Esas No: 2020/8380
Karar No: 2022/446
Karar Tarihi: 20.01.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2020/8380 Esas 2022/446 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2020/8380 E. , 2022/446 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Sakarya ili, Karasu ilçesi, Denizköy Mahallesi, 1161 parsel sayılı, 705 m² yüzölçümlü, kumluk vasıflı taşınmazın 14/04/1971 tarihinde davacıların mirasbırakanı tarafından satın alındığı, Karasu Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/250 esas, 1992/41 karar sayılı kararı ile taşınmazın tamamının tapusunun kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesi ile iptaline karar verildiği, kararın 30/09/1994 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 21/03/2012 tarihinde makul süreden sonra açıldığı anlaşılmaktadır.
Karasu Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/250 esas, 1992/41 karar sayılı kararı ile davacılar adına tapuda kayıtlı taşınmazın tapusunun iptaline karar verildiği, kararın 25/03/2008 tarihinde infaz edilerek taşınmazın tapudan terk edildiği anlaşıldığından davacıların uğradığı zararın TMK'nın 1007. maddesi kapsamında tazmini gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin 25/07/2017 tarihli 2014/6673 numaralı kararı gereği, 18/11/2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolmuş bulunan eldeki dava yönünden, 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi kapsamında dava açılabilmesi imkanı sağlayabilecek Anayasa Mahkemesi’nin belirtilen hak ihlali kararı dikkate alındığında, eldeki davanın 21/03/2012 tarihinde, Yargıtay HGK’nın 18/11/2009 tarihli kararı ile oluşan iç hukuk yolu itibariyle, makul süre içinde açıldığının kabulüyle işin esasına girilerek dava konusu taşınmaz arazi niteliğinde olduğundan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu'nun 39. maddesiyle değişik 15. maddesinde belirtilen yönteme göre yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak dava konusu taşınmazın sulu arazi mi kuru arazi mi olduğu tespit edildikten sonra, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmi verileri ilçe tarım ve orman müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak net gelir metodu ile değerlendirme tarihi olan 21/03/2012 tarihindeki gerçek değerinin-davacılar zararının- belirlenmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 20/01/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.