20. Hukuk Dairesi 2016/7436 E. , 2018/1499 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çankırı ili, Ilgaz ilçesi, ...(...) köyü 131 ada 45 sayılı parsel 1832,95 m² yüzölçümü ile hamtoprak vasfıyla, 131 ada 144 sayılı parsel 520,16 m² yüzölçümü ile yol vasfı ile Hazine adına tapuda kayıtlı olup üzerilerinde ""2942 sayılı kamulaştırma Kanunun 7. maddesine göre belirtme"" şerhi bulunmaktadır.
Davacı 23.07.2015 tarihli dava dilekçesinde Çankırı ili, Ilgaz ilçesi, ...(...) köyünde 2007 yılında yapılan kadastro çalışmalarında 131 ada 15 sayılı parsel 2353,11 m² yüzölçümü ile hamtoprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildiğini 2012 yılında ifrazen dava konusu iki taşınmazın oluştuğunu ve çekişmeli taşınmazların irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile tarla vasfıyla davacı adına tescillerine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece dava konusu taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmişse de; yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur.
Şöyle ki; dava konusu taşınmazların tapu kaydında Karayolları Genel Müdürlüğü lehine kamulaştırma şerhi bulunduğu halde, yapılacak yargılama sonucu verilecek karardan etkilenecek olan şerh sahibi davaya dahil edilmeden hüküm kurulmuştur. Ayrıca, davacı kişi lehine zilyetlik şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği usulüne uygun araştırılmadığı gibi dava konusu taşınmazların üç tarafı orman parseli ile çevrili olup orman araştırmasıda yapılmamış olup dosya içeriğinden, çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede daha önce orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı da anlaşılamamaktadır.
O halde, öncelikle, Karayolları Genel Müdürlüğü davaya dahil edilmeli, sunacağı deliller toplanmalı, dava konusu taşınmazlar kamulaştırılmış ise kamulaştırma haritaları ve tutanakları dosya içerisine alınmalı, orman kadastrosu yapılmış ise orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğinin dosya içerisine alınarak dava konusu taşınmazların tahdide göre konumları belirlenmeli, taşınmazlar tahdit dışında iseler davacı zilyetlik iddiasına dayalı dava açtığından taşınmazların eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, kadastro tespitinden 20 yıl önceki memleket haritası ve hava fotoğrafları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir fen elemanı ve bir ziraat mühendisi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotograflarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotografları ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritaları ve hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri ve yine en eski hava fotoğraflarının ve dava tarihinden 20 yıl önceki hava fotoğraflarının stereoskopik aleti ile üç boyutlu incelenmesi yapılarak taşınmazların niteliği üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, kapalılık oluşturup oluşturmadıkları ve tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, mahallinde yaşlı, tarafsız yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan bölgede ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, aynı yöntemle gösterilecek taraf tanıkları, fen ve ziraat mühendisleri huzuruyla dinlenmeli, yerel bilirkişiler ve tanıklardan zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; taşınmazın ilk maliki, intikali ve tasarrufu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda taşınmazın niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 27/02/2018 günü oy birliği ile karar verildi.