7. Hukuk Dairesi 2015/7736 E. , 2015/10878 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Gaziantep 3. İş Mahkemesi
Tarihi : 20/11/2014
Numarası : 2013/751-2014/433
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, davalı şirketçe yürütülen sanal satış soruşturması nedeniyle 25.10.2013 tarihinde; bir kısım ilaçların depo çıkış miktarları ile IMS verileri arasında farklar bulunması ve buna bağlı olarak ta IMS verileri üzerinden aslında gerçekleşmeyen satışlar nedeniyle şirketin zarara uğraması ve haksız prim elde edilmesi gerekçesiyle 350 kadar işçiden savunma alındığını ve bunlardan 15 yıl kıdemi olanlara işveren tarafından istifa dilekçesi verirse kıdem tazminatının derhal ödeneceğini, istifa etmez ise tazminatsız iş akitlerinin sona ereceği ve iş piyasasında adları lekeneceği ve ceza soruşturması açılacağı yönünde baskı kurularak SGK dan yazı getirmeleri ve istifa dilekçesi vererek haklarını almaları yönünde baskı yapıldığını, kabul etmeyen işçilerin de iş akitlerinin tazminatsız olarak feshedildiğini, 11 yıllık kıdemi bulunan ve dosyasında hiçbir olumsuzluk bulunmayan davacının istifa ederek ayrılmasının olağandışı olduğunu, davalı şirketin, korku ve baskı altında beyan alarak haksız ve geçersiz olarak yaptığı fesihlere karşı aslen işçilerin iş güvencesi hükümlerinden yararlanmasının önünün kapatıldığını belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesi ile 21. maddedeki haklarının belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin mülga 1475 sayılı İş Kanununun kıdem tazminatı bakımından halen cari olan 14. maddesinin 5. fıkrası uyarınca 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 gün prim ödeme sayısının doldurulduğundan bahisle ve müteakiben SGK"dan alınan hak ediş yazısı da ibraz edilerek istifaen sona erdirilmiş olması sebebiyle davanın reddi gerektiğini, davacının görevinin ürün tanıtımı yapmak olduğunu, bölge müdürlerine bağlı olarak çalışan tıbbi tanıtım temsilcilerinin, tanıtımından sorumlu oldukları ilaçların aynı zamanda satışının baz alındığı bir hesaplama ile prime hak kazandığını, davacınında bu kapsamda sabit ücret + prim hesabıyla çalıştığını, prime esas sayısal verilerin tespiti için uluslararası IMS adlı şirketten hizmet alındığını, bazı tıbbi tanıtım temsilcilerinin aracı kişilere komisyon vermek suretiyle prime esas IMS çıkışlarının depo çıkışlarından fazla gösterilmesini sağlayarak haksız prim kazancı sağladıkları yönünde ihbarlar aldıklarını, hatta bu durumun ilk aşamada temsilciler tarafından itiraf edildiğini, bu konuda soruşturma komisyonu oluşturulduğunu, şüphe duyulan bölgelerde yüzlerce tıbbı tanıtım temsilcileri görüşme yapıldığını, yazılı ifadelerine başvurulduğunu, IMS Şirketinden yazılı ve sözlü olarak bilgi talep edildiğini, IMS ile yapılan görüşmelerde depolar ile yapmış oldukları anlaşmalardaki gizlilik hükümleri gereğince depo isimlerinin verilmesinin mümkün olmadığını ancak yargısal boyut kazanması halinde bu bilgilerin paylaşılabileceğinin bildirildiğini, soruşturma komisyonu tarafından yürütülen uzun ve detaylı çalışma sonunda, IMS çıkışı ile depo çıkışı arasındaki sayısal farklar ile birlikte değerlendirme yapıldığını, davacının da aralarında bulunduğu 153 tıbbi tanıtım temsilcisinin çalışma ve satış prensipleri haricindeki eylemlerle sanal bir satış artışı oluşturulduğunu bu şekilde haksız prim elde ettiklerini, performans takip sürecine girmemek için gerekli olan asgari %85"lik Market Index"e ulaştıklarının tespit edildiğini, davacıya zorla istifa dilekçesi imzalatılmış olduğu yönündeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, istifanın baskı ile alındığının ispat yükünün davacıda olduğunu kaldı ki davacının istifa niyetinde olmasa SGK"dan hakediş yazısını almayacağını aynı zamanda noterlik kanalıyla da fesih ihbarında bulunamayacağını beyan ile haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı tarafça davalı işyerinde çalışmakta iken iş akdinin iradesi dışında istifa dilekçesi alınmak suretiyle feshedildiğinin iddia edildiği, her ne kadar davacının istifa dilekçesi varsa da davacı ve emekliliği gelmiş çalışanlara istifa edilmediği takdirde haklarında suç duyurusunda bulunulacağı şeklinde baskılar yapıldığı, davalı şirketin aynı dönemde gerçekten bir çok çalışan hakkında suç duyurusunda bulunduğu, istifa dilekçesinin davacının gerçek iradesini yansıtmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir
4857 sayılı İş Kanununun 18. maddesine göre, İşçinin iş güvencesi hükümleri uyarınca feshin geçersizliğini isteyebilmesi için iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesi gerekir. İşçinin haklı nedenle dahi iş sözleşmesini feshetmesi, feshin geçersizliği ve işe iade isteğinde bulunma hakkı vermez. Keza iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma ile sona erdirilmesinde taraf iradeleri birleştiği için, işçi iradesi fesada uğratıldığını iddia etmediği sürece feshin geçersizliği ve işe iade isteminde bulunamaz.
