Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13251
Karar No: 2018/573
Karar Tarihi: 23.01.2018

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/13251 Esas 2018/573 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/13251 E.  ,  2018/573 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01/07/2015 tarih ve 2014/293-2015/387 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili; müvekkilinin Garanti Bankasının kredi kartını kullanması nedeniyle Garanti Emeklilik ve Hayat A.Ş. nezdinde işten çıkartmalara karşı sigortalandığını, poliçe gereğince kredi kartı kullanımı sürdüğü sürece sigortanın da yenilenmiş olduğunu, primlerin müvekkili tarafından yatırıldığını, son sigorta bitiş süresinin 12.07.2014 tarihi olduğunu, müvekkilinin elektrik mesul teknikeri sıfatıyla çalıştığı Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. .... Şube Şefliğinden özelleştirme nedeniyle 31.10.2013 tarihinde işten çıkarıldığını, müvekkilinin yaptırdığı sigortanın şartlarından faydalanmak amacıyla farklı tarihlerde bir çok defa davalı şirkete başvuruda bulunduğunu, davalı tarafından gerekçe gösterilmeksizin sigortadan faydalandırılmadığını, poliçede işsizlik teminatının şartlarının açıkça belirtilmesine rağmen müvekkilinin davalı şirkete yaptığı taleplerinin kabul edilmediğini ileri sürerek 9.629,68 TL bedelin işsiz kalma tarihi olan 31.10.2013 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; davacının dava dilekçesinde belirttiği taleplerin haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacının 31/10/2013 tarihinde iş akdinin sona ermesinden sonra Kasım 2013, Aralık 2013 ve Ocak 2014 aylarında sigorta primlerinin yatırıldığı sigorta primlerinin Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünce yatırıldığı, davacının Kasım 2013, Aralık 2013 ve Ocak 2014 aylarında hizmetlerinin mevcut olduğu ancak işveren tarafından sigortalıya ait herhangi bir işe giriş ve işten çıkış bildirgesi verilmediği için sistemde bu konuda bir bilgi bulunmadığı, hizmet döküm cetvelinin incelenmesinde davacının işsiz kaldığı 31.10.2013 tarihinden sonra kesintiye uğramaksızın gelir elde ettiği, sigorta primlerinin yatırıldığı, taraflar arasında akdedilen işsizlik sigortasıyla işsizlik teminatına sigortalının işsiz kaldığı tarihten itibaren 30 gün boyunca işsizliğin devam etmesi halinde hak kazanılacağının düzenlendiği, davacının işsiz kaldığı tarihten itibaren 30 gün boyunca işsiz kalmadığı, davacının sigorta teminatını kazanma şartlarını taşımadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava, işten çıkarılma rizikosuna karşı yapılan sigorta bedelinin tahsili istemine ilişkin olup mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
    6100 sayılı Kanun"un 184. maddesine göre, hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.
    Tahkikatın bittiğinin tefhiminden sonra, sözlü yargılama aşamasına geçileceği konusunda şüphe yoktur. Burada açıklığa kavuşturulması gereken husus, tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği celseden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için yeni bir gün tayininin zorunlu olup olmadığı hususudur.
    Sözlü yargılama 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun"unun 186. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde, "Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir." hükmünü amirdir.
    Bu maddede, taraflara davetiye çıkarılacağı belirtilmiş ise de, HMK"nın 184. maddesine uygun olarak, tarafların tamamının hazır olduğu yargılama sırasında, hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verip, tarafların bütün tahkikat hakkındaki açıklamalarını dinleyip, tahkikatı gerektiren bir hususun kalmadığını belirledikten sonra, yüzlerine karşı tahkikatın bittiğini tefhim etmişse, sözlü yargılama hakkında da görüşlerini sorması gerekir.
    Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, taraflardan bir kısmının hazır olmaması veya hazır olan taraflardan biri ya da tamamının, mahkemeden sözlü yargılama için duruşma günü tayin edilmesini istemeleri halinde, sözlü yargılama için HMK"nın 186. maddesine uygun olarak duruşma günü belirlenmesi ve bu durumun duruşmada olmayan taraflara meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesi gerekir.
    Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, tarafların tamamının hazır ve sözlü yargılama için yeni duruşma günü verilmesini istemediklerini beyan etmeleri halinde, bu husus duruşma tutanağına yazıldıktan sonra, sözlü yargılamaya geçilir, taraflara HMK"nın 186/2. maddesine göre son sözleri sorulur, son sözleri dinlendikten sonra, mahkeme hükmünü verir.
    Somut uyuşmazlıkta taraf vekillerinin hazır olmadığı 01.07.2015 tarihli duruşma öncesinde davacı vekili duruşmaya katılamayacağı için dosyanın bilirkişiye gönderilmesi ve duruşmanın ertelenmesi taleplerini içeren mazeret dilekçesi vermiş, mahkemece davacı vekilinin mazeretinin kabulüne karar verildikten sonra duruşmanın ertelenmesi talebi reddedilerek ve sözlü yargılamaya geçilmeksizin yargılamanın bitirildiği belirtilerek karar verilmiştir. Mahkemece, tahkikatın bittiği ve sözlü yargılamaya geçileceği hususu hazır olmayan taraflara tebliğ edilerek hüküm kurulması gerekirken; yukarıdaki açıklanan yasal düzenlemelere uyulmadan hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan, adil yargılanma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır. Mahkemece, bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının, şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/01/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞIOY

    6100 sayılı HMK"nın Geçici 3/2. maddesi delaletiyle temyiz incelemesinde uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK"nın 5236 sayılı Yasa ile değişiklikten önceki 428/2. maddesi "Usulü muhakemeye muhalefetten dolayı bir hükmün nakzolunabilmesi mahkemeye ait vezaifte usulü muhakemenin ihlal olunmasına ve işbu kusur ve hatanın lahik olan hükmü tağyir edecek derecede bulunmasına veya müddei, yahut müddeaaleyh tarafından usulü muhakemenin tağyir ve ihlal olunduğunu ispat edecek derecede itiraz olunup da mahkemede tetkik edilmemiş olmasına mütevakkıftır." hükmünü içermektedir. Yerel mahkemece sözlü yargılama için duruşma günü belirlenip taraf vekillerine tefhim ve tebliğ edilmemiş olması, 6100 sayılı HMK"nın 186. maddesindeki usul hükmünün ihlali niteliğinde ise de, yukarda anılan kanun hükmü doğrultusunda, tek başına bozma sebebi olarak kabul edilemez.
    Bu nedenlerle, davacı vekilinin esasa yönelik temyiz nedenleri üzerinde durularak bu çerçevede yapılacak inceleme sonucunda bozma nedenleri ortaya çıktığı takdirde, usuli cihete ilişkin bu yönde de bozma nedeni oluşturulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan Daire çoğunluğunun münhasıran usul bozmasına katılmaya olanak görmüyorum.




    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi