1. Hukuk Dairesi 2018/3046 E. , 2019/3747 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalının istinaf başvurusu ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK"nun 353/1-b.1 fıkrası uyarınca esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR-
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 197 ada 1, 3, 4 ve 10 parsel sayılı taşınmazları davalı yeğenine sattığını ancak satışın davalının hilesi sonucu gerçekleştiğini, okuma yazması olmadığını, satış bedellerini de almadığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.
Davalı, hak düşürücü süre itirazında bulunmuş, satış işleminin usulünce yapıldığını, iddiaların doğru olmadığını, davacının alacaklı olduğunu resmi belgelerle ispatlaması gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince hile iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı yanın istinaf başvurusu ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK"nun 353/1-b.1 fıkrası uyarınca esastan reddedilmiştir.Çekişme konusu 197 ada 2, 3, 4 ve 10 parsel sayılı taşınmazlar davacıya aitken 02.02.2015 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği kayden sabittir.Bilindiği üzere, Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olaya gelince, davacı ön inceleme duruşmasında "Ben yerimi satacağımı söyledim. Yeğenim ..."da bu yeri almak istediğini söyledi. 180 Bin TL"ye yerimi davalıya sattım. Ancak bana 180 Bin TL ödeme yapmadı şimdi yerimi de paramı da vermemektedir. Ya paramı ya da tapumu geri versin...Ben yerimi kendi isteğimle sattım ancak bana paramı vereceğini söylemişti...paramı ödemeyerek beni kandırdı.paramı vermesini istiyorum." şeklinde beyanda bulunmuş olup yine dinlenen tanık beyanlarından da davacının taşınmazı satma iradesinin olduğu, ihtilafın bedelden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, Türk Borçlar Kanununun 246. maddesinde taşınır satışına dair hükümlerin kıyas yolu ile taşınmaz satışlarında da uygulanacağı öngörülmüş olup, aynı yasanın 235. maddesi hükmü gereğince bedel ödenmediği takdirde taşınmazın mülkiyetinin iade edileceğine dair ihtirazi kayıt konulabilir. Böylesi bir olgu tapunun iptali ile eski malike intikaline olanak sağlar ise de, koşulsuz olarak bedelin sonradan ödenmesi taraflarca kararlaştırılmış ise satıcının hakkı bedel olup, ödenmemesi halinde yasal yollara müracaat ederek tahsili sağlanabileceğinden ödememe tapu iptal ve tescilin hukuki nedenini teşkil etmez.Tüm bu hususlar gözetildiğinde temlikin iradi olduğu, hile iddiasının kanıtlanamadığı, uyuşmazlığın bedelden kaynaklandığı sonucuna varılmaktadır.Davacının davada bedel isteği de bulunmamaktadır.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.