İşçi ve işveren iradelerinin iş sözleşmesinin feshi konusunda birleşmesi, bir tarafın feshi niteliğinde değildir. İş Kanununda bu sona erme türü yer almasa da, taraflardan birinin karşı tarafa ilettiği iş sözleşmesinin karşılıklı feshine dair sözleşme yapılmasını içeren açıklamasının ardından diğer tarafın da bunu kabulü ile bozma sözleşmesi (ikale) kurulmuş olur. Bir işçinin bozma sözleşmesi yapma konusundaki icap veya kabulde bulunmasının ardından, işveren feshi haline özgü iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak istemesi ve yasa gereği en çok bir ay içinde işe iade davası açmış olmasını bu kapsamda değerlendirmek gerekecektir.
Özellikle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 21. son maddesinin bozma sözleşmesinde de titizlikle dikkate alınması gerekir. Zira anılan maddeye göre feshin geçersizliği istemi, işe başlatmama tazminatının alt ve üst sınırlarını belirleme ve boşta geçen süre ücretinin belirlenmesinde maddedeki kuralların sözleşmelerle değiştirilemeyeceği, aksi sözleşmelerin geçersiz olacağı belirtilmiştir. Her şeyden önce bozma sözleşmesi yapma konusunda icapta bulunanın makul bir yararının olması gerekir. Bu noktada, işveren feshinin karşılıklı anlaşma yoluyla sona erme gibi gösterilmesi suretiyle iş güvencesi hükümlerinin dolanılması şüphesi ortaya çıkmaktadır. Bu itibarla irade fesadı denetimi dışında tarafların bozma sözleşmesi yapması konusunda makul yararının olup olmadığının da irdelenmesi gerekir. Makul yarar ölçütü, bozma sözleşmesi yapma konusunda icabın işçiden gelmesi ile işverenden gelmesi ve somut olayın özellikleri dikkate alınarak ele alınmalıdır.
Dosya içeriğine göre, davalı işveren nezdinde çalışan tıbbi tanıtım sorumlularının olduğundan daha fazla ürün satılmış gibi göstererek bu şekilde haketmedikleri primlerin kendilerine ödenmesini sağlayıp haksız menfaat temin ettikleri , depo çıkışı ile satışların farklı olduğu yönündeki tespitlere dayalı olarak geniş kapsamlı soruşturma başlatıldığı, bu soruşturma dahilinde davacının da savunmasının 25/10/2013 tarihli yazı ile istendiği davacının 28/10/2013 tarihli savunmasını işverene verdiği, işveren tarafından soruşturmaya dayalı olarak çok sayıda tıbbi tanıtım mümessilinin işine son verildiği sabit olup, esasen taraflar arasında bu durum uyuşmazlık konusu da değildir .
Somut olayda davacının Gaziantep SGM"den aldığı 28/11/2013 tarihli yazıyla 1475 sayılı İş Kanunu 14. maddesinin 1. fıkrası kapsamında prim ödeme gün sayısını tamamlayarak emekliliğe ve kıdem tazminatını almaya hak kazandığına dair yazı ile işverene başvurup 28/11/2013 tarihinde 1475 sayılı Yasanın 14. maddesindeki hakka dayanarak iş sözleşmesini sona erdirdiğini bildiren dilekçesini işverene vererek ayrıldığı, ayrıca Gaziantep 3. Noterliğinin 28/11/2013 tarih ve 27922 sayılı noterlik ihtarnamesiyle de aynı talepleri içerir fesih ihtarında bulunduğu, işverenin davacı hakkında da suç duyurusunda bulunduğu ve İstanbul Ağır Ceza Mahkemesine sunulan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/2709 nolu iddianamesinde davacının isminin 31. sırada yer aldığı görülmüştür.
Diğer taraftan işverenin davacı ile aynı durumda olan birçok işçinin iş aktini İş Kanunu 25/2 maddesi gereğince feshettiği, hatta iş aktinin haklı nedenle feshi durumunda işverenin kıdem ve ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunmamasına rağmen davacının emeklilik nedeniyle işten ayrılması talebini kabul ederek kıdem tazminatını ödeyip, iş aktini bu şekilde sona erdirmesinin işverenden beklenemeyeceği , buna rağmen işverenin iş aktinin haklı nedenle feshine dayanak edebileceği sebep varken , davacının emeklilik nedeniyle ayrılma talebini kabul ettiği dikkate alındığında iş aktinin işverence değil işçi tarafından sona erdirildiği, iş aktini kendisi sona erdiren davacının işe iade talep hakkının bulunmadığı, belli bir eğitim düzeyinde olan davacının hakkındaki suçlamaları ve sonuçlarını bu bağlamda hukuki hak ve yükümlülüklerini bilebilecek durumda olduğu, aynı zamanda Noterlik kanalıyla yapılan fesih ihtarı da dikkate alındığında davacının iradesinin fesada uğratıldığını ispat edemediği ve iş sözleşmesini kendisi fesheden davacının iş güvencesinden yararlanamayacağı, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup bu nedenle davalı temyizi yerindedir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Alınması gerekli 27.70 TL harçtan peşin alınan 24.30 TL harcın mahsubuyla kalan 3.40 TL harcın davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 27.75 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre 1.500,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
7-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 03.06.2015 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.