmıştır.
03.07.2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Yasasının 15. maddesin son fıkrasında; belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirlerinin haczedilemeyeceği öngörülmüş, aynı Yasaya 26.12.2006 tarih 5568 sayılı Yasanın 7 ve 9. maddeleri ile eklenen geçici 5 ve 6. maddelerinde belediyeler, büyükşehir belediyeleri ve bunlara bağlı kuruluşların, 31/12/2006 tarihi itibariyle tahakkuk etmiş olan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip edilen Devlete olan borçları, 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında tanımlanan Hazine alacağı niteliğindeki borçları ve sosyal güvenlik kuruluşlarına olan borçlarına karşılık, bu idareler adına her ay genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılacak payların % 40"ını geçmemek üzere, alacaklı idarelerin talebi üzerine, ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya İller Bankası tarafından kesinti yapılarak alacaklı idarelere ödeneceği belirtilerek, Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan ile Maliye Bakanının müşterek önerisi üzerine bu maddede geçen % 40 oranını sıfıra kadar indirmeye veya kanunî orana yükseltmeye ve kesintilerin alacaklı kuruluşlara dağılımına ilişkin usûl ve esasları belirleme hususunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir.
Maliye Bakanlığınca, 27.02.2007 tarihli 26447 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2007/11723 karar sayılı Genel Bütçe Vergi Gelirleri Tahsilat Toplamı Üzerinden Büyükşehir Belediyeleri, Belediyeler ve Bunların Bağlı Kuruluşlarına Ayrılacak Paylardan Borçlarına Karşılık Yapılacak Kesintilerin Oranı ve Kesintilerin Alacaklı Kurumlar Arasında Dağılımına İlişkin Esas ve Usuller”in yürürlüğe konulması; Devlet Bakanlığı ile Maliye Bakanlığının 2/2/2007 tarih ve 5337 sayılı müşterek teklifi üzerine, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun geçici 5 inci maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun geçici 6 ncı maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 13/2/2007 tarihinde kararlaştırılmış olup, belediyeler ve bağlı kuruluşlar adına her ay genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılacak paylarından bu Esas ve Usuller kapsamında yapılacak kesinti oranının %25 olduğu, yapılan kesintinin de alacaklı kurumlar arasında dağıtımı esnasında Sosyal Güvenlik Kuruluşlarının payının % 50 olduğu belirlenmiştir.
Buna göre, anılan Kanun ve Bakanlar Kurulu Kararı hükümlerine istinaden Büyükşehir Belediyeleri ve bunlara bağlı kuruluşlar ile Belediyeler ve bunlara bağlı kuruluşların 31.12.2006 tarihi itibariyle tahakkuk etmiş ve davalı Kuruma 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsili gereken borçlarının bu idareler adına her ay genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılacak paylarından alacaklı Sigorta Müdürlüklerinin talebi üzerine, ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya İller Bankası tarafından kesinti yapılmak suretiyle tahsilini ilişkin olarak yürütülecek işlemler nedeniyle davalı Kurumca 2007-36 sayılı genelge çıkarılmış, adı geçen genelgede, daha önce 6183 sayılı Kanun uyarınca başlanmış olan icra takip işlemlerine devam edileceği, mükerrer kesinti yapılmaması bakımından, 5568 sayılı Kanun kapsamında kesinti talebinde bulunulmuş borçlardan dolayı, İller Bankası veya Maliye Bakanlığı paylarına ayrıca haciz bildirisi gönderilmeyeceği, yine İller Bankası veya Maliye Bakanlığı tarafından 5568 sayılı Kanun gereği kesinti yapıldıktan sonra geriye kalan belediye paylarından, haciz yoluyla da olsa kesinti yapılmasının mümkün bulunmadığı hususuna yer verilmiştir.
Son olarak yukarıda bahsi geçen 277 sayılı Kanun ile 2380 sayılı Kanun, 02.07.2008 tarihli 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkındaki Kanun’un 15.07.2008 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanması ile yürürlükten kaldırılmış, anılan yasanın 7. maddesi ile; il özel idareleri ve belediyelere, genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtından ayrılacak paylar ile diğer kanunlarda bu idarelere verilmesi öngörülen paylar vergi hükmünde olduğu, İl özel idareleri ve belediyeler ile bu idarelere bağlı kuruluşların ve bunlara ait tüzel kişilerin, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip edilen Devlete olan borçları, 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında tanımlanan Hazine alacağı niteliğindeki borçları, İller Bankasına olan borçları ile sosyal güvenlik kuruluşlarına olan borçlarına karşılık, bu idareler adına her ay genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden ayrılacak tutardan, alacaklı idarelerin talebi üzerine, ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya İller Bankası tarafından kesinti yapılarak alacaklı idarelere ödeneceği, genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamı üzerinden, il özel idareleri ve belediyeler adına aylık olarak ayrılacak tutardan, ikinci ve üçüncü fıkralara göre yapılacak kesintilerin toplamı, hiçbir şekilde ayrılan tutarların toplamının yüzde 40"ını aşamayacağı, yapılacak kesintilerin oranlarını alacakların nev"ine göre ayrı ayrı veya topluca belirlemeye, kesinti ve mahsup işlemlerine ilişkin diğer usul ve esasları tespit etmeye, Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın yetkili olduğuna ilişkin düzenleme getirilmiştir.
Kural olarak yasalar yürürlükte oldukları zamanlarda meydana gelen olaylarda uygulanabileceğinden, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular ile davaya konusu haczin dayanağı olan icra takibinin yapıldığı tarihteki yasal düzenlemeler gözetilerek, davaya konu hesaptaki paranın çevre temizlik vergisi hesabı olup olmadığı tespit edilerek, sonucuna göre haczinin mümkün olup olmayacağına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